Sevgili okurlar,
Ülkenin tepesinde bir “kayıkçı kavgasıdır” gidiyor!
Biz seçmenlerde, bu “kayıkçı kavgasının” bir tarafında yer alarak, bu “siyaset kazanı altına odun atmayı”, ne çok seviyoruz?
Seçmen öyle bir hale getirilmiş ki, siyasetin elinde oyuncak?
“O yana dönder beni, bu yana dönder beni” türküsünde olduğu gibi!
Hatırladınız mı, o türküyü?
Ah be Yusuf, milletin derdi türkü mü?
“Müzik yasak, eğlence yasak”, Sakarya sokaklarında tarikat ehline halay çekip, zikirde bulunmak serbest!
Madem yasak, gelin o yasağı, hep birlikte delelim?
“O Yana Dönder Beni.
Bu Yana Dönder Beni.
Üreğimde Yare Var,
Tabibe Gönder Beni.”
Türkünün elbette devamı var..
Merak edenler, sanal ortamda bulup, hem dinleyebilirler, hem de türküye eşlik edebilirler..
SİMİT VE ÇAYIN ATEŞİ?
Allah aşkına, bu ekonomik krizde, yüreğinde yara olmayan kaldı mı?
Tabip(doktor) yoluna düşmeyen kaldı mı?
Simit, çayın bile ateş pahası olduğu, askıda ekmeklerin sunulduğu, gaz, elektrik faturalarının ödendiği, devletin vatandaşın, 2 Bin Liralık icra borçlarını ödemeye kalktığı günlerde türkü çığırmak ha?
İşte yetkililer açıklıyor..
Ülkenin düşürüldüğü bu hallerde, kaç milyon insana “sosyal yardım” yapıldığı rakamlarla ortaya konuyor!
Vah ki, ne vah!
Bir nevi vatandaşımız, “ihtiyaç akçesi” alır duruma düşürülmüş?
Vah ki, ne vah!
Biz de çıkmış, böyle bir ortamda, “türküden” söz ediyoruz!?
Bütün siyasi olumsuzluklara rağmen, sanatın bir kanadından tutanlarımızda var..
FAHRİ TUNA ÇABALARI?
Sevgili hemşerimiz Fahri Tuna bunlardan birisi..
Türk Yazarlar Birliği Sakarya Şubesi(TYB) olarak, bir projeye imza atma girişiminde bulunuyor..
Birçok kapıyı çalarak, projesine destek istiyor..
Çok sık kapılarını çaldığı için,öyle her kurumun önünden de geçmiyor..
Bilirim Fahri Tuna, onurlu, düşünceli ve her şeyi oluruna bırakmaz, ince düşünür, doğru karar vermek için gereken istişareleri yapar..
Şu kısacacık yaşam kesitinde, kendini ispattan öte, yaşadığı kente, ülkeye, insanına birşeyler verme gayretinde olan bu güzel insana sahip çıkılmaz mı?..
Çaldığı kapılar, bir bir yüzüne kapanıyor!..
İYİ Kİ EKREM YÜCE VAR!
İyi ki Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce var!..
Her işi de ona yüketmekte ne kadar mahiriz!
“Üzerinden, biraz da yük alalım” diyeni de yok!?
Eski bir Büyükşehir Belediye Kültür Dairesi Başkanı olan Fahri Tuna’ya sahip çıkıyor..
Öyle, sözde “Kültür Şehri Sakarya” demekle, bir kent “Kültür Şehri” oluvermez!
Ülkenin en seçkin yazarları, Sakarya’ya gelecekler, sohbet, panel ve konferanslar geçirilecek, bazı ziyaretlerde bulunulacak ve Sakarya’nın “Kültür değerlerine” katkı sunulacak..
Ve bir ilçe Belediye Başkanının sarfettiği söze bakarmısınız?
“Ben kendime yemek söyleyemiyorum!”
Ne haller, vah ki vah!
Brüksel’den takip edebildiğim kadarı ile sevgili Fahri Tuna kardeşim, ülkenin yazarlarını Sakarya’da en iyi şekilde ağırladı, “kültür rüzgarlarını” Sakarya’ya taşıdı..
Bu güzellik bile, yetişir!
Tebrikler Fahri!
