Sevgili okurlar,
Dini bayramımız “ mübarek Ramazan Bayramını” ve milli bayramımız, “ 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını”, milletçe birlikte idrak ettik..
Ramazan ayı boyunca, “elleri duada olan, alnı seçdede bulunan ve nefsini bir bakıma ıslah eden, kötülüklerden, fitne fasattan, öfkeden arındıranlarımızın, bayrama erişmesi”, az şey değildir..
Bayramlar, “aynı zamanda kardeşliklerin, dostlukların, yakın akraba ve hısımlarının el, ele, gönül, gönüle vererek, bir sofrada, bir ülküde, bir idialde buluştuğu” günlerdir..

GÜZEL DİLEKLER?
Bu bir nasip meselesidir de?
Yarına çıkmaya senetimiz olmadığına göre, “bayramları en iyi şekilde değerlendirmek, huşu içinde sağlıklı, mutlu şekilde geleceğe yürümek, herkese nasip olsun” ve gelecek bayramlara, bizleri yüce Mevla’m eriştirsin!
Güzel dileklere ne denir?
Güzel dilek ve temenniler..
Fitneden, fesatlıktan arınmış güzel bakışlar..
Kin ve öfkeden sıyrılmış, hoş sözler..
Ne kadar da, ihtiyacımız var, ne kadar?!..

BAYRAMLAR FIRSATTIR YA?
Bayramlar, işte bunun için bir fırsattır bilene, anlayana, yaşayana..
Bayramları, bayram tadında yaşamak, geçirmek, ne güzeldir, ne?
Büyüklere koşmalar, el öpmeler, hediyeleşmeler, tatlı, tatlı gülüşler, bakışlar kucaklaşmalar...
Ne güzeldir, ne güzeldir, bayramlarda..
Unutamamak, bir fullu resimde hatırlamak, bir mezarlık köşesinde acıları yaşamak, yürek yıkımlarını, yangınlarını anlamak, bir bayram türküsünde irkilmek, sarsılmak, iç çekmeler, hıçkırıklar..

MEVLA’M KANAT VERMİŞ?
Öyle ya,” bayram geldi sevdiceğim, sensiz nasıl edeceğim?
Tazelendi acılarım, bayramlarda, bayramlarda!..
” diyenleri anlayabilmek, onları teselle edebilmek..
“Ah be hayat, sen ne kısasın” dediğimiz günler?
Bir Nesimi Çimen türküsüdür, düşer aklıma;
“Daha Senden Gayri Aşık Mı Yoktur
Nedir Bu Telaşın Vay Deli Gönül
Hele Düşün Devr-İ Adem’ Den Beri
Neler Gelmiş Geçmiş, Say Deli Gönül”

Böyle başlar ve şöyle biter:
“Mevlam Kanat Vermiş Uçamıyorsun
Bu Nefsin Elinden Kaçamıyorsun
Ruhsati Dünyadan Geçemiyorsun
Topraklar Başına Vay Deli Gönül.”

Bu güzel sözlerin üzerine, ne söyleyelim, ne yazalım, vallahi bilemiyorum?..

ACILARI BAL EYLEMEK!
Halk TV’de Serhan Asker’i izliyorum..
O günden beri, deprem bölgesinde..
Yaşam kesitlerini, yaşanmışlıkları, acıları, acıya tuz basanların sözlerini, dileklerini, öfkelerini bize aktarıyor..
Bir gece, o yıkım anında kaybettiklerimiz unutulur mu?..
Ne mümkün?
Çaresizlikler, haykırışlar, canhıraş yardım istekleri?..
Böyle bir günde, anamuhalefet partisi CHP’nin lideri, ayrıca Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, deprem bölgesinde..
Bayram ya, “acıları bal eğleyenlerle buluşuyor, teselli ediyor, onların dilek ve temennilerine”, kulak kabartıyor..
Bir değil, birkaç densiz çıkıyor, mezar başında duada olan Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarına,” galiz sözlerle saldırıyor”, taciz ediyor!..
Allah’ım, sen sabır ver!
Bu topraklar, bu kültür, bu tarih, bu gelenekler, bu densiz pislikleri, yetiştirmiş olamaz?..
Ulan feriştahın oğlu olsanız, ne yazar?

HELALLEŞME!
Ankara Çubuk’ta ve diğer yerlerde yaptıklarınızı, hoşgörü, gönül hanesinde,” helalleşme ve kucaklaşma ile karşılayan bu anlayışa, destursuz saldırmak” niye?
Pisliklerinizde, öfkelerinizde, kıskançlıklarınızda boğulunuz ulan!
Gel de, zıvanadan çıkma?
Gel de, sabır et?
Gel de, rahat oyu?
Gel de, huzur bul?
Ozan öyle söylüyor ya,
“Derdim çoktur, hangisine yanayım..
Yine tazelendi, yürek yarası..
Ben bu derde, nerdederman bulayım..
Meğer dost elinden ola çaresi!..”

Daha ne söylene be kardeşim, daha ne söylene?

MEMLEKETİN BU HALLERİ?
Memleketin bu halleri de, üzmez mi bizi, yürek yaralamaz mı, endişelendirmez mi, kaygılandırmaz mı?
Bayramlar bir bakıma, “küslerin de barışmasını da” emreder!
Emreder ama, dinleyen, takan, dikkate alan kim, kimler?
Bir kesimin gözüdönmüş, burnundan soluyan arena kaçkını boğalar gibi saldırmasına, sataşmasına ne denir?
Aynı hereketi ona yapsalar, onun sevdiği lidere yapsalar, bir yakını bu duruma muhatap olsa, usta Adıyaman’ı yakacak?
Allah ıslah etsin!
Demek, bir Ramazan ayı yetmemiş!
Bayramı da zehir etti!..

DİLSİZ ŞEYTAN!
Unutmayınız ki, “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” diye, biliriz..
Değmez ya, insan bayramlarda bu çirkinlikleri de görünce dayanamıyor ya?
Ulan,” çok yaşayan yüze kadar, yaşıyor” diyen şairi de mi bilmezsin?
Allah  ıslah etsin!
Hani, hepimiz kardeştik?
Bir mübarek bayramın son günü, bir de “milli bayram sevinci” yaşamak, ne güzel..
Gel de anlat?

İNSAN SEVGİ TİMSALİ OLMALI?
Dini bayramlardaki kardeşliğimizi pekiştirecek, milli bayramlar ile ise,” birliktelik ve beraberliğimizi “ perçinleyeceğiz?
“Küçüğü, büyüğü, genci, yaşlısı bu toprakların evlatları, tasada, kıvançta buluşacak, mutlu yarınlara, al yıldızlı bayrağın altında ebediyete kadar yaşamın, varolmanın, coşkusunu, hazzını, iri, diri, bir olmanın”, güzelliğini yaşayacağız..
“Ne mutlu, hoşgörüde, tolernsta, sağlıklı güzelliklerde, milli ve dini bayramlarda olsa bile, haddini, hududunu, sorumluluğunu” bilenlere...
İnsan, “sevgi timsali” olmalı!..
“Saygı da kusur” etmemeli!
Geriye bu kalır!
Hatırlatayım dedim..
Yusuf Cinal yazıyor, 24 Nisan 2023