Sevgili okurlar,
Hayat akışı içinde, “elbette tanıklık ettiklerimiz, heyecanlarımız, coşkularımız, unutamadıklarımız, sevdiklerimiz, sevemediklerimizin..” yeri vardır..

Şöyle geriye dönüp baktığımızda, “daha dünde iz bırakanları” unutmamak, hatırlamak, yaddetmek gibi bir görevimiz olduğunu, acaba kaçımız biliyoruz?

Akyazı gibi çok kültürlü bir ilçede, “kültür değerlerine sarılmak, bir şeyler üretmek, gelecek nesile önderlik etmek, gençleri  kötü alışkanlıklardan korumak için, onları spor alanlarına çekmek, okumalarına yardımcı olmak, ülkeye yararlı bireyler yetiştirmek”, hepimizin görevi olmalıdır..

HAKİKATİN PEŞİNDE?
Şöyle geriye dönüp baktığımızda, “hayatımızda iz yapanlar arasında şüphesiz ilkokul, ortaokul ve lise öğretmenlerimiz kadar, yüksek okulda bizlere hayat gerçeklerini öğretenlerin” yeri büyüktür?..
Ya bizlere dışarıdan, ücretsiz, gönüllü olarak katkı sunanlar?
Bunları büyük bir bölümünü “Hakikatin Peşinde Bir Ömür “adlı kitabımda enine boyuna yazdım..
Üzüntüm odur ki, bu kitaba, kendi memleketim Akyazı’da bile  beklediğim ilgi gösterilmemiştir?
Elbette bunun siyasi yanı var!
Elbette bunun hazmedilmeyen yanı da var?
Elbette bunun varı, var?
Canları sağolsun!

VEFALI ÖĞRENCİLERİM?
Ama, Akyazı Lisesi’nden öğrencilerim Engin Şenol, Sabiha Lina Coşkun ve kardeşim Hüseyin Cinal ile Hüseyin Öksüz ve  diğer arkadaşlarının, dostlarımızın düzenlediği tanıtım toplantısı unutulur mu?
Ya Adapazarı Sait Tanış Kültür Merkezi’nde yaptığımız tanıtım toplantısına çıkagelen, okul arkadaşım, can kardeşim Dr.Yaşar Yılmaz, ağabeyim iş insanı Yılmaz Çetin ve gazeteci dostum, meslekten arkadaşım eğitimci, öğretmen Kenan Certel ile diğer dostlarımın “vefası” kalbimin bir köşesindedir..
Buradan, şuraya gelmek istiyorum..
Eğitim hayatı ile ilgili çokca yazdım..

SPORDA İZ BIRAKANLARIMIZ?
Ama özellikle,” hayat yolunda bizlere iyi örnek olan, ahlaki değerleri öğreten sevgili merhum ustam Naci Fazlıoğlu, gerçek bir büyük Fuat Aktürk, Hacı Aliosman Uygun, ağabeyim Sedat Çetin, spora aşık köyümüzün zamanın muhtarı Cevdet Sezgin, iş insanı Rifat Yalçın ile akrabam İrfan Özmert, bizden büyüklerimiz Aliihsan Yalçın,Yılmaz Erdem, Dursun Aydın, Ayhan Pirinç, İzzet Sevencan, Yusuf Sezgin ve diğerlerinin hakkını teslim etmek” görevimizdir..
Bu güzel idolleri, örnek alarak, bugünlere geldik, gidiyoruz..
Elbette, “memleketim Akyazı’da, spor adına güzel şeyler” oluyor..
Akyazı’da, Gençlik ve Akınspor’un birleşmesinden sonra sevgili Naci Fazlıoğlu ustam ile Alaağaç ve Pazarköy Eğitimspor ve ardından Taşburunspor’un, amatör liglere iştiraki kadar, arkadan gelen yeni spor kulüplerin varlığı, beni ziyadesiyle memnun ediyor..

AMATÖR SPORLAR?
Bu bağlamda Sakarya Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı merhum Hüseyin Kama’dan sonra bu görevi üstlenen, futboldan arkadaşım, hemşerim Yaşar Zımba’nın, hala futbolun emrinde olması, tesadüfi değildir..
Sakarya’da merkezli spor faaliyetleri artık, ilçelerde de belirgin bir şekilde yol alıyor..
Akyazı’da, birbirinden güzel imkanlarla spor yapabilen, bir gençlik var..

Bu imkanları hazırlayan, sunanlara teşekkür etmek görevimizdir..

