Sevgili okurlar,
Güne “merhaba” dedikten sonra, Donatım semtinden, eski garajlara, yani Ankara caddesine doğru yola çıktım..
Donatım semtinde büfe işletmecisi İsmail ustanın dükkanına uğrayarak, bir “Bizim Sakarya Gazetesi” satın aldım..
Gazete okurunun iyice azaldığı Sakarya’da ulusal ve yerel gazeteler, satış için baskıdan çıkmış..
Neler yazılmamış ki, neler?
Bunları öğrenmek için, bir gazete satın almak ve okumak gerek!..

KÜLTÜR HARCAMALARI?
“Okumak” bile, artık toplumumuzda zor olmuşsa, gerisini siz düşününüz?
Şimdilerde, “gazeteleri cep telefonlarından, ya da bilgisayırından okuyanları” çok bilirim..
Ama unutulmasın ki, “ söz uçar, yazı kalır” diye biliriz!
“Allah’ın adıyla oku” öğretisi ise, bugünlerde artık, “hayat pahalılığı” nedeni ile çoktan ötelendi..
Zira, “devir hesap devri ya, hesap, kitap yapmaya küçük hesaplardan başlanıyor” nedense?
Kısacası,” kültür harcamaları” yapanların sayısı gittikçe azalıyor!..

KÜLTÜR AÇIĞIMIZ?
Gazete, dergi, kitap satın almak artık lüks hale gelmişse, “kültür açığımızı” nasıl kapatacağız, ”sosyal kültürel olguya nasıl katkı yapacağız” bilen var mı?
Benden önce dükkana giren bir başka müşteri, İsmail Bey ile dertleşiyor..
Pahalılık diyor, ülke yangın yeri diyor, alım gücü diyor, para yetmiyor diyor, diyor da, diyor?..
İsmail Bey, gülerek, ”alışırlar, alışırlar, hep böyle oluyor..Millet bunları da kabullenir..Neler kabullenmediler ki” diyerek, tanıdık müşterisine cevap veriyor?..

HER YER KILMI,TIKLIM YA?
Bu diyalogta dikkatimi çeken asıl püf noktası,” sokak ve carddelerde otomobillerin oluşturduğu yoğunluk” kadar,”alış-veriş merkezlerin doluluğunun” gösterilmesi oldu..
Öyle ya, “para yok, iş yok, aş yok, ama bu hayat pahalılığında, bu AVM’lerin doluluğu, otoyolların yoğunluğu”, ne ile izah edilecek?
Donatım semtinden dolmuşa bindim, Sabiha Hanım İlkokulu önünde indim.
7,5 TL ücret ödedim.
Oradan tekrar dolmuşa binerek, Adapazarı Kaymakamlık binasının bulunduğu, garajlar semti için, tekrar 7,5 TL. ödeme yaptım.
Sadece Adaphazarı Kaymakamlığı için, tek gidiş 15 Tl ücret ödemek zorunda kaldım..
Bunun, bir de dönüşü var..

ANKARA CADDESİ?
Ya Valilik binasına, yeni yerleşim merkezi Camili ve diğer alanlara gidenlerin, “ne kadar ücret ödediğini” siz düşünün?
Allah kolaylık versin?
Kaymakamlık Binası’na girdim..Nüfus dairesine geçtim.. Bir evrak için mürcaat ettim..İlgili memur hemen işlemi yaptı ve evrağı verdi..
Geri dönüş için tabanlara kuvvet!
Adapazarı’nda gün başlıyor..
Kahvehane sahipleri, çay ocakları, fırıncılar, çorbacılar çoktan işbaşı yaptılar..
Dönerciler, öğlen saatleri için işbaşında..
O eski Ankara Caddesi’nin canlılığı, hareketliliği çok eskilerde kalmış!..Saat neredeyse 10’u gösteriyor, esnafın çoğu dükkanını bile açmamış?
Esnafımız, ehli keyif mi?
Yoksa, parayı mı ihtiyaçları yok?
Bu saatte, müşteri mi olmuyor?
Cadde üzerinde, çok işyeri kapalı..
Ekonomik buhran yansıması sanki?

