Sevgili okurlar,
Yaz mevsimi ve dolayısıyla tatil dönemi, "yine orman yangınları" hız kazandı!..
İster istemez bu " orman yangınları" bizleri kuşkulandırıyor ve derinden düşündürüyor?
Neden mi?
Nedeni, açık değil mi?
Burada, "bir istisnaya da dikkat çekmek" gerek?..
Nedir, "o istisna " diyeceksiniz?
Özellikle ülkemizin doğu kesimlerinde yangınların farklılığıdır..
Burada kasıt ötesi, "düşmanlık, anız yakma, elektrik trafolarından çıkan yangınlar" söz konusudur..
Yani, bölgenin "feodal yapısından" kaynaklanan bu yangınların, "mala, cana büyük zararlar verdiğini, düşmanlıklar yarattığını" söylersek, yanlış olmaz..
Geçelim, ülkemizin batı kesimlerine..
Evet, burada ister istemez akıllara, "rantsal yangınlar" düşüyor!...
Deniz manzaralı yangınların, akabinde, ortaya mantar gibi çıkan yapılaşmaların, otel zincirlerinin, villaların, neyin ne olduğu ifadesini anlamayan mı var?
İşte, "Diyarbakır ve Mardin'de canlarımızın yandığı, mala büyük zararlar veren yangınların, Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerindeki seyri, düşündürmüyor" değil..

BİR CİNAYET Kİ?
Ülke gündeminden uzun bir süredir gitmeyen, "eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı, Akademisyen Sinan Ateş, cinayeti davası" görülmeye başlandı..
Bu konuda basına yansıyanlar kadar, yansımayanların da olduğu, acı ,ama gerçek!..
Türkiye'de," adalet arayışının tavan yaptığını, adaletin yerlerde süründüğünü" bilmeyen yok!..
Yapılan anketler, "adalet sistemine güvenin dibe vurduğunu" gösteriyor!..
Maalesef, "adalet arayışında olanlar kadar, kendi adalet biletini kesenlerin de sayısı ", ülkede gittikçe artıyor!
Bir başka hususta, "adalet dağıtıcılarının, görevlerini tam anlamı ile yapamadıkları" yolundadır!
Kutsal görevlerine bağlı olanların, "önlerine gelen cinayet, yolsuzluk, haksızlık, hukuksuzluk " dosyalarını, en ince ayrıntılarına kadar inceleyenlerin başına neler geldiğini, bilmeyenimiz mi var?
Şurada "Sinan Ateş cinayeti ile " ilgili olarak, sürgün yemeyen mi kaldı?

SİYASİ LAF SALATASI?
Ya siyasi didişme?
"İktidar ile muhalefet arasında, laf salatasına dönen atışmalar?"
Bu meyanda, gel de "adalete güven " hadi?
Bir Orhan Gencebay şarkısıdır ya," Kula, kulluk edene, yazıklar olsun" diye başlar!
Ondan sonra, çaresizlik bu ya," Bir teselli ver Tanrım" diye inleriz!
Adaletin gündemi, yüklü mü yüklü vesselam!
"Adalet terazisi doğruyu tartmalı" elbette!
Doğrudan, adaletten, hukuktan, evrensel değerlerden, insanlıktan, şaşmamalı..
Hakkı, teslim etmeli!
Kılı kırk yararak, kararlar alınmalı..
Bu kararlar, halk vicdanında hüsnü kabul görmeli..

ADALET TERAZİSİ?
Ama," herkesin adalet terazisi, şu sıralar farklı tartıyorsa", işte, o zaman korkmamız gerek!
Hep deriz ya, "adalet bir gün herkese lazım olur" diye!
İnanın, kimin umurunda?
Bunları bize söyleten, "elbette uygulamalar, yaşanılanlar, ortaya saçılanlar, yapılanlar, müdahaleler, adalet terazisini bozanlar, kendine göre adalet dağıtmaya kalkanlar" değil midir?
İnanılır gibi değil?
Siyasetin, "bırakın gölgesinin, elinin, adaletin içinde", ne işi var?
Şöyle göğsümüzü gere, gere, "Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de, Diyarbakır'da, Van'da, Sakarya'da hakimler var" diyemeyecek miyiz?
Şüphesiz olmaz mı?
Ama, onlarda kurunun yanında, yanarak, heder oluyorlar?

KAYSERİ HASSASİYETİ?
Memlekette, birden çok olay, ister, istemez sizi etkiliyor!..
Son günlerin, en can alıcı tartışmalarının odağında olan " Mülteci krizi" Kayseri'de, patlak verdi!
Daha önce de," bu tip tartışmalar, kavgalar, başkaldırılar, ceza kesmeler, sataşmalar, korkutmalar, yıldırmalar", yurdun başka yerlerinde de görüldü!..
Ama Kayseri, bir başka hassasiyet ile ayaklandı..
Gelin bu noktada, gazetelere, televizyonlara yansıyan haber içeriğini bir göz atalım:
"Kayseri'nin Melikgazi ilçesinde Suriyeli bir mültecinin 6 yaşındaki bir çocuğu istismar ettiği iddiaları sonrası karışan ilçede, mahalleli Suriyelilere ait iş yerlerini ateşe vermiş, ortalık savaş alanına dönmüştü.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı davaya müdahil olurken Kayseri’deki olaya ilişkin yayın yasağı getirildi."

BAŞA BELA?
Haber bu, haber içeriğini bilmeyenler için biraz detay verelim:
"Kayseri'nin Melikgazi ilçesi Danişmentgazi Mahallesi'ndeki pazar yerinde, yabancı uyruklu İ.A'nın (26), 7 yaşındaki M.A'yı cinsel istismara maruz bıraktığı iddialarının üzerine, İlçe karıştı. Yaşanan olaylarla ilgili Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı'nca soruşturma başlatıldı."
Küresel güçlerin, sermayenin, siyasi anlayışların, "Türkiye'nin başına yıktığı, sardığı belaya" bakar mısınız?
Ne yana baksan, sorunlu konu!?
Türkiye'nin başına yıllardır, "terör belasını yıkanların", şimdi de "Türkiye'yi mülteci deposu" olarak görmesi, "bu yönde tasarrufların alınmasına sebebiyet vermesi", ne ile izah edilir ki?
Çok bilmiş siyasilerimizin, "konuyu irdeleyip, ortak akılla çözeceğine, sorunu daha da katmerleşmesi, ülke için bir beka sorunu" haline gelmiştir!

GÖRÜNEN KÖY, KILAVUZ İSTEMEZ?
Sorunu çözecekler bellidir!
"10 Milyona yakın mülteciye kapıları açan, onlar Müslüman, kardeş, Ensar ve gelir kapısı olarak görenlerin, artık tadı kaçan, tuzu kokan ve gittikçe içimizde bir çıban gibi büyüyen yarayı " tedavi etmesidir..
Artık, "görünün köy kılavuzu" gerektirmemektedir!
Kayseri'den yükselen bu sese, "siyasi iktidarın kulak vermesi ve gerekeni yapması " kaçınılmazdır..
Bilinmelidir ki, yarınlar, kaosa gebedir!
İçimizdeki bu yangınları, bu sorunlar, önceden kontrol altına almalı ve söndürmeliyiz!
Bu ülke, kötülükler yerine, güzellikleri hak ediyor!
Lütfen kıymayınız!
Yusuf Cinal yazıyor, 2 Temmuz 2024