Sevgili okurlar,
Haftasonu yazımda, “Türkiye’de yapılacak seçimler öncesi, görüş ve düşüncelerimi” sizlerle paylaşmaya, büyük özen gösterdim..
Seçimler, özgür ülkelerin demokratik bir göstergesi ve bir barometresidir!
Otoriter ülkelerdeki seçimlerin sonucunu, merak edeni gördünüz mü?
Sonucu önceden belli seçimlerin, ne önemi, ne de hikmetimucibesi vardır!?
Adam, silahını sandığın yanına koyar, yanıbaşına askerini, polisini diker, haydi “özgür iraden” ile oyunu kullan bakalım?
Öyle değilse, bu işin başka türlüleri yok mu?
“Ulufe”(*) dağıtır gibi, devletin imkan ve kabiliyetlerini bu yolda dağıt, harca, sonra oyları topla!
Oldu, bitti değil mi?
Bir nevi, göz boyama ya?
Maalesef bunlara, sadece ülkemizde değil, “birçok otoriterliği benimsemiş ülkelerde rastlamak” mümkün!

SOSYAL DEVLET ANLAYIŞI?
İşte ülkemizde sıkça televizyonlarda dile getirilen, siyasilerin ağızlarında peleselenk olmuş; “Biz gidersek, bunlar yardımları keser, faturaları PKK’lılar getirir, bunlar devleti yönetemez..” söylemleri sizlere birşey hatırlatıyor mu?
Ne oldu?
Siyasi iktidarın kaybettiği illerde bile yardımlar,”sosyal devlet anlayışı” ile dağıtılmaya başlanmadı mı?
Halkımız, daha rahat ekmeğe, ulaşmadı mı?
Faturaları ödenmedi mi, yardımları misli ile kendilerine ulaştırılmadı mı?
“Liyakatli olanlar”, işbaşına getirilmedi mi?
“Ayrımcılık, dışlanma anlayışları” ötelenmedi mi?
“Kutuplaştırma anlayışı”, kapılardan dışarı defedilmedi mi?
“Sosyal Devlet anlayışı, egemen” kılınmadı mı?
Bu kentlerde asıl değişime imza atan, katkı sunan sandık başına gidenlerimiz olmadı mı?

BİR YOL AYRIMI?
Şimdi Türkiye’yi 2023 Seçimlerinde, ” bir yol ayrımı” bekliyor?
20 Yıldır ülkeyi yöneten bir zihniyet, “ya yola devam edecek, ya da insanımız bir değişime” imza atacaktır..
Burada, “seçime girecek olan siyasi partilerin durumu” hepimizin malumu!
Siyasi partiler, “bir fikir, bir anlayış etrafında teşekkül eden yapılar olarak, ülke yönetimine, hizmetine talip” olurlar..
Son yıllarda, ülkemizde kurulan siyasi partilerin çokluğu, sizleri ürkütmesin?
Zira, demokrasilerin vazgeçilmez kurumu olarak, “siyasi partiler” bilinir..
Siyasi partiler, “aynı zamanda bir ülkede, özgürlüğü, demokratik yapıyı da” ifade eder..
Türk Milleti, “Cumhuriyet ile kulluktan, ümmetcilikten, millet olma bilincine” erişti..
Padişaha el açan, ondan himmet bekleyen kullar, “Cumhuriyet rejimi içinde, özgürlüklerine, benliklerine” kavuştular..
Yani, ülkenin saygın bireyleri olarak, devlet yönetiminde, her  alanda kendi özgün düşünceleri ile hareket eden, bir yapı içinde geleceğe birlikte yürüdüler..

HALK MECLİSİ!
Bu sistemin adı, “halkın kendi, kendisini idaresi olarak” tanımlandı.
Daha kısa tanımı ile Cumhuriyet rejimi ile “halk iradesini” tanıdık..
Bu amaçla, “halk idaresinin sembolü” olan “Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM)” kuruldu..
Bu Meclisin duvarına “ Egemenlik Kayıtsız, Şartsız Milletindir” levhası asıldı..
Yurdun her köşesinden, bu aziz milletin temsilcileri, bu yüce Meslis’te bir araya gelerek, “devlet idaresini” ele aldı..
Her alanda, yeni kanunlar, yönetmenlikler ve en önemlisi, ülkenin bir anayasası hazırlandı..
23 Nisan 1920’de, bu yüce meslisin(TBMM) temeli atıldı..
29 Ekim 1923 tarihinde ise, Cumhuriyet ilan edildi..
Kısaca, Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden, yeni modern bir Türk devleti inşa edildi..

KULA KULLUKTAN,ÖZGÜR BİREYE?
Adına, “Türkiye Cumhuriyeti” denildi..
“Kula, kulluk devri” bitmiş, “özgür birey” olarak, insanımız toplum içinde, “saygın” bir şekilde yerini aldı..
Bu değişim, “evrensel değerler ile olduğu kadar, çağdaş dünya ile uyum içinde” buluşturuldu..
Cumhuriyet’in 100.Yılını idrak edeceğimiz şu günlerde, Cumhuriyet rejiminin değerinin, kıymeti harbiyesinin iyi anlaşılması için bunları yazıyorum..
Üzülerek, ifade edelim ki, “Cumhuriyet rejimi ile olduğu kadar, Atatürk Türkiyesi ile sorunu olanlar, dünden bugüne gemiyi iyice azıya” aldılar!
Hala, Cumhuriyet’in yineliklerine kafayı takanlar var?
“Latin alfabesini niye aldık” diyenlerin “homurdanmaları” size neyi hatırlatıyor?
Sosyal ağlarda yayımlanan mesajlar, söylemler ise, acı gerçeği işaret ettiği gibi, “bu karşı çıkışlar, bir başka anlayışın, bir başka radikal istemin ayak seslerini” ifade etmiyor mu?
Bütün bunlar ne adına yapılıyor dersiniz?

