Yollardayım. Yazma imkanım yok. Dolayısıyla bugünde köşemi Müyesser Yıldız ablamıza bırakıyorum.
“İtibarınızdan” ve Duble Maaşlarınızdan Kıssaydınız da “Gavura” Muhtaç Olmasaydık!” başlıklı yazısı;
2012 yılıydı; Türk Hava Kurumu “Ateş Kuşları”nın Suriye’de meydana gelen orman yangını söndürme faaliyetlerine katılacağı açıklandı.
Buna ilişkin haberde, Türk Hava Kurumu’nun “Avrupa’daki en büyük özel yangın filosuna sahip olduğu” vurgulanırken, şunlar anlatıldı:
“Türkiye ile Avrupa’da pek çok orman yangınına başarı ile müdahale eden deneyimli Türk Hava Kurumu yangın filosu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın direktifi üzerine Orman Genel Müdürlüğü ile koordineli olarak Suriye’de meydana gelen orman yangınına Adana üzerinden intikal ederek söndürme faaliyetlerine katılacak…
Başbakan Erdoğan’ın direktifiyle bu sabah itibariyle 2 adet CL-215 amfibik yangın söndürme uçağı ile bölgedeki yangına müdahalede bulunacak olan Türk Hava Kurumu Ateş Kuşları, geçtiğimiz sene yine İsrail’de meydana gelen orman yangınına da başarı ile müdahale etmişti.”
Yıl 2017, yani sadece 4 yıl önce; yine Türk Hava Kurumu’nun “Ateş Kuşları” olarak adlandırılan yangın söndürme uçaklarının Erdoğan’ın talimatıyla Gürcistan’daki orman yangınına müdahale ettiği bildirildi.
Yangın söndürme konusunda nereden nereye geldik; yaşayarak ve de sadece konuşarak görüyoruz.
Çok geriye gitmeye gerek yok;
2019’daki yangınları hatırlayalım.
Türk Hava Kurumu’nun içine düşürüldüğü acı durum tartışıldı…
Bu yangınları PKK’ya bağlı “Ateşin çocukları” ile Yunanistan’ın çıkardığı söylendi…
Yaraların sarılacağı ve yanan bölgelerde yapılaşmaya izin verilmeyeceği vaadinde bulunuldu…
İktidar, ne kadar canla başla çalıştığını anlattı…
Koca 2 yıl geçti. Sonuç?
Devlet itibarının ölçüsü haline getirilen lüks ve şatafattan, çifte maaşlardan azıcık kısılıp Türk Hava Kurumu’nun birkaç milyarlık ihtiyacı karşılanmadığı için, bir yangın filosu kurulmadığı için bugün aynı şeyleri dinliyoruz…
Bütçede en büyük pay istihbarata ayrıldığı halde yangınlar öncesinde sabotaj ihtimaline karşı gerekli tedbirler alınmayıp, ancak ormanlar harap olduktan sonra iddialar soruşturulduğu için bilmem kaçıncı kez aynı yerden sokuluyoruz…
Gidişat mı? İnşallah bu vartayı atlatalım; böyle giderse, Allah bir daha göstermesin de, gelecek yıl olası yangın felaketlerinde aynı tartışmaları yine yaşayacağımız gün gibi ortada!..
Haksızlık etmeyelim; 2019’a göre, yangın bölgesinde çay paketleri fırlatmak, yaraların sarılmasına katkıda bulunulması için IBAN numarası vermek gibi yeni “açılımlar” var!..
Bu vesileyle neyi kaybettiğimizi de bir kez daha gördük mü? Türk Milleti yardım etmek istiyor, ama maalesef güvenecek bir kurum bulamıyor.
Ve düzenlenen kimi yardım kampanyaları için devlet yetkilileri, “Devletimizi aciz göstermek, devlet-millet birlikteliğimizi zayıflatmak amacıyla düzenleniyor” yorumunu yaparken, bazıları da “Siz bu ülkeye işgâl kuvvetleri bile çağırırsınız.” diyebiliyor.
Öyle mi?
4 yıl öncesine kadar dünyaya yardıma giden Türk Hava Kurumu’nun “Ateş Kuşları”nın kafasını kim koparttı?
Onların kafası kopunca, örneğin Rusya’dan yardım istenmedi mi?
Örneğin AB, İspanya, Gürcistan, hatta yangınlarda parmağı olduğu söylenen Yunanistan yardım teklifinde bulunmadı mı?
Erdoğan’ın 4 ay önceki sözlerini hatırladım; “Güya bize muhalefet yapmak adına Türkiye Cumhuriyeti kimliğine sahip olduğu hâlde gavurun kılıcını sallayarak üzerimize gelenleri gördükçe üzülüyoruz.” demişti de.
Türkiye’yi “gavur uçaklarına” muhtaç etmek midir başarı?!