BAL SOHBETİ!
Oradan Gümrükönü meydanına ulaşıyorum..
Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından, vatandaşa hizmet adına hazırlanan, bal ve süt çeşmeleri beni karşılıyor..
Hemen yanıbaşında “Bal evi” var..
Bal evine giriyorum..Bir bay ve bayan görev başında..
“Bal sohbeti” başlıyor..
Aslen Hendekli olan Eren kardeşim, Sakarya’da bal hakkında bilgiler sunuyor..
“Çiçek balı, çam balı” ve diğerleri, satış için dizilmiş..
“Sakarya’da bal” hakkında, yetirince  bilgilendikten sonra alış-veriş yapmadan olur mu?
Brüksel’e götürmek için bir kavanoz bal satın alıyorum..
Gözüm, kavanoz içinde şekerlenmiş bala takılıyor..
Eren bu, ” biz ona şekerlenmiş değil, kristallenmiş bal diyoruz” diye ekliyor..
“Türkiye’de, ençok hileye maruz kalan bal ile ilgili sohbet”, biter mi?
Hile ya?
Nerede yok ki?

KİTAPÇILAR ÇARŞISI
Ramazan geliyor ya, Adapazarı tören alının da, kitapcılar için “çadır çarşı” kurulmuş..
Gazete ve kitap okunmayan Sakarya’da, kitaplar bir ay boyunca görücüye çıkacak..
Bir ay boyunca?
Acaba,”Hakikatin Peşinde Bir Ömür” adlı son kitabım da burada satışa sunulabilinir mi?
Alıcısı çıkar mı ki?
Yeni Cami istikametine doğru, Atatürk Bulvarı’nda yürüyorum..
Hava gri, bulutlu, güneş, ha çıktı, çıkacak?..
Kardeşim Hüseyin Cinal’ın isteği olan “mısır ekmeği ve simit” spiraşini unutmamak gerek..
Semerciler Mahallesi, Çıracılar sokaktayım..
Bir ağaç levha üzerinde, sokağın adı yazılı..
Soluk ve askıda olan levha, gelip, geçene selam duruyor..

BU ŞEHRİN SORUNU BİTER Mİ?
Şerif Eczanesine uğruyorum..
Karvizitinde, benimde sık kullandığı,” Sağlıklı günler dileriz” sloganı altında, Ufuk Soğur adı..
Küçük, ama eski bir eczane..
Babadan miras!..
Ufuk kardeşim dertli mi, dertli?..
Belediye uygulamalarından yana şikayetleri var..
Hemen Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce’nin sekreteri İrfan Kardeş’i arıyorum..
“Şıp “diye telefonu açıyor, İrfan kardeş!..
“Hocam buyur” diyor..
Hoş-beşten sonra, bizzat Ufuk Soğur, şikayetini kendisine aktarıyor..
Elbette her şey, çözüme odaklı..

RAMAZANINIZ MÜBAREK OLSUN!
Saatler akıp giderken, çektiğim fotoğraflar, tanıklık ettiklerim ve uzun çarşı başında, “bir çay içimi, peynirli boşnak böreği ve simit lezzeti damaklarımda”, eve dönüyorum..
Her şeye rağmen, sen ne güzelsin Adapazarı!..
Eğreti binaların, sokaklara sarkan tezgahların, bir sıra oturun diyen insanın, ışıl, ışıl aydınlık, zengin vitrinlerin ile Ramazan ayın mübarek olsun Sakarya’m!
Ramazanlık hurma fiyatları mı?
30 Liradan başlayarak, 120 Liraya kadar, her çeşitinden var..
Pide mi?
10 Lira..
Ağız tadı ile Ramazan ayını geçirmek, herkese nasip olsun!
Sen insanın, esnafın, camilerin, ezanların, kuş seslerin ile güzelsin Adapazarı!
Kabulse, kalbim burada kalsın?
Yusuf Cinal yazıyor, 23 Mart 2023