Sevgili okurlar,
Ülkemizin tepesinde,” Tarikat, Cemaat, Devlet, Siyaset” bağlamında, olup bitenleri hepimiz televizyonlardan daha iyi ve net olarak takip ediyor, anlıyor ve öğreniyoruz!..
“Din kisvesi” altında, “bir tarikat uygulamasının” başaktörü baba, mürit ve 6 Yaşındaki bir kız çocuğunun yaşadığı dramı, içimizi acıyarak konuşuyoruz!
“Bir dizi ihmaller, suskunluk, görmezden gelinme ve devletin yasalarını aldatma, atlama, iltimas, kayırma, adamını bulma” aşamalarının yaşandığı bu konu, elbette tekrar yargı aşamasında..
Bu sefer yargının gereğini yapmasını bekliyoruz!..
Peki,” siyasi iktidar”, daha ne bekliyor?

NEDEN SUSKUNLAR?
Eften, püften sataşmalar karşısında “yakalama müzekkereleri” çıkartanlar, insanların sabah saatlerinde evlerinden alınmalarına emir verenler, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seslendirdiği gibi “neden suskunlar” acaba?
Türkiye günlerdir, bu konuyu konuşuyor..
Konuyu deştikçe, altından neler çıkmıyor, neler?
İşte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, özellikle CHP’li kadın milletvekilleri ile birlikte  dün sabah saatlerinde Adalet Bakanlığı önüne kadar sessiz bir yürüyüş gerçekleştirerek, orada bir açıklama yapması da yüreklerimizi soğutmadı..
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “ Bugün çok öfkeliyim!..Nasıl olurda, devlet bu konuda suskun kılınır? Nasıl olurda, bu konuda siyasi irade gerekeni yapmaz?.. Hepimizin çocukları var..Yüreğimiz kanıyor!..Gerekenin yapılması için daha ne bekleniyor” diyerek, siyasi iradeyi, ilgili bakanlığı göreve davet etti..
Elbette bu konuda yapılan açıklamalar arasında, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Emine Erdoğan’ın paylaşımı da önemli..

ADALETİN TECELLİ ETMESİ TEMENNİMİZ!
Emine Erdoğan,”Çocuk istismarı insanlıkdışı bir suçtur, sapkınlıktır. Hiçbir dine, ahlaka, geleneğe sığımaz, mazeret kabul edilemez. Bu suçu işleyen, göz yuman, sessiz kalan herkes hesap vermelidir. Sürecin de takipçisi olacağım.. Adaletin tecelli edeceğine inanıyorum” diye paylaşımda bulundu..
Öte yandan TBMM Eski Başkanı Cemil Çiçek’te bu konu ile ilgili açıklama yaparak, Diyanetin geç açıklamasını eleştirdi ve “bu tür cemaat, tarikat yapılanmalarının sıkı bir deneteme tabi” olmasının altını çizdi..
Gerçekten, iki yıldır gizlenen, tüm resmi başvuru ve şikayetlerin hasıraltı edilmesi çok manidar!
Bir başka konu ise, bütün bu olayların Sakarya’da Arifiye ve Sapanca ilçelerimiz bağlamında cereyan etmesidir!
Daha önceki yazılarımda da altını çizdiğim gibi, bu yapılanmaların “Kuran Kursları”  adı altında  örgütlendikleri, faaliyet gösterdikleri kaçak yapılar sözkonusudur..
Devletin denetimindeki Kur’an kurslarının işlevini bilmeyenimiz mi var?

AKYAZI ACELLA YAYLASI, KİMİN, KİMLERİN ÜSSÜ?
Bunlardan birinin Akyazı’nın Acella Yaylası’nda faaliyet gösterdiğini yazdım..
Çeşitli zamanlarda mahkemelik olan bu yapıya, kim, kimler izin verdi?
“Yayla ortamına kaçak bir yapı yapma cüreti ve rahatlılığını bulan bu kesimi, kim, kimler korumuş, kollanmış ve burada halen çocuklar hangi yasal dayanaklara göre, dini eğitime” tabi tutulmaktadırlar?
Sakarya genelindeki bu yapılar, TBMM Eski Başkanı Cemil Çicek’in de dillendirdiği gibi kontrol edilmeli, denetime tabi tutulmalı, burada olup bitenler, açık ve net olarak gözler önüne serilmelidir..
Zira yarın, olacaklar, olabileceklerden, bu tür yapılara izin verenler, bu tür örgütlenmelere göz yumanlar sorumlu olacaklardır..
“Kız çocuklarımızı küçük yaşta evlenmeye zorlayan, onları okul ortamından alıkoyan, kadınların cenaze alanlarına gelmesini yasaklayanların, bu yüce İslam Dini arkasına saklanarak, mazeret uydurmaları” kabuledilemezdir!

