Karanlıklarda yaşıyorum. Artık yaşadığım hayatı ve dünyayı kararttım. Dünyanın bütün renklerini reddettim. Aydınlığından kaçtım. Yoruldum, sıkıldım aydınlıktan, sahte renklerden. Karanlık öyle mi? Karanlıkta her şey gerçek. Bir denize de bir ovaya da baksanız her yer karanlık ve düz görünür. Karanlığın gücünü de o an fark ettim. Onun etkilemeyeceği bir şey yok hayatımızda.
Sevdiğim her şeyin satılığa çıktığı gün kaçtım bu aydınlık dünyadan ve karanlıklar içine gömüldüm. Aydınlık ve renkli dünyada aşklar, sevgiler, her şey ama her şey satılıktı. O dünya bir pazar yerine dönmüştü ve bende o pazar yerini gezen ve kendim için birkaç şey almaya çalışan biriydim. Bu halimden nefret ederek başladım işe. Sonrasında fark ettim ki aslında rengârenk ve aydınlık sandığımız dünya karanlığa boğulmuştu. Karanlık her yere bulaşmıştı. Taksilerde, yollarda, lokantalarda ve daha sayamayacağım birçok yerde karanlık vardı. Sadece kimse bunun farkında değildi. Herkes karanlığı aydınlattığını sanıyordu ama yanılıyorlardı. O anda bu durumu fark eden ben oldum. Yakın çevreme bu durumu anlattım fakat o kadar aldanmışlardı ki ışıltılı ve aydınlık gözüken hayatın oyununa ne desem ne yapsam gerçeği anlatamadım onlara. Daha doğrusu ben anlattım ama inandıramadım onları. Bu renkli ve aydınlık sandıkları hayata kapıldılar ve içerisinde yok oldular. Herhangi biri oldular ve birçok kişi için de bir hiç oldular. Kısacası insanlar bir toplum oluşturdular. Kalabalık bir toplum ama bireysel olarak herkes bir hiçti sadece sayıları yüzünden bir toplum oldular.
Hemen taşınma işlerini başlattım. Çok zor oldu doğduğum, büyüdüğüm yerden ayrılmak. Arkadaşlarımın kalmam için yalvarmaları, neyimiz eksik cümleleri arasında bütün cesaretimi topladım ve bu imkânsızlaşmış, satılmış dünyada, hayatta ve şehirde kalamayacağımı bir kez daha söyledim. Daha önceleri detaylı olarak defalarca anlattığım için bu sefer çok detaylı anlatmadım. Sadece söyledim ve bütün cesaretimi toplayarak, arkama bakmadan ayrıldım buradan. Kendime bir düzen kurdum. Öncelikle şehir ve toplum hayatının gereksiz renklerini çıkardım hayatımdan. Yavaş yavaş… Çünkü insanın alışkanlıklarından kurtulması zaman alır ve kolay olmaz. Sonrasında da kendime bir düzen seçtim. Karanlıklarda yaşamayı öğrenecek ve karanlıkta yaşayacaktım. Hayatın renklerinin arasına eğlence olsun diye sokulmuş karanlıklardan değil, gerçek bir karanlık dünya kurup orada yaşayacaktım. Bu dünyada her şey siyah ve dümdüz görünecekti. İlk başlarda inanılmaz zorlandım. Aydınlık, ışıltılı hayatı aradım. Arkadaşlarımı aradım, çevremi aradım. Bazı günler dişlerimi sıktım, bazı günler toprağı yumrukladım ama dayandım. Sonunda da başardım. Hayatın aldatıcı renklerinden, aydınlık gözüken hiçliğinden kurtuldum. Karanlıkta olsa kendime bir dünya kurdum. Bu dünyada hiçbir şey satılık değil ve her şeyden önemlisi bu dünya karanlık ama inanamayacağınız kadar gerçek.