Türk eğitim sistemi, uzun yıllardır sınav odaklı bir yapıyla varlığını sürdürüyor. Ancak bu yaklaşım, birçok öğrencinin karşılaştığı zorlukları ve adaletsizlikleri de beraberinde getiriyor. Türkiye’de birçok öğrenci, sınav baskısı altında yaşamakta ve bu durum ciddi psikolojik streslere neden olmakta. Özellikle üniversiteye giriş sınavları gibi belirleyici sınavlar, gençlerin geleceklerini belirlemede kritik bir rol oynuyor. Bu nedenle, öğrenciler sınavlara yoğun bir şekilde hazırlanmakta ve sınav sonuçlarına bağlı olarak geleceklerini belirleme baskısı altında büyümektedirler. Bu süreç, birçok öğrencinin ruh sağlığını olumsuz etkileyerek depresyon, kaygı ve diğer psikolojik sorunlara yol açıyor.
Ayrıca sınav odaklı bir eğitim sistemi eşitsizlikleri derinleştirebilir. Özellikle kırsal bölgelerde ve ekonomik olarak dezavantajlı ailelerden gelen öğrenciler, sınavlara hazırlanmak için gerekli kaynaklara erişimde zorluk yaşayabilirler. Özel dersler, kaynak kitaplar ve diğer eğitim malzemelerine erişim, genellikle gelir seviyesi daha yüksek olan aileler için daha kolay olabilir. Bu da sınavlarda başarı şansını belirlemede adaletsizliklere yol açabilir.
Türk eğitim sisteminin sınav odaklı yaklaşımı diğer ülkelerin eğitim sistemleriyle karşılaştırdığımızda benzer zorluklar ve adaletsizliklere yol açtığını görebiliriz. Örneğin, Çin gibi bazı Asya ülkeleri de yoğun sınav baskısı altında olan öğrencilere sahiptir. Benzer şekilde, Amerika Birleşik Devletleri gibi Batı ülkelerinde de sınavlar önemlidir ancak öğrencilerin değerlendirilmesinde daha çeşitli ölçme ve değerlendirme yöntemleri kullanılır.
Ancak, bazı ülkelerde eğitim sistemi, daha esnek ve öğrenci merkezli bir yaklaşıma sahiptir. Örneğin, Finlandiya gibi ülkelerde sınavlar daha az önemlidir ve öğrencilerin yetenekleri ve ilgi alanlarına dayalı olarak değerlendirme yapılır. Bu yaklaşım, öğrencilerin daha iyi bir şekilde gelişmelerini ve kendilerini ifade etmelerini sağlar. İsveç, eğitim sistemini sürekli olarak yenileyen ve öğrencilerin yaratıcılığını ve eleştirel düşünme becerilerini teşvik eden bir ülkedir. Eğitim kaynaklarına eşit erişim ve öğretmenlerin yüksek niteliği, İsveç'in eğitimde başarısını destekleyen faktörlerden bazılarıdır. Japonya, eğitim sistemini titizlikle planlayan ve uygulayan bir ülkedir. Disiplin, öğretmenlerin yetkinliği ve eğitim materyallerine yüksek kalitede erişim, Japonya'nın eğitim sisteminin güçlü yanları arasındadır. Kanada, çok kültürlü bir toplum olarak eğitimde çeşitliliği ve kapsayıcılığı teşvik eder. Eğitim sistemi, öğrencilere bireysel ihtiyaçlarına göre destek sağlama ve yeteneklerini geliştirme konusunda esnek bir yaklaşıma sahiptir. Singapur ise, uluslararası sınavlarda yüksek başarı gösteren bir ülkedir ve eğitim sistemi, disiplinli bir yaklaşıma dayanır. Öğrencilere yoğun bir müfredat sunulur ve öğretmenlerin niteliği yüksektir.