ALAAĞAÇSPOR’UN BAŞARISI!
Futboldan, salon sporlarına kadar, her alanda sergilenen başarılar, güzellikler, özveriler, gazete sayfalarına yansıyor..
Özellikle, köyüm Alaağaçspor’un birçok alanda hamle yapması, bizleri gururlandırıyor, gelecek adına sevindiriyor..
Bilhassa Onursal Başkan İş insanı Aydın Birincioğlu’nun paylaşımlarından edindiğimiz bilgilere göre, hem İlçe Spor Müdürü, hem Alaağaçspor’un Başkanı  Adem Altun kardeşimiz ile bu alanda çalışma arkadaşları Sait Okur, Ramazan Eyüpoğlu ile diğerlerinin başarılarını alkışlamakta, bir başka görevimizdir..
Bilhassa, “kızlarımızın bir araya getirilmesi, ekip olması ve birbirinden güzel maçlar çıkartması, Sakarya’da final oynamaları ve ikinci olmalarının coşkusu” herşeye değer..
Tebrikler çocuklar, tebrikler!
Alaağaçspor’a gönül vermiş, resmileşmesine katkı sunmuş biri olarak, ne kadar memnun kaldığımı anlatamam..

BİR EFSANE ÖĞRETMEN ZEKİ AL?
Bu arada, hem Alaağaçspor’a, hem de Akyazı sporuna, kültürüne, folklörüne hizmet etmiş, bir başka dost insan, meslektaşım merhum Zeki Al öğretmenimi de anmadan olur mu?

Brüksel’de yaşayan kardeşim Hüseyin Cinal ile son kez kendisini ziyaret etmenin gönül rahatlığı ile berzah alemine yolcu ettiklerimize, yüce mevlamdan gani, gani rahmetler diliyorum..
Zeki Al Hocam ile ilgili kardeşim Hüseyin Cinal, şu satırları paylaşmış..Müsadesiyle, bende burada paylaşıyorum:


HÜSEYİN CİNAL YAZDI!
“Zeki Al;

Eğitimci, gezgin, gazeteci, sanatçı, folkor uzmanı, ressam, ses sanatcısı, sporcu, yazar...

Her şeyden öte, “müşfik bir baba, arkadaş, kardeş!..

Kısacası beş elinde, beş marifet olan, paylaşan, bölüşen, seven, yardım eden,adres gösteren, öğreten,yetiştiren,ihmal etmeyen, mütevazı, alçak gönüllü” bizden biri..

Yine izin ayıydı..

“Hocam, buluşalım” diye telefon ettim..

“Evdeyim, bıraz rahatsızım” diye ses verdi..

“20 Dakikaya yanındayız!..Canın ne çekiyor Hocam?”

“Sen gel yeter” sözü,onu anlatıyordu..

“Hocam, canının çektiği  ne var, lütfen söyle?”

“Bana beyaz incir getir” diyebildi..

Sevgili Hocam, ağabeyim, edebiyat öğretmenim, en iyi arkadaşım Yusuf Cinal ile birlikte ziyaretine gittik..

Gözleri doldu..

AKYAZI’DA GAZETELİ YILLARIMIZ?

Sarıldı, sarıldık, gözlerimiz doldu!..

Dile kolay, tam 34 Yıldır görmediğim, “Akyazı'nın Sesi” gazetesini çıkarırken, çok emekleri olan Zeki Al Hocam ile buluşmak dünyalara bedeldi..

Sevgili Kızı Derya'nın kahvelerinin yanında, ikramları'da bizleri çok memnun etti..

Bize kendi yapmış olduğu el emeği, göz nuru tespihlerden ve şiir kitabından hediye etmeyi unutmadı..

“Hatıram olsun” diyerek, sohbet sonrası bizi yolcu etti..

Zeki Al, “bir Cumhuriyet öğretmeni, Atatürk sevdalısı, sporun her dalında, müziğin  notalarında, Giresun yaylalarında çağlayan bir pınar olarak”, yüreklerimize kazındı.
Zeki Al öğretmen, Akyazı’yı, Akyazıları ne çok sevirdi..
Hele de beyaz incir!

“Ardında, binbir güzellik ve eserler bırakan, ülkesine, yöresine, insanına, mesleğine aşık bu değerleri unutursak”, büyük vefasızlık etmiş olmaz mıyız?

Mekanın cennet olsun, ey güzel dost!
Seni unutmak olmaz!”