Sevgili okurlar,
Ülke gündeminde olan, “kadın, başörtüsü, evlilik, cinsellik, para, uyuşturucu..” konularındaki gelişmeler, sizi, bizi gelecek adına tedirgin etmiyor mu?
Daha, dumanı bile gitmeyen, Adapazarı merkezde bir  genç öğrenci kızımızın yaşadığı,” o büyük taciz dramı” tam olarak konuşulmadan, şimdi, “ 6 Yaşındaki bir çocuğa giydirilen ve kendisinden yaşça büyük bir mürit ile evlendirilmesini”, ülke olarak tartışıyoruz!
Unutmuşsanız hatırlatalım mı?

BU ACI OLAYLARI UNUTTUK MU?
Şu Akyazı Kuzuluk mahallesinde, “bir müridinin küçük yavru kızına sarkan ve hapsi boylayan şeyhin yaptığını” unuttuk mu?
Ya, “Suriyeli olduğundan faydalanılarak, eşi işte olan çocuklu bir annenin evini basıp, cinsel istismarda bulunup, onları katleden  zihniyete” ne dersiniz?
Acı ama, bunlar maalesef ülke gerçeklerimiz!
Niye “İstanbul Anlaşması” bir çırpıda iptal edildi ki?
Niye şimdi “başörtüsü ve diğer konularda, iktidar hararetli” bir çılışma içinde?
İşte bu son gelişme, “Türkiye’de tarikatların palazlanmasının ötesinde, holdingleşmesini, devlet kadrolarına sızmasını, ülkeye hakim olma yolunda, ne kadar ileri gitttiklerini” anlatıyor mu?..
Türkiye, daha önceleri de bu tip çirkin, pis haberlerle çalkalanmadı mı?
Malatyalı, sözde bir şeyhin evi yakılmadı mı?
Hakkında davalar açılmadı mı?

ÇOCUK GELİNLER?
Ya, zamanın emekli savcısı İlhan Cihaner’in, tarikata dokunan elinin ardından yaşadıklarını, bu millet bilmiyor mu?
Bu konuda yaptığım bir haber nedeni ile bir sözde din adamı ile 10 Yıla varan bir mahkemeleşme süreci yaşayan biri olarak yazıyorum..
İstismar ettiği genç kızın, çocuğun suçunun, gazeteci de, haberde, basın mensuplarında arandığı ülkenin adıdır Türkiye!?
Ne acı değil mi?
Bugünde ülkede din adına,” çocuk gelinler” konusu, “beşik kertmesi” denilen kötü gelenekler, suistimaller, sarkmalar, sapıklıklar akla gelince, hemen savunmaya geçen din adamlarına ne demeli?
Sözde din adamları?
Sözde evliyaullahlar?
Bu cenahın ülke hayrına yaptıkları bir güzel işi, gelişmeyi ahlaki bir yaptırımı, bizimle paylaşabilirmisiniz?

BÜYÜK ATA’YA SALDIRANLAR?
Zamanın Akyazı İlçe Müftüsü, kendisinden yaşça küçük bir kızla adı çıktığında neler olup, bittiğini hatırlayanlarınız var mı acaba?
Çocukları, kızları sırf “Kur’an öğrensin, hafız olsun, insanlığa hizmet etsin” diye, gözü gibi baktığı çocuklarını emanet ettiği tarikat yurtlarında, neler çektiğini acaba net ve açık bilebiliyoruz mu?
Psikolojosi bozuk, sapkın fikirlerin  eli sopalı temsilcilerinin, bu çocuklara vereceği ne ola ki?
Burada susku toplumun, kayıtsız siyasetin suçsuz olduğunu kim söyleyebilir ki?
Çocuk yaşta evlendirilen bir küçük minik yavrunun,” şikayetinin nasıl örtbas edilmeye çalışıldığının” örneğini bugün de yaşıyoruz!
İslam ülkeleri içinde, “kadına, çocuklara, genç kızlara laiklik bağlamında en büyük hakları veren Cumhuriyet ve Atatürk Türkiyesi’ne, özellikle din adamlarının saldırısını”, şimdi daha iyi anlamıyor muyuz?

