Sevgili Okurlar,
Sanki bu ülkenin ve insanımızın önceliği “ Dezenformasyon” (Yalan Haber) yasası idi ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin(TBMM) yeni çalışma döneminde ele alındı ve “patır, patır” oylandı ve yasallaştı..
Evet, çoğunluk siyasi iktidarda olduğu için, “bu yasaya karşı fikir üretenler, karşı görüş beyan edenler, bu yasanın “özgürlükleri alabildiğine sınırlandıracağına inanlar, bu ülkede insanımıza verilmiş hakların gasp edildiğini savunanlar, yani ülkenin büyük kesimi” maalesef dikkate alınmadı!

BİZ BİLİRİZ İŞİMİZİ?
Kısacası iktidar ve ortakları,”biz biliriz işimizi” noktasından hareket ederek,”bildik tavırlarını” sergilediler?
Yani, “biz biliriz işimizi” temelinde “inat” ettiler!
Eller kalktı, indirildi..
Kabul edenler, etmeyenler?
Edilmiştir!
Haydi, zafer edası ile resim çektirmeye?
Neyi, kimden kurtardınız ki?
Hangi zaferden dönüyorsunuz ki?
Yakıştı mı?
Durumun özeti bu ya, bakalım süreç nasıl noktalanacak?
Nasıl da kastım?
Cumhurbaşkanı imzası var daha?

ANAYASA MAHKEMESİ’NE GİDERLER Mİ?
Sonra muhalefet partileri veya sivil örgütler, bu yasaya “Anayasa Mahkemesi’ne” götürecekler mi?
Bekleyip, göreceğiz!
Hep bekleyerek, neyi gördüğümüzü bilmeyen mi var?
Bakınız, bu yasa ile ilgili çokça yazdım..
Bu yasa ile ilgili görüş ve düşüncelerini paylaşan basın mensubu arkadaşlarım da oldu..
Hatta, “Sakarya gazete sahipleri de” bu işe el attı..
Bizim Sakarya Gazetesi sahibi Adnan Yüksel ile diğer gazete sahipleri, Ankara’yı, su yolu yaptılar!..
Gittiler, Ankara’da siyasilerimiz ile birlikte, “bu yasanın çıkmaması, çıkacaksa, bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında” görüş belirttiler, yardım istediler..

ANKARA SUYOLU YAPILDI?
Bu yasa ile ilgili olarak CHP Sakarya milletvekili ve Parti Grup Başkanvekili Engin Özkoç, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dikbayır’ın tavrı belli..
Ancak, “Cumhur ittifakı” içinde MHP Sakarya milletvekili ve Parti Grup Sözcüsü Muhammed Levent Bülbül’ün, “Sakarya’dan gelenler ile yakından ilgilendiği, onlarla birlikte çeşitli temaslarda bulunduğu, AK Parti ileri gelenleri ile olduğu kadar kendi partilileri ile görüştüğünü” bizzat öğrendim..

ÖNERİLERİ, DİKKATE BİLE ALINMADI?
Kimin samimi, kimin duyarsız olduğu açık ve nettir!
Kaldı ki, Sakarya basın sahipleri ve temsilcileri, bu yasada yer alan hususlar arasında, özellikle “sanal gazetelerin” yeni bir yapılanma içinde toplanmasını, “hatta RTÜK benzeri” bir oluşum içine alınmasını, “Basın İlan Kurumu ile ilişkilendirilmemesi “ gibi taleplerde bulunarak, değişikliklerin yapılması isteminde bulundular.
Çok şey değildi doğrusu!

HE DE GEÇ!
Siyasi iktidarın bildik tavrıdır,”he de geç” ile Ankara’ya gelenler, Ankara’da saya, saya geri postalandılar!
Peki, ya diğer meslek grupları, sivil örgütler, siyasi partilerin söylemleri?
Umursanmadı bile?
Bu zihniyet bizleri çok mu şaşırttı?
Asla!?
Şimdi bakalım önümüzdeki günlerde, bu yasanın ilk kurbanları kimler olacak?
Öyle ya, yasa “yalan haber” yayanlara,”1 Yıldan 3 Yılda kadar ceza” getiriyor!
Aslında bu süreci, çokça yaşayan yok mu?
Sanatçılarımızın başına gelenleri, hatırlamanız yetmez mi?
Yani, hiç ceza yemeseniz bile, “hakkınızda yapılacak bir trol şikâyeti” bile yetişir?
Nasıl mı?

