HER ŞEY, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin o sürpriz açıklamasıyla başladı. Mealen ne demişti Cumhur ortağı:

“Kandili ve Edirne’yi tanımıyorum. İmralı’daki terörist başı gelsin. Meclis’in kürsüsünde, PKK’yı lağvettiğini açıklasın. Böylece silahlar sussun. Daha sonra bu Meclis, kendisine “umut hakkı” çalışması da yapar…”

Doğrusu bu açıklamayı Millet Meclisi’ndeki PKK’nın siyasi uzantıları bile beklemiyordu. Bu teklifi reddetmek olmazdı; Bahçeli’nin bu açıklamasına “yeşil ışık” yaktılar.

Buna göre bahçeli, 40 bin kişinin katili, eli kanlı terör örgütünün başını Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kutsal kürsüsüne davet ediyor ve PKK’nin silahları bırakmasını istiyordu.

Bahçeli’nin açıklamasına en sert tepki de İYİ Parti Genel Başkanı Musavat Dervişoğlu ile Zafer Partisi Gene Başkanı Ümit Özdağ’dan geldi.

Pekiyi, o haksız yere katledilen 40 bin kişinin hakkı ne olacak?

Onların yaşama hakkı yok muydu?

O masumların ne suçu vardı?

Memleketi korumak için Peygamber Ocağı’na giren ve kalleşçe pusu ile şehit edilen o genç askerlerimizin ne suçu vardı?

Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı Devlet Bahçeli, işte bu konuşmasıyla, şimdi yüz binlerce ve hatta milyonlarca insanımızın yarasını tekrar kanatmış oldu.

VE ANKARA’DAKİ PATLAMA!

Evet… Türkiye’nin yarasıdır terör olayları… Şimdiye kadar büyük bedeller ve büyük bütçeler ödendi terör belasına. Bu sorunun çözülmesi, elbette ki Ortadoğu’da büyük planı olanların hesabını bozuyordu.

Türkiye’nin, etrafındaki ülkelerle barışık olmasını, terör olaylarını sıfıra indirmesini istemezlerdi. Hele hele, bir orduya yetecek kadar modern silahlarla donattıkları PYD ve YPG unsurlarının Türkiye ile arasını düzeltmesini hiç istemezlerdi.

Çünkü bu durum hem ABD’nin hem de İsrail’in hedeflerine ters düşüyordu…

Onlar, zayıflamış, ekonomik olarak göçmüş, terörden başını kaldıramayan, komşuları ile devamlı kavga halinde bir Türkiye’yi her zaman isterler…

Çünkü dost değiller, çünkü “dost” kürküne bürünmüş, çirkin yüzlerini saklamak için “maske” takmış yaratıklardı bizim -sözde- dost bildiklerimiz…

Bunlar, eskiden beri ne dosttular Türkiye’ye ne de stratejik ortak… Bunlar işin perde önündeki görüntüsü…

İMRALI’DAN YEŞİL IŞIK GELİNCE

Aslında Kürtler de bölük pörçük… Bunun böyle olduğu, İmralı ile Kandil, Edirne ile DEM Partililer arasındaki fikir farklılıklarından aşikâr oldu.

Terörist başı Öcalan, milletvekili yeğeni ile hükümete “yeşil ışık” yaktı, sıcak mesajlar gönderdi. Edirne’de tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, “Bu ülkenin her zamankinden daha çok barışa ve kardeşliğe ihtiyacı var” mealinden demeç verdi.

Fakat emperyal güçler ve onların Kandil’deki temsilcileri Türkiye’deki bu barış havasına pek sevinmediler. Çünkü mevcudiyetlerine ters bir gelişmeydi bu; uyuyan hücrelerini uyandırdılar…

İşte Ankara’daki TUSAŞ Tesisleri’ndeki patlama bunun bir yansımasıdır. Bir anlamda Türkiye’ye gözdağı veriyorlar:

“Barış konusunda bizi es geçmeyin. Biz istemezsek, barış marış olmaz. Bunu da böyle bilesiniz…”

40 YILLIK TERÖR BİR GÜNDE BİTMEZ!

Ülkemizdeki terör faaliyetleri 1970’li yıllarda başladı. O zamanlar bir Ermeni kuruluşu olan ASALA vardı… Yurt dışındaki büyük elçiliklerimize, temsilciliklerimize alçakça saldırılar düzenlediler, birçok diplomatımızı ve büyükelçimizi şehit ettiler. Fakat MİT’in kararlı çalışması sonrası her biri de yaşadıkları çöplüklerde, bataklıklarda imha edildiler…

Bu defa yine uluslararası güçler, yani “stratejik” (!) dostlarımız PKK belasını başımıza sardılar… Ve yıl 1984’ü gösterdiğinde PKK’nin ilk terör olayları başladı…

Şimdi yıl 2024 ve aradan tamı tamına bir 40 yıl geçmiş…

Ve 40 binin üzerinde vatandaşımızı bu terör belasında kaybetmişiz…

Şimdi Devlet Bahçeli’nin, önünü arkasını doldurmadan, partisinde ve Cumhur İttifakı’nda bu olayı masaya yatırmadan bir Genel Kurul toplantısında böylesine önemli bir konuda konuşma yaptı…

Aynı açıklama paralelinde bu defa CHP Genel Başkanı Özgür Özel, benzer bir davranışla Güneydoğu turuna başlıyor…

Cumhurbaşkanı “barış” konusunda benzer açıklamalar yapıyor…

DEM Parti yöneticileri, “barış için biz de varız” mealinde bir çıkış sergiliyor ve “İmralı’daki ve Edirne’deki tecrit kalksın” diye bir istekte bulunuyor…

Ve bütün bunların üzerinden en çok 30 saat geçtiğinde gözbebeğimiz TUSAŞ’ta o patlama oluyor… Şu ana kadar 5 şehidimiz ve 22 yaralımız var…

Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum…

Lakin şu da bir gerçek, 40 yıllık ekilen düşmanlıklar, öyle süslü püslü bir barış çıkışı ile son bulmaz! İnşallah yanılan ben olurum…

 

*************

ANLAMIL SÖZ

“Kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik. Ancak bu arada çok basit bir sanatı unuttuk: kardeş olarak yaşamayı…”

MARTİN MUTHER KİNG

 ************