Sevgili okurlar,
Ülke gündemini meşgul eden konular arasında, boğulup gidiyoruz!...
Yaşam kesitlerimizi umarsamayan, kendi egoları bağlamında hareket eden, algı yaratmak için olmadık yollara başvuranların ötesinde, “başka dünyalar da olduğu gerçeğini” hatırlatmam gerekir mi?
Televizyonları açmaya, korkuyor insan?
Radyoları artık, otomobillerimizde dinler olduk!
Gazeteler mi, satın alınmaya değemezler arasına attık, gitti!
Kitap mı?
Yanından geçen mi var?
Yeni yıl kapımızda!
Şöyle sevdiklerimize, “yeni yıl eşiğinde, ne hediye edebiliriz düşünceleri içinde olanların varlığı”, sizi ilgilendiriyor mu?
Hadi canım, “bu ekonomik krizde, bu yaşanan sosyal, kültürel ayrışmalarda, hediyeleşme de nedir” diyenlerimiz az değil?
Haydi,”hediyeleşmeyi bıraktık, birbirimizi ziyarette mi”, arkaya ötelendi?
Ne günler, ne?

ADIM, ADIM ÇARŞI, PAZAR!
Şöyle, bu soğuk günlerde, çarşı, pazara çıkmak istermisiniz?
“Şöyle sıcak rüzgarlar üfüren bir AVM’yi mi tercih edersiniz, yoksa gençlerin uğrak yerleri Serdivan Mavi Durak ve Cadde 54 çevresi”, sizi açar mı?
Yoksa, şöyle Atatürk Bulvarı’ndan, Yenicamiye kadar uzanıp, “Sakarya’nın ünlü damak tadı ıslama köfteyi Bizim Mustafa’nın mutfağından” tercih etsek mi?
Yoksa, Sakarya’nın yeni simge lezzetlerini ortaya koyan Tuna Tan restauranta kadar arabamızı sürsek, hoş lezzetler arasında “kabak tatlı” ile akşamı etsek nasıl olur?
Haydi vazgeçtik, eski günleri hatırlamak için şöyle uzun çarşıya kadar uzanıp, çıplak, ruhsuz hale getirilen üstü açık ortamda Ağa camiiye kadar yürüyerek, “sizlere hergün mis gibi gevrek simit ve çay sunan esnafımızın konuğu olsak”, ekonomik olarak ta günü kurtarmış olmazmıyız?

ÇARK CADDESİ IŞIL,IŞIL!
Yenilenen ve ışıl ışıl kaldırımlarında yürüyerek, “Çark Caddesi keyfi de, stres atmada”, bize moral olmaz mı?
Haydi tüm bunlardan vazgeçtik, bari gelin Orhan Cami yanında oturup, şöyle o tarihi yapınan gövdesi ve minaresi ile selamlaşmak, gölgesinde hoş bir demli çaya ne dersiniz?
Az kalsın unutuyordum?
Şöyle yanımızı sevdiklerimizi alıp, “Ömer Ustanın, yoğurtlu döner keyfi”, hoş sohbet arasında iyi gitmez mi?
Bütün bunları, bir Brüksel gezmesinde düşünerek, sizlerle paylaşıyorum..
Ne güzeldir, bizim oralarda, sıcak, sıcak kestane kebap!
“Brüksel gezmesi” derken, Almanya Düsseldorf’tan 50’ye yakın misafirlerim ile Brüksel’e gezdik adım, adım..

AVRUPA’YI GEZDİREN KADIN GİRİŞİMÇİ?
Genç girişimçi Nejla Müfettişoğlu’nun organizasyonunda kaptan şoför  Tekin Conpolat ve muhterem eşleri Gülay Hanım, konukları ile “Brüksel’e günü birlik bir çıkartma” yaptı..
Onlarla olmak, “onlara Belçika’yı, Brüksel’i, sanatı, güzelliği, evrensel değerler yanında NATO ve Avrupa Birliği(AB) yapılanmalarını, Belçika’yı Türkleri anlatmak” ne güzel idi..
Brüksel’in tarihi dokusu içinden sıyrılıp, çocuk kahraman “işeyen çocuğu ziyaret, oradan  metal, statik anıt Atomiumu, sisli bir Brüksel gününde resimlemek, ardından Brüksel’i turlamak”, inanın bana da iyi geldi..
Brüksel’in simge binalarından Hotel Ville’nin kulesine bakıp, kulenin tepesindeki ifürleri anlatmak, beni başka duygu ve düşünce seline kattı, götürdü..

