‘’Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz almakta olduğunuz irfan ve terbiye ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz’’ ATATÜRK


Türk kahvemi yaptım, yanına bir parça Türk lokumu da aldım. Bir şeyler yazmak istedim ve geçtim bilgisayarımın başına. Türk sanat müziği parçalarıyla Müzeyyen Senar da eşlik etti bu anlarıma…
Bana dilediğimi düşünme ve ifade edebilme hakkını veren, yurdumda kendimi güvende ve huzurlu hissetmemi sağlayan ULU ÖNDERİMİZ Mustafa Kemal Atatürk’e minnet ve şükrümü dile getirmek, kendimi herkesle eşit bulduğum ve hissettiğim, sulh içinde yaşadığım tüm günlere dair duyduğum bu minneti, Cumhuriyetin 100.yılında bu sayfaya taşımak istedim...Kanımca, Ulu önderimize ve onun kurduğu Cumhuriyete olan bağlılığımızı her geçen gün daha yüksek sesle dile getirmeliyiz. Bu ülkede hür yaşıyorsak, duygu ve düşüncelerimizi özgürce dile getirebiliyorsak eğer, bunu Mustafa Kemal Atatürk’e, kurtuluş mücadelesinde ona inanan ve yanında olanlara borçluyuz, bu net. Ben herkes gibi 100 yıllık Cumhuriyetimizin, bu kutlu günün mutluluğunu ve onurunu yaşıyorum. Nice yüzyıllarda bu düzeni korumanında hepimizin boynunun borcu olduğunu düşünüyorum, bu da net… Ben sevgi, saygı, şükür ve gururla, Ne Mutlu Türküm Diyene! VE Yaşasın Cumhuriyet! Diyerek yazımı, Ulu Önderimizin sözleriyle sonlandırmak istiyorum…
                                           AYLİN YÜKSEL

Saygıdeğer efendiler, sizi günlerce işgal eden uzun ve detaylı söylevim, nihayet geçmişe karışmış bir devrin hikayesidir. Bunda, Milletim için ve gelecekte ki evlatlarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktaları belirtebilmiş isem kendimi mutlu sayacağım. Efendiler, bu söylevimle, milli varlığı sona ermiş sayılan büyük bir Milletin, bağımsızlığını nasıl kazandığını ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan milli ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen milli felaketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu sonucu Türk  Gençliğine  emanet ediyorum.
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk Bağımsızlığını, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün İstiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şartları düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şartlar çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şarttan daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, İşgalcilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, yoksulluk içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
EY TÜRK İSTİKBALİNİN EVLADI!
İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen ‘’Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarında ki asil kanda mevcuttur!
                   MUSTAFA KEMAL ATATÜRK-20. Ekim.1927