Sevgili okurlar,
Gazeteci meslektaşlarımı ve bu mesleğe girecekleri yakından ilgilendiren tarihlerden biri olan “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” geldi, çattı..
Fırsat buldukça, “ gazete, gazeteci, haberci, yazar, foto muhabiri, editör, stajyer gazeteci..” gibi tanımlar üzerinden, mesleğin geleceğini, bugün ki durumunu irdeleyen, çokça yazı kaleme aldım..
Lise yıllarından itibaren bu mesleğin içindeyim..
Bilmeyenler için söyleyeyim, Akyazı Lisesi Edebiyat Bölümü öğrencisi olarak, okulumuzda iddialı bir “duvar gazetesi” hazırlardık..
DUVAR GAZETESİNDEN, TİPO BASKI GAZETEYE?
Bu gazeteyi, bir defaya mahsus olmak üzere, “Çırağ” adı ile zamanın Yeni Sakarya Gazetesi'nde, sevgili merhum, mutfaktan gazeteci Hüseyin Komite'nin yardımları ile yayına hazırladık..
O zamanlar, Allah rahmet eylesin, sınıf öğretmenimiz Antalyalı, Akyazılı değerlerimizden merhum Turgut Altınküpe'nin önderliğinde bunu başarmıştık..
Daha sonra, bu çalışmamız o genç yıllarda Yeni Sakarya'daki çalışmalarımız ile Akyazı'nın Sesi Gazetesi'nin yayınlanmasına uzanan bir idealist yıllar takip etti..
MERHUM ABDULLAH ÇELİK USTA?
Ardından, Sakarya'nın ilk ofset gazetesi “Sakarya'nın” kente kazandırılması sürecini çokça yazdık, konuştuk..
Burada, hemen aklıma Sakarya Üniversitesi, “Şehir Hafızası” yöneticisi Zeliha Köksal hanımefendi geldi..
Niye mi?
“Ah Yusuf Bey, o lise yıllarında çıkardığınız gazeteyi bulabilir miyiz? Kütüphanemize kazandıralım” diye seslendiğini işitir gibiyim..
Bu arada sevgili Zeliha Köksal'ın bir yeni çalışmaya da imza atığını paylaşmak isterim.
“https://sehirhafizasi.sakarya.edu.tr/?page_id=12845” bölümünde sevgili merhum, eğitimci, gazeteci, yazar Abdullah Çelik ustamız ile başlayan bir bölüm açtı..
Bu bölümde, Abdullah Çelik'e ait, ”Köylerde Tahsil Çağını Aşanların Okul Dışında Okur-Yazar Hale Getirilmesi “ başlıklı bir yazı bulunuyor..
Kendisine, teşekkür ederiz!..
Akyazı'daki çalışmalarımızda, bu tür yayınları, hem lise, hem de Halk Kütüphanesi'nde biriktirmeye, saklamaya büyük özen gösterirdik..
Adapazarı'nda Sait Faik Abasıyanık Kültür Merkezi'ni, çeşitli gerekçeler ile yıkan zihniyet, Akyazı'da(Akyazı Lisesi) ve bilhassa benim köyüm Alaağaç'ta(Alaağaç İlkokulu) okulları yıktı..
FAY HATLARI DEĞİL, BİLEREK YIKTILAR?
Üzülmemek elde mi?
Şüphesiz il genelinde yıkılan çok okul var!
Gerekçe, ise, ”fay hattında, depreme dayanıklı değil” mazeretleri paylaşıldı..
Oysa, siyasi iktidarın gerekçesi başkaydı?
Bu okulları yıktılar, yerlerine “imam hatip liseleri, ortaokulları” diktiler..
Bu millet,” okul yapana”, ne zaman karşı çıktı?
Ama, asıl zihniyet, “Atatürk Türkiye'si ve Cumhuriyet” yılları idi?
Nasıl da altüst ettiler, o yılları, nasıl?
“Okullarımızı fay hatları değil”, bilerek yıktılar, bilerek?
Hatıralarımız, yaşanmışlıklarımız ve o yıllara ait arşivleri merak eden var mı?
Ya, öğretmenlerimiz?
Arkadaşlarımız?
Anılarımız, yarışlarımız, sevdalarımız?
Bir, bir, yok ettiler?
Maalesef, bu işler yapılırken, işin merkezinde olanlarımız da, bu yıkımı seyretti!?
Öyle doluyum ki, öyle?
Şimdi, yerel seçimler var..
BAŞARABİLECEKLER VAR MI?
Acaba, bu aday, adayları arasında,” bana Adapazarı Kültür sarayını, Akyazı Lisesi'ni, köydeki okulumu geri verecek, anılarımı yaşatacak, yaşanmasına vesile olacak, arkadaşlarımı, öğretmenlerimi hatırlayacağım, bu uğurda çalışacak” birini gösterebilir mi?
Sakarya Büyükşehir'i, Adapazarı'nı geçtim!?..
Akyazı'daki, bu hatıraları gün ışığına çıkaracak bir adaydan söz edebilir misiniz?
Sevgili Hasan Akcan, Nail Kahveci ve bu okuldan mezun olan, diğer adaylar, bunu başarabilir mi?
Sanmam?
HATIRASI VAR?
Bakınız, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü”, münasebetiyle, Akyazı Lisesi'nden öğrencim, merhum Akyazı eski Belediye Başkanı Yaşar Yazıcı'nın adını anmadan olur mu?