Bütün bu siyasi çekişmeler, “yokluk, yolsuzluk, yasaklar” içinde, memleketimizde gerçekten güzel şeylerde oluyor..
Gazeteci dostlarımız, maşallah Kerem Ali zirvelerine kadar çıkabiliyor, hatta bu zirvenin eteklerinde, ızgara keyfi bile yapabiliyorlar..
Daha ne olsun, değil mi?
Bir başka kesim ise Sonbahar mevsiminin güzellikleri içinde doğa yürüyüşlerinde..
Ülkenin bu yüzü de var elbette!
KOCAALİ’NİN ÖMERİ?
Bir başka sanat elçimiz, Kocaali İlçesinin bir başka değeri Ömer Emecan kardeşimiz, Kocaali Belediye Başkanı Ahmet Acar’ın katkıları ile bir başka etkinliğe imza atarak, edebiyatımızın bir başka duayeni merhum Bahaettin Karakoç için, bir anma töreni düzenlemiş..
Gel de tebrik etme!
İyi ki, Kocaali’nin bir Ömer’i var!
Ancak, daha öncede yazdığım gibi, “önce bu toprağın çocuklarını hatırlamak, iz bırakanlarımızı öğrenmek, hakkını vermek ve onların hatıralarını yadetmek”, bize yakışmaz mı?
“Sakarya’da edebiyata, siyasete, ekonomiye, sosyal hayata, bilime, fene, sağlığa, spora imza atmış o kadar güzel insanlarımız var ki, onları hatırlamak, hatırlarını yaşamak ve yaşatmak, bu kültür etkinlikleri içinde onlara da bir yer açmak” gerekmez mi?
HAK ETMİYORLAR MI,BİZ Mİ VEFASIZIZ?
Mesela, Sakarya basının merhum duayenleri var!
Sakarya’da gazeteler, cemiyetler, onlar için böyle anma etkinlikleri düzenleyemez mi, hatıralarını yaşatamaz mı?
Hak etmiyorlar mı, bizler mi vefasızız?
İlla bir Fahri Tuna, illa bir Ömer Emecan mı gerekli?
İşte Sakarya’nın bir başka değeri ünlü ressam, çizer Sezgin Burak’ın, atasından miras kalan, kendisinin sıkça yaşadığı, çizgilerini kağıda döktüğü Akyazı Karaçalılık Köyü’ndeki (Mahallesi) evini “müze yapma girişimi” orada, öylesine duruyor?
Sanata, kültüre, değerlerimize, iz bırakanlarımıza, bizlere başarı öykülerini miras bırakanlara böyle mi sahip çıkıyoruz?
Ülkemizin içinde bulunduğu durum belli!..
“Bal tutanın parmağını yaladığı”, diğerlerinin ise,” aval, aval baktığı” bugünler, unutulmaz elbette..
Ama, iz barıkmak, eserlere sahip çıkmak, bir amaç, bir ideal uğruna ter akıtmak, bir nasip işidir, herkese nasip olmaz biliriz!
Hakkını teslim edelim!
HATIRLARSANIZ, HATIRLANIRSINIZ!
Sakarya Amatör Spor Kulüpleri Başkanı Yaşar Zımba, tüm sportif etkinlikler arasına, bu topraklarda spora katkı sunanları unutmayarak, onlara bir şilt, bir plaket verme nezaketi gösteriyorsa, alkışlanır!
Sporda ağabeyimiz, takım arkadaşımız, kaptanımız Akyazı’nın en iyi kalecilerin Sedat Çetin ve bir kuşak sporcularımızı “ödüllendirmesi, takdir etmesi”, ne güzel bir anlayıştır..
Tebrik ederiz, arkası mutlaka gelmeli, getirilmeli..
Onlar ki, bu toprağın çocuklarıydı..
“Sakarya Bayrağı’nı sportif müsabakalarda dalgalandırmak için az çilelere, yoksulluklara” katlanmadılar..
Sakarya’da,” her alanda başarı öyküleri yazanları” unutmuyoruz, “hatıralarının yaşanması ve yaşatılması yolunda” gerekenin yapılması için yazmaya, hatırlatmaya devam edeceğiz..
Unutmayanız ki, hatırlarsanız, sizi de hatırlayanlar olur!
Yusuf Cinal yazıyor, 9 Kasım 2022 Brüksel