Sevgili okurlar,
Bir önceki yazımda, ülkemizdeki “baş döndürücü gelişmelere” dikkat çektim..
Elbette,”yereldeki sorunlarımızı konuşmak yerine, tepede kopan fırtınalara bakmamız gerektiğini söylememe” gerek var mı?
“Siyaset denilen olgu” ile “ülkemizin gidişatının, geleceğinin değiştirilmek istenmesi ve ortaya konan çirkin oyunların farkında olmamız gerektiğini” kaç defa yazdık, söydeki?
Çok mu, biliyoruz?
Ya da, “kahinmiyiz ki, gelecek adına” konuşuyoruz?
Ne çok biliyoruz, ne de bu yolda kahiniz!
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, “kanla, irfanla, binbin yokluk, fakirlik içinde kurduğu bu Cumhuriyet’in temel taşları ile oynamak”, kimsenin haddi değildir!
“Dili Türkçe, dini İslam, ülküsü birlikli, beraberlik, bayrağı ay-yıldız ve gelecek olan Türk Milleti’nin yönü, gelecek haritası 101 Yıl önce”, kararlı bir şekilde çizilmiştir..
Ülkeyi, “beka, hain, terörist, işbirlikçi, DEM, Kandil, Edirne..” diyerek, “Cumhuriyet rejimini, tek adam rejimine evirenlerin, yeni bir oyunu” ile karşı karşıyayız?!

CUMHURİYET İLE VAROLDUK!
“101. Yıla girilirken,, dağlara çıkıp, silah ile kanla, hainlikle, kalleşlikle, Türk Milleti’ne kefen biçenlere, binlerce vatandaşımızı katledenlere, gel Meclis’te(TBMM) konuş, tecrit kalksın, yeni bir anayasa yapalım demek, ülkeyi iyice raydan çıkarmak, hedefinden alıkoymak, belli grup ve kümelerin, ailelerin eline, inisiyatifine” vermektir!..
“Sultanizm devri, Cumhuriyet ilanı” son bulmuştur..
“29 Ekim 1923 Yılında Cumhuriyet’in ilanı ile artık, egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir..”
Bu vesile ile “gaflet ve dalalet içinde olanları iyi görmek, anlamak ve buna karşı sıkı, dik duruşu sağlamak, göstermek”, mecburiyetindeyiz..

ETNİ-SİTE İLE OYNAMAK?
Zira, ayağımızın altından , “ulus devlet kavramı, özgürlüklerimiz, bireysel ve evrensel haklarımız”, tek, tek alınmaktadır!
Trükiye Cumhuriyeti Devleti’ni oluşturanların, “ne Kürt, ne Çerkez, ne laz, ne Gürcü, ne Boşnak, ne Arnavut, ne Süryani, ne Arap..” sorunu vardır..
Bütün bu etni -sitey oluşturanların, üst kimliğinin adı “Trük”tür.. Oluşturdukları devletin adı da, Türkiye Cumhuriyeti’dir..
İktidara gelir-gelmez, emperyalizme hizmet ile başlayanların, “ bu etni-siteyi hedefe koyarak, sarf ettiği söylemleri” unutmadık!
Evet, “bu ülkenin her bireyi, kültürel değerleri ile etni sitesi ile iri, diri ve birdir..” biline!..

KÜLTÜREL DEĞERLERİ BAHANE ETMEK?
Bu vesile ile “ Ana dillerini, kültürel değerleri bahane ederek, ayrılık, gayrılık rüzgarları estirenlerin hezeyanları” beyhudedir!
Hele, bu değerleri, “yakalarına takıp, dağlara çıkıp, terör estirenlerin akıbetleri” bilinmektedir!..
“1983 Yılından bu yana, Türk Milleti’nin bu halisane birlik ve beraberliğini hedefe koyarak,  terör estirenlerin, ülkeyi kan gölüne çevirenlerin, amaç ve gayeleri” bilinmektedir..
Dün, bu güruh için söylenmedik söz bırakmayanların, bu gün meydana çıkıp, “bir bilen, bir bilge rolüne” soyunarak, “gelin Meclis’te konuşun, silahı bırakın, ülkede barış rüzgarları estirin, vatandaşlık tanımlarını yeniden yazalım, kültürel haklarınızı verelim, tecrit kalksın, mahkümiyet bitsin..”demekle iş bitiyor mu?

GÜYA BARIŞ YOLU AÇILIYOR?
Bununla, “güya barış yolu açılıyor, barış rüzgarları estiriliyor, kan ve gözyaşı bitsin isteniyor” öyle mi?
Söylem budur da, murat edilen nedir?
Ülkeyi, “tek adam rejimine terk edenlerin muradı,  tek adam rejiminin devamı, seçilme barajının düşürülmesi, tek adama ölene kadar saltanat ve bunun karşılığı olarak, bu güne kadar kindarlık, dindarlık tohumları ekenlerin, karşı tarafa hain, terörist ve söylenmedik söz bırakmayanların, bir barış şemsiyesi altında, isteklerinin, altın tepside..” sunulmasıdır..
Bu vesile ile “siyasatte esen rüzgarlar, hayra dalalet” değildir..

MECLİSTE KONUŞTURMAK HA?
Söylenenleri, “anlamanın ötesinde, kabul etmek”, mümkün değildir!..
“Teröristbaşının Meclis’te konuşmamasını  sağlamak kadar, bu istemde bulunmak”, bile kabul edilemezdir!..
Türk Milleti,bu oyuna gelmeyecektir..
“Milletimizi, yokluk, yoksulluk ve yasaklar içine  varolmak kavgası verirken, ülkenin tepesinde, Cumhuriyet’e aykırı sözler etmek, adaleti, hukuku sulandırmak, eşit yurttaşlık kavramını tartışmaya açmak, suçlulara çağrıda bulunmak, kültürel değerlerden dem vurmak, bu ülkeye, insanımıza büyük bir ihanetten öte”, başka bir şey değildir!..

TERÖRİSTLERE VE SUÇLULARA AF MI?
“Biz seçildik, seçilmişiz”
diyerek, “ülkeyi talan etmenin, ayrılık, gayrılık rüzgarları estirmenin, bir kesime imtiyazlar verilmesinin önünü açmak..” kimsenin haddi değildir..
Oyunun şifreleri belli oldu!
“Teröristbaşını”, kimse Meclis’e taşıyamaz, konuşturamaz!?
Kimse, ülke de “tek adam rejimini” kalıcı kılamaz!
Kimse, “teröristlere ve suçlulara af için, bu aziz ve yüce milleti kandıramaz”, hafife alamaz..
“Güçlü, söz sahibi, mürefeeh bir Türkiye için, el ele vermekten başka çaremiz” yoktur!..
Bu ülkenin, sorunlarını, “aziz ve yüce Milletimiz, hoşgörü, liyakat, hak, hukuk, adalet, eşitlikçi anlayış” ile çözer..
Lütfen, milletin aklı ile oynamayınız!
Zira, niyetiniz halisane değildir!
Türkiye Cumhuriyeti’ni, Türk Milleti’ni, siyasetinize, ikballerinize alet edemezsiniz!
“Cumhuriyet Bayramı’nı idrak edeceğimiz şu günlerde, bu açıklamalar ve bu terör saldırısı hayra alamet” değildir!
Milletimiz, herşeyi, gayet iyi anladı, biliniz!
Yusuf Cinal yazıyor, 26 Ekim 2024