Onun, bu önemli günde, Akyazı'da tertiplediği “ 10 Ocak Gazeteciler Buluşmalarından” ikisine katıldım..
Allah gani, gani rahmet eylesin, mekanı cennet olsun!
Bir yetkilinin, bir belediye başkanının ardından, sadece bu temenni de bulunması yetmez mi?
İşte,” arkada hoş seda bırakmak” budur!
Maalesef, Akyazı'ya hizmet edeceği genç yaşta, onu kaybettik!
Ama, sevenleri bilsin ki, hatırası var!
BENİ ELEŞTİRENLERİNİZ?
Akyazı'yı bırakın, Sakarya'nın önde gelen gazetecilerini, yazarlarını, muhabir ve çalışanlarını Akyazı'da bir yemek te olsa, toplama başarısı gösteren sevgili merhum Belediye Başkanı Yaşar Yazıcı,” Arkadaşlar Akyazı'ya hoş geldiniz. Ne iyi ettiniz.. Sizleri inanın dört gözle bekliyorduk. Aranızda, beni, enine, boyuna eleştirenlerin olması da, bir başka mutluluğum.. Küslük bize yakışmaz.. Hele kindarlık ve nefret! Yunusça sevelim, sevilelim, tatlı yiyelim, tatlı konuşalım.. Bugün sizlerin bayramınız, dinlenme ve birlikte olma gününüz” diye seslendiğini nasıl unuturum?
Üzülerek ifade edelim ki, Başkan Yaşar Yazıcı'dan sonra, bu gelenek sürdürülemedi?
MESLEK ÖRGÜTLERİMİZ?
Nedenleri üzerinde durmak istemiyorum?
Sakarya'da önemli meslek örgütlenmelerimiz var..
Benim de üye olduğum, “Sakarya Gazeteciler Cemiyeti ile birlikte, Sakarya Gazeteciler Birliği, Radyo ve İnternet Gazeteciler Derneği(RADET) ve Adapazarı Gazeteciler Cemiyeti'nin” zaman, zaman faaliyet paylaşımlarını takip ediyorum..
Daha ziyade, “bir yemek buluşması, kahvaltı birlikteliği gibi etkinlikler dışında, son yıllarda etkin, mesleki, ülke sorunlarını irdeleyen, meslek mensuplarımızın anılmasını önde tutan etkinliklere” tanıklık etmedim!..
Beni yanıltan, “birinin etkinlik bilgisi olursa”, mutlu olurum..
MESLEĞE GÖNÜL VERENLER?
Eğer, biz bu mesleğe gönül verenler, bu mesleğin zorluğunu, çilesini yaşayanlar olarak, kendi meslek ilkelerimizi hatırlatmazsak, yazmazsak, ortaya koymazsak, berzah alemine gönderdiklerimizi unutursak, tarih te, bizi af etmez!
Akıp giden, zaman dilimi içinde, “ayrışmamızı, küslükleri, kıskançlıkları, çekememezlikleri, karalamaları” artık bir kenara, atmanın zamanı geldi..
Eğer bizler “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününde”, bir olmayacaksak, bu günü kutlamanın, kuru, kuru mesaj atmanın ne faydası olur ki?
Meslek içinde olan arkadaşlarımızın konumu, durumu elbette kendilerini bağlar..
Bunlar, halisane duygularımız..
BÖYLE BİR GÜNDE?
Böyle bir günde, Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi işbirliği ile böyle önemli bir günde “ Dünden, bugüne Sakarya'da basın” konulu bir panel düzenlense, iyi olmaz mı?
Veya, böyle bir günde, “kaybettiğimiz gazeteci büyüklerimizin anısını yaşatsak, mücadelelerinden örnekleri konuşsak, yaşatsak, o eski günlere gitsek”, kime ne zararı olur?
Bizlerde, bugünü yaşayanlar olarak, yarınlara bir şeyler bıraksak, iyi olmaz mı?
GAZETE SAHİPLERİ?
Son olarak, “Sakarya basının yaşaması, yaşatılması için son günlerde, büyük bir çalışma gösteren, gazete sahipleri, temsilcilerinin, çabalarından söz etmezsem”, bu yazı eksik olur!..
Onların, Ankara gidip, gelmeleri?..
“İlan ücretlerinin artırılmasında ki, Ankara mesaileri..
İnternet gazetelerinin yapılandırılmasındaki, Ankara günleri, yolculukları..
Daha da önemlisi, Ankara'da onlara kucak açan, onları karşılayan, onlar için mesailerini harcayan milletvekillerimiz, bürokratlarımız ve sivil örgütlerin başkan ve temsilcilerinin çabalarını”, unutmamak gerek..
ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ?
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, 1961 Yılında çıkarılan 212 Sayılı Fikir İşçileri kanunun yürürlüğe girdiği 10 Ocak 1962 Yılından beri kutlanır..
Bir ara “bayram” olarak ta kutlanan, “bu günü, idrak eden, yaşayan, yaşatan, mesleğin çilesini çeken, çalışan, çalışmayan, bu mesleğe gönül verenlerin, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü”, en kalbi duygularımla kutluyor, başarılar, sağlıklı güzellikler diliyorum..
Günaydın, Mansur Yılmaz ustam!( Her sabah mesajlaştığımız, Bizim Sakarya Gazetesi mutfağının çalışan duayeni)
Kolay gelsin!
Yusuf Cinal yazıyor, 10 Ocak 2024