Hepimiz için bir gündem var.

Dünyanın gündemi,

Ülkemizin gündemi,

İlimizin gündemi.

Uzat uzatabildiğin kadar.

Sonunda bireysel gündemimiz hepsinden önemli…

Geçtiğimiz hafta YSK kararı ile Türkiye’nin nurtopu gibi birincil gündem maddesi oluştu.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri YSK tarafından iptal edildi.

Varsa yoksa bu konu tam bir haftadır saatlerce;

Koca koca hukukçular, siyasetçiler, akademik ünvanlılar, araştırmacılar tarafından tartışılıyor.

Ancak ortak bir görüş oluşamıyor.

Herkes kendi penceresinden, işine geldiği gibi değerlendiriyor.

YSK Anayasamızın 79. Maddesinde şöyle tanımlanıyor.

Yüksek Seçim Kurulu yedi asıl ve dört yedek üyeden oluşur.

Üyelerin altısı Yargıtay, beşi Danıştay Genel Kurullarınca kendi üyeleri arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir.

Bu üyeler, salt çoğunluk ve gizli oyla aralarından bir başkan ve bir başkanvekili seçerler.

Yüksek Seçim Kuruluna Yargıtay ve Danıştaydan seçilmiş üyeler arasından ad çekme ile ikişer yedek üye ayrılır. Yüksek Seçim Kurulu Başkanı ve Başkanvekili ad çekmeye girmezler.

7 Asıl ve 4 yedek üyeden oluşan 11 kişilik kurul İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini 4’e karşı  7 oyla iptal etti.

23 Haziran 2019 Pazar günü seçimler yenilenecek. Ne diyelim ;

4.171.118 CHP (Millet İttifakı),

4.149.656 AKP (Cumhur İttifakı),

    103.300 Saadet Partisi,

      30.817 Demokratik Sol Parti,

      27.238 Bağımsız Türkiye Partisi,

      22.544 Demokrat Parti,

      17.377 Vatan Partisi,

      10.492 Türkiye Kominist Partisi,

Olmak üzere yaklaşık On Milyon Seçmenin dediği değil,

Sadece 7 Asıl 4 Yedek üyeden oluşan 11 kişinin kararı geçerli oldu.

Hemde; çok yakın zamanda almış oldukları kararlara rağmen.

Neden ? Binali Yıldırım Çünkü çaldılar dedi.

Memlekette alışkanlık oldu her çalma olayından sonra seçime gitmek.

NASREDDİN HOCA’DAN BİR FIKRA

YSK daha önce verdiği kararlara tam zıt karar vererek İstanbul Büyükşehir Belediye Seçimlerini iptal edince, aklıma hemen Nasreddin Hocanın bir fıkrası geliverdi.

Yağmurlu günde Hoca pencerenin kenarında otururken,
Yağmurdan ıslanmamak için kaçan bir komşusunu görür.
Pencereyi açar;  Çok yazık, sana hiç yakıştıramadım.
İnsan hiç Allah’ın rahmetinden kaçar mı ? diye seslenir.
Onu duyan adam utanarak yavaş yavaş yürümeye başlar.
Tepeden tırnağa kadar ıslanır.
Başka gün Hoca dışarıdayken yağmur yağmaya başlar.
Hoca evine doğru koşarken komşusu pencereden seslenir. Heyy Hoca’m ayıp değil mi ?

Allah’ın rahmetinden niçin kaçıyorsun ?
Hoca kendisinden emin koşarken şöyle der; Ne diyorsun komşum.

Ben rahmetten kaçmıyorum.
Tam tersi yere düşen rahmeti çiğnememek için koşuyorum.

Her olaya bir fetva var.

Her Fetvaya inanlar var.

Ne diyelim…!

BASIN MENSUPLARI

Yavuz Selim Demirağ;

İmamların Öcü,

Türk Silahlı Kuvvetlerinde Cemaat Yapılanması,

Darbede İnfaz,

Dijital Terör,

Teğmen Çelebi,

Kitaplarının yazarı…!

Kendisine planlı ve organize bir saldırı yapıldı.

Öldürmek kastıyla dövülen Yavuz Selim Demirağ hastahaneye kaldırıldı.

Olayın failleri yakalandı dendiğinde herkes bir nebze olsun rahatladı.

O da ne bir kapıdan giren failler, diğer kapıdan çıktılar.

Tıpkı Çubuk’ta yaşananlar gibi,

Millet devlete, adalete güvenmeyecek te kime güvenecek ?

Can ve mal güvenliğimiz konusunda endişeli olmamız için yapılan bu icraat vijdanları sızlatıyor.

Geçmiş olsun Yavuz Selim Demirağ. Allah şifalar versin.

 AA Bayburt Muhabiri Abdulkadir Nişancı;

Gencecik bir insan.

Görevinin başında aşkla çalışırken uçuruma yuvarlanıyor.

Yaklaşık beş gündür kendisine ulaşılamıyor.

Emniyet, jandarma, AFAD, AKUT ve diğer kuruluşlar,

Gönüllü vatandaşlar, aile bireyleri bulmak için çalışıyorlar Abdulkadir Nişancı’yı,

İnşallah güzel haberler alırız kendisi ile ilgili,

Tekrar görevininin başına gelmesi tesellimiz olur.

Allah’tan Umut kesilmez.