“HEYKEL YAPARSINIZ?”
Cumhuriyet kazanımlarını hiçe sayanların, ”sokak gösterileri,  sizler ancak heykel yaparsınız..” türünden söylemleri ile Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını hedefe koymaları, boşuna değildir!
Ülkemizde yaşanan acı gerçekler şunu gösteriyor ki, “ kula kulluk” anlayışı evrilerek “ biatizme” dönüştürülmüştür..
Bu yeni sistemde, “belli bir parti, belli bir lider, belli anlayış etrafında birleşmek ve amaca yürümek, ilke olarak” benimsenmiştir..
Buyrun sadaka toplumuna?
Hal ve gidiş bunu göstermiyor mu?
Bir başka hususta, “merkeziyetçi anlayışların, bu işi daha da hızlandırdığı ve cazip hale” getirdiğidir..
Bu sistemde, “falancanın milletvekilleri, falanca partinin adamları, yandaşları” ifadeleri, bize birçok alanda ipuçu veriyor..
“İnsanımıza dayıtalan isimlerin seçilmesi, vekil olarak Ankara’ya gönderilmesinin, bu sistem içinde artık, ne önemi” kaldı ki?

İTAAT EDENLER?
“Fikirdaşlık, bölgecilik, hemşericilik, sülalecilik” anlayışları, “biatizm” ile “itaat edenlere” dönüştürülmüştür!
İktidar partisi gibi, diğer siyasi partilerin de bu yolu izlemesi akla ziyan bir durumdur!..
Demokrasilerde, olmazsa, olmazlardan biri, “halkın temsilcilerinin, yine halk tarafından seçilmesi ilkesinin” hayatiyetidir.
Madem, vekiller Ankara’dan, tepeden belirlenecek, seçime ne gerek var?
Pekala, “bu seçim, daha kolay, daha masrafsız atama usulü” ile yapılabilinir.
Peki, o zaman “halk iradesi” tecelli eder mi?
Takdir sizin?
Bakıyorum da, “Sakarya’da, seçimler ile ilgili, loto, toto oynayan meslektaşlarımızın” sayısı arttı..
Şu seçimler öncesi,”milletvekili transferlerine” ne dersiniz?
Elbette, onlara bir görev verilmiş değildir!
Seçim ilan edilir, insanımız sandık başına gider, gereğini yapar!
Ama, “şu algılar yokmu, şu algalar”, şimdiden “dayatmalar” başladı..

SAKARYA MİLLETVEKİLLERİ?
Topu, topu, “Sakarya ölçeğinde yedi milletvekili” seçilecek..
Hala hazırda, görevde olan vekillerimiz var..
Çoğunu tanımasak, icraatlarından bir haberimiz olmasa bile “Sakarya milletvekilleri” olarak adlandırıldıklarını bilmeyenimiz mi var..
Şimdi, seçimler öncesi, bu vekillerin karnelerine bakılacak, sonra yeniden “Sakarya için aday milletvekillerinin isimleri” bizlerle paylaşılacak..
Peki, bu vekil adaylarının isimlerini kim belirleyecek?
Siyasi parti liderleri, kurmayları Ankara’da bir araya gelerek, il, il milletvekillerinin sıralaması hakkında, Yüksek Seçim Kurulu’na bir bildirimde bulunacaklar..
Burada, Sakarya’da “milletvekili olmak isteyenlerin, başvuru adresi, elbette siyasi partiler” olacaktır..
“Her yiğidin gönlünde bir aslan yattığı” gibi, Sakarya’ya hizmet için “milletvekili olmak isteyenlerin sayısı da” , bizleri yakından ilgilendiriyor.

HALK İRADESİ!
Buraya kadar “ön seçimden” hiç söz etmedim!..
Aslında, vekillerin daha iyi bir seçimi için “ön seçim” ilkesi işletilse, “halk, kendi vekillerini, kendi belirlese, Ankara’ya, siyasi parti merkezlerine iş kalmasa”, iyi olmaz mı?
İşte o zaman,”halk iradesi”, daha manalı,anlamlı tecelli eder..
İnsanımızın, “seçme ve seçilme hakkını” en iyi şekilde kullanacağına, “dayatmalara fırsat vermeyeceğini” umut ediyoruz!
Türk Milleti’nin, “Cumhuriyet’ten ve Atatürk ilkelerinden feragat edeceğine” asla ihtimal vermiyorum..
Cumhuriyet ile kendi vekillerini seçenlerin, biatizmin emrinde bir başka sisteme evrilmesine ise, asla fırsat vermeyeceklerini biliyoruz..
Ama, ”bu sandık güvenliği endişeleri “, bizi kaygıya düşürmüyor değil!?
Ya evrildiğimiz şu “sadaka toplumu” görüntüsü?
Umarım, endişelerimiz yersizdir!

Yusuf Cinal yazıyor,  24 Ekim 2022 Brüksel
(*) Ulufe,
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, padişahların tahta çıktığında, yeniçerilere ve yandaşlarına dağıttığı bahşiş, hediye!