BU İŞKENCEYİ YAŞADIM!
Bir telefon ile evinizde uyarıldınız!
“Sayın Cinal hakkınızda şikâyet var, en yakın jandarma veya polis karakoluna gidiniz” denildi!
Daha bir hafta önce yaşadığım durumu paylaşıyorum..
Polis karakoluna gittiniz..
Kimlik kontrolü..
Sağlık kontrolü..
Adliyeye intikal..
İfadenizin alınması..
Gitti mi, bir gününüz!..
Bir de kollarınıza kelepçe vurulursa, moraliniz sıfır!
Hele de Sakarya gibi bir kentte yaşıyorsanız, oradan, oraya taşınmalar, polis veya jandarma eşliğinde sevkiniz?
Allah kolaylık versin de, “bu işkence” bile insana yetişir!

MERAK EDİYORUM?
Şimdi aklıma İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener geldi..
Sıkı durun, “ Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” sloganı ile hakkında şikâyet olursa ne yapacak?
Ya da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu “akşam Youtube konuşmalarını yapabilecek mi, bu resmi kurum ve kuruluşların önüne” gidebilecek mi?
Elbette örnek çok!
Bakıyorum da,vatandaş kendi derdinde..
Kışlık yakacak, kömür, soba arayışları yanında, domates, biber salçaları, tarhana hamurları hazırlanıyor, ihtiyaç cevizler toplanıyor, ayıklanıyor…

DERT ETMİŞ?
Belçika’dan kadim dostum,şimdi Manisa’da emeklilik günlerinin tadını çıkaran Ramazan Kurt kardeşim, bu yasayı dert edenler arasında..
Ramazan Kurt kardeşim,“TBMM Genel Kurulu'nda devam eden 'sansür yasası' görüşmelerinde tartışmalı 29. madde AKP ve MHP'nin oylarıyla kabul edildi.
Memleketimize hayırlı olsun!.
Bundan sonra yapacağınız paylaşımlara dikkat!?.
“Evet” diyen milletvekilleri, çocuk ve torunlarının yüzüne nasıl bakacaklar?. Belki şimdi farkında değiller. Fakat 5-10 yıl sonra sorulduğunda nasıl bir cevap verecekler”
diye görüş belirtmiş?

OLSUN BE KARDEŞİM!
Bir başka arkadaşı Şevket Duran ise, şu görüşleri paylaşıyor:
“Olsun, dün akşam Kınık Merkez Çarşı Camii’nde, Ayasofya Camii müezzinleri ezan ve mevlit okuyup, vaaz'ı nasihat ettiler. Sabahta, sabah ezanını iki misli ile okuyup, namazdan sonra çorba ikramı yaptılar. Bugün öğleden sonra da, Halk Eğitim Merkezi’nde, halk ile sohbet ettiler. Sansür yasası çıkmış umrumuzda mı? Bence değil !!!”
İşte memleketteki durumu iki paylaşım açıklamıyor mu?

BELÇİKA’DA DURUM?
Bu arada, “ Belçika’da durum nedir” diye soran dostlarım var?
Merak etmeyiniz, raflar dolu..
Şeker, yağ, patates, soğan, hatta mevsimi geçse de biber, patlıcan bolca marketlerde..
Öyle raflar boş değil!
En önemlisi de, bu kriz döneminde Belçika Hükümeti Başbakanı Alexander De Croo,  “kendisi ve kabine üyelerinin maaşlarını düşürmeye” karar verdi..
Ne diyelim?
Darısı, bizimkilerin başına!
Yusuf Cinal yazıyor, 15 Ekim 2022 Brüksel