YİNE SAKARYA MI?
İşte Türkiye genelini sarsan, olayın ipuçları Sakarya’da çıkmaya başladı!..
“Sakarya’nın adını kirletmeye, bağnaz, tutucu anlayışların merkezi olarak göstermeye kimin, kimlerin hakkı” vardır ki?
Bir siyasi partinin kol ve kanadı altında, bu işlerin saklanması ne acıdır?
Daha önceleri de söylediğim gibi Sakarya, maalesef İran’ın Kum kentini geride bırakacak olaylara, imza atmaya devam ediyor!..
“Bu sessizlik, görmezlik, duymazlık” hayra alemet değildir!?
“Sakarya’yı üs ve merkez seçenlere, göz yuman, onları salt dini eğitim veren kurumlar olarak gören ve din maskesi altında aldatanlara karşı, artık gözümüzü açmanın zamanı” geldi, geçiyor!..
Kimse din adamlarına saldırmıyor!
Kimseler, İslam Dini’ne cephe almıyor!
Kimseler, din adamlarını hedefe koymuyor!

ATATÜRK VE CUMHURİYET’E SALDIRILAR?
Burada asıl olan, “dini saikler ile insanımızın iyi niyet duygularının suistimal edilmesi, menfaat sağlanması, bu bağlamda ticari yapılanmalara gidilmesi, bir düşünce etrafında devletin yasalarına karşı yapılanmalar, çeşitli merkezlerde biraraya gelmeler” sözkonusudur!
Özellikle Cumhuriyet ile sorunlu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk Türkiye’sine karşı,” eğitim ve propagandaları, vaazları ile insanımızın iyi niyet duygularını suistimal eden, onları din sopası ile korkutan ve bu durumdan faydalananlara artık fırsat vermemek, onlara itabar etmemek”, hepimizin görev ve sorumluluğundadır..

KILIK KIYAFET İLE TACİZ?
Bu bağlamda Cumhuriyet ile birlikte yapılan “Kılık Kıyafet düzenlemesinin de” ne denli önemli ve haklı olduğu gerçeği bir kez daha görülmüştür..
“Bir kuçak sakal, bıyık ve fes, kavuk, burka, sarık, kara çarşaf  ve peçe altında, farklı giysiler içinde olanların, gerçek niyetlerinin ne olduğu, zaman ve devir farkı ile” ortaya çıkmaktadır..
O nedenledir ki, Cumhuriyet ile Tekke ve zaviyeler, tarikatlar kapatılmıştır..
“Bazı zamanlarda isyanı, başkaldırıyı, bazı zamanlarda ise itaati simgeleyen, sakal, bıyık, uzun, saç ve fesli, sarıklı, kavuklu insanlar topluluğu” sizleri aldatmasın?
Kimsenin,” giyim tarzına” karışacak halimiz yok!
Kimse de başkalarının “yaşam tarzına” müdahale etmemelidir!

BİLGELİK KAVUK VE SARIKTA DEĞİLDİR!
“Bilgelik, güven, imamet ve hocalık, vaaz ve hafızlık” makamlarını, kendi tekellerinde olduğunu sananların, ne denli yanlışlar içinde olduğunu, bu kesim içine sızan art niyetlilerin hangi rezil ortamlarda yakalandıkları, suçüstü yapıldıkları unutulmamalıdır..
Din, elbette bu milletin kutsalıdır..
Kuran’ı Kerim, bu milletin yüce kutsal kitabıdır..
Kitaplı dinler, inançlar, hep saygı temelinde, hoşgörü ve tolarns içinde yaşanmalı, görülmelidir..
Gelin Koca Yunus’a kulak verelim, ”Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmıyşor dostlar!”
Lütfen, dinimizi doğru, dosdoğru yaşayalım, yaşamak isteyenlerin güzelliklerini suistimal etmeyelim!
Yusuf Cinal yazıyor, 13 Aralık 2022 Brüksel