SİZİ GİDİ İSTİSMARCILAR?
“Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmadır” diyen Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şu veciz sözü, acı gerçeklerin kaynağını bir kez daha göstermiyor mu?
“Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, müritler ülkesi olamaz” diyen ve “Laiklik vurgusu” ile bizleri karanlıktan aydınlığa çıkaran, bize temiz, ihlaslı güzel bir yol çizen, rehber olan Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü sevgi ve saygı ile yadediyoruz..
Konu TBMM(Türkiye Büyük Millet Meclisi) gündemine geldi ve siyasi parti temsilcilerinin açıklamaları elbette önemliydi..
Ya uygulamalar?
Ya korumacı zihniyet?
Bütün bunlardan maada, sanal ortam yıkılıyor!
Tepki çığ gibi..
Siyasi Parti temsilcilerinden art, arda sert açıklamalarda geldi..
Ama, iktidar cenahından beklenen açıklamalar ne yazıkkı, yeterli bulunmadı ve yapılanlar da çok cılız kaldı!..

EKONOMİK KRİZ ÜSTÜNE?
Ekonomik kriz ile boğuşan toplumumuzdaki bu “ahlaki çöküntü”, elbette tarikatlara, cemaatlere oy kaygıları ile yol verilmesinden kaynaklanıyor!
Siyasi iktidarın en zayıf yönu,” para, kadın, tarikat” üçleminde kendini gösteriyor!
Seçimlere doğru, siyasi iktidarı zorlayacak bu üç konuda, halk yaşanılan gerçeklerden hareket ederse, “Türkiye, büyük bir değişime” adım atar..
Ancak, “görmedim, duymadım, işitmedim” anlayışı ile üç maymun olarak tabir ettiğimiz oyunun içinde kalarak, “bana dakonmayan yılan, bin yaşasın” dersek, bu ülke, işte o zaman daha büyük yıkımlarla karşı, karşıya kalır!..
Sizlere son bir soru?

ACABA SAKARYA’DA?
Acaba Sakarya’da,  “üniversitelerimizde, camilerimizde, resmi kurum ve kuruluşlarımızda, belediyelerimizde, daha etkin ve yetkin olarak hangi cemaat üyeleri” rol kesiyor?
Görüş ve düşünceleriniz için buradayım!
Unutmayınız ki, “çocuklara karşı işlenen taciz, şiddet, istismarlar, klasik dini tarikat ve insanlıkdışı” suçlardandır..
Bu suçu işleyenlerin ünvanı, rütbesi ne olursa olsun, “çocuklarımıza, kızlarımıza, kadınlarımıza sahip çıkmak” en başta gelen görevimizdir..
Siyasi mülhazalar ile bu olayların üstünü örtenlere ise, itibar etmeyiniz, sahip çıkmayınız..

TARAF OLAN ZİHNİYET?
Sakarya Üniversitesi’nde görevli bir tarihçinin ise, “TBMM’ndeki bir kavgadan yana taraf olmasını da, görmezden gelmek”, bana yakışmaz..
“Öfke ve kutuplaşma ateşine odun atan, bu zihniyetlerin” Sakarya’da işi yok..
“Defolup gitmesi, çenesini kapatması”, beklenti olarak ortada duruyor!
Onlar bu suç, bu günah batağında, debelendikçe “kurdukları bu yalancı cennette” boğulacaklardır!
Üzüntüm odur ki, “bu menfur olaylardan ders almıyor, dersler çıkarmıyoruz!”
Ne yazı ki?
Allah ıslah etsin!
Yusuf Cinal yazıyor, 9 Aralık 2022 Brüksel