SİZLERİ KÖTÜLÜKLERDEN KORUR!
“Bu gördüğünüz Mikail meleği..Brüksel’e gelenleri, Brüksel’de yaşayanları tüm kötülüklerden koruyor..Onun için önündeki ejderha ile boğuşuyor!”
Süzüm bitti, kafelede yer alan bir çocuk, “Amca çocukları da koruyor mu” demez mi?
Ah, çocuklar ha?
Elbette yavrum, elbette!
Bir ara duraksadım..Bunu farkeden bir hanım sormadan edemedi?
“Yusuf Bey, yutkundunuz, ne düşündünüz?”
Aklıma, çocuklar geldi, Atatürk’ün çocukları..
Ve o güzel söz..”Bir gün motorları maviliklere süreceğiz çocuklar!”
Çocukları incitmeyiniz ne olur, çocukları!
Onlar geleceğimiz, hayatın rengi, tadı çocuklarımız!

YA BU KADIN HEYKELİ?
Bir başka genç kadın, “ya bu kadan heykeli neyi temsil ediyor “diye sormadan edemedi?
Kominizmin öğretileri olan “Das Kapitali” yazan Karl Marx’ın, Brüksel’e gediğinde, kaldığı binaya sırtını dayamış bir kadın heykeli..
Gelip, geçen elini başından itibaren dokunduğu, ayaklarından çıktığı, bu sırtüstü yatık heykele “merhaba” diyenler, bu hareketleri karşılığında Brüksel’i bir daha ziyaret edeceklerine inanarak, bu eylemi gerçekleştiriyorlar..
Kafile içinde yer alan Hendekli hemşerim Yurdgül Hanım, “ Yusuf Bey, siz Belçikalıların da hurafeleri varmış” demeyi ihmal etmedi..
Gülüştük!

AYÇÖREĞİ GİBİ?
Brüksel’in tarihi dokusunu gezmeye gelenler arasında kaybolmamak için,” ay çöreği gibi kenetlendik, karşıdaki tarihi kabart imzaya” kafa yorduk..
“Ne görüyorsunuz” dediğim de,biri “Bir Osmanlı” dedi..
Diğer bir “Kızıldereli” diyerek, “kabartma imzayı” yorumlamaya çalıştı..
Evet, buraları feth eden İspanyol komutan, “ Ben Akerika’yı feth ettim..Kızılderelileri esir aldım.. Aynı zamanda Akdeniz’de Osmanlı donanmasını yendim..Osmanlı lenetlerini de esir aldım” diyerek, Brüksel’in göbeğindeki, merkezindeki bir tarihi yapının ön cephesine bu heybetli imzasını atmış..
Hepimizi bir sessizlik aldı..Omuzlarımız düştü..

AVRUPALI TÜRKLER?
Otobüse bindik..
Ayrılık zamanı geldi..
“Sakın üzelmeyiniz, siz Atatürk Türkiye’sinin gönüllü elçileri olarak Avrupa’yı feth ettiniz..
Artık her alanda birbirinden önemli, görkemli işaret taşları yanında ,yetişmiş Türk Kültür değerleri ile geleceğe ümitle bakan gençlerimiz, değerlerimiz var...
Bakın bunun işareti olarak, karşıdaki binanın tepesinde dalgalanan Türk Bayrağı size çok şey ifade ediyordur”
diyerek, onlara veda ettim..

BİRLİKTELİK ATEŞİ?
İşte, Avrupa’da büyük destansı başarılara imza atan ve ülkesine Brüksel’den selamlar gönderen, bir neslin temsilcileri olarak, geleceğe ümitle, sevgi ile saygı ile bakıyoruz..
Bizler, bu sevgi temelinde Brüksel’de buluştuk..
Sizlerde, bir araya gelerek, daha önemli güzelliklere imza atabilirsiniz?
Kentinizi yeniden keşfedebilir, yeni lezzetleri, güzellikleri,kültürel değerleri paylaşabilir, birbirinize destek olabilirsiniz?
Ne dersiniz?
Yeter ki, birliktelik ateşi ruhunuzda yansın, sönmesin!
Haftanın bu ilk gününde, sizlere “Brüksel çikolatası” tadında sevgiler, saygılar..
Gününüz, haftanız güzelliklere vesile olsun!
Yusuf Cinal yazıyor, 12 Aralık 2022 Brüksel