Sevgili okurlar,
“Hayat” dediğin ne ki, bir “üflemelik” değilmidir?
“Doğumdan, ölüme” kadar geçen zaman dilimi içinde, “tüm yaşanmışlıklar”, bir film şeridinde size sunulsa da, yine hep dert yandığımız gibi “bir varmış, bir yokmuşa” yolumuz çıkar!
“Yanlışlar ile doğruların” hesabı da bu zaman dilimi içinde yapılır, ama artık “geri dönülmez bir yolun ufkunda olduğumuz gerçeği” bizi sarsar!
“El bebek, gül bebek” sizi büyütenler, okutanlar, yetişkin bir insan olarak, toplum hizmetinde gönderenlerin ayrılığı, sizi yıksa da, üzse de, o yıllar çok gerilerde kalmış, kendi yaşam kesitlerinde takılıp kalırsınız!
Eşiniz, çocuklarınız, arkadaşlarınız, dostlarınız ve torunlu dünyanız ile yeni bir yolculuğun eşiğindesiniz artık!
O mutlak sondan, kaçış yoktur!
Ya da, “o bir köprüdür”, ondan herkes geçecektir..
“O bir badedir”, ondan herkes içecektir!
Bir musalla taşında bitecek olan,”nasıl bilirsiniz” sorusuna muhatap olduğunuz, son vedalaşma “ahlar-vahlar” arasında karatoprakta, farklı bir edebiyette noktalanır..
“İyi biliriz” sesleri, artık duyulmazdır amma, bu sesler yine de geçmişinizin bir notu olarak ailenize “miras” kalır!
“Miras” dedim ya, ayrılığınızdan hemen sonra başlar, o bitmek bilmeyen miras,tartışma kavgaları!
Kim az aldı, kim çok?
Kızlar, erkekler arasında yapılan ayrımcılık?
Ardınızdan yankılanır sonsuza kadar!
En iyisini babam yaptı ya, bize pay edecek mal, mülk bırakmadı!
Cefakar annem, bir habbe ekmek için ne koşturmaların, ne çalışmaların içinde orak salladı buğday tarlalarında, ne teklemelerde birlikte yaptı pançar emekçileri ile..
Ne türküler, ne haykırmalar, arkadaşları ile gün akşam etti Akyazı ovalarında!..
Oğulm sen mısır kırımlarında doğdun derken,asıl doğum günümü,ayımı bile unuttu..
Nasıl unutmasın, ikisi kız, tam beş erkek çocuğu oldu eşinden!
Babamın önceki eşinden kalan yetimlerle ne varolmak kavgası içinde oldular,ne varolmak!
Tüm bunları “Hakikatin Peşinde bir Ömür Yusuf Cinal” adlı kitapta, sevgili portre yazarı Fahri Tuna ile bir araya getirdik..
Bir bakıma Yusuf Cinal üzerinden, Cinal Ailesini, boztepe’yi, Akyazı’yı, Adapazarı günlerini, gurbeti, Belçika’yı anlattım..
“Hakikati” anlatmak zordur!
Hele,” gerçeklere” işaret etmek?
Gençlik yılları arkadaşlıklarına, ilkokul, ortaokul, lise ve yüksek okul arkadaşlıklarını sığıdırmak, unutmamak, not etmek, yaşamak, yaşatmak ne güzel!
İlk heyecanlar, başarılar, sevdalar arasında evlenmek, torun torba devrini yaşamak, tırnakların ile kaza, kaza bir yere gelmek, iz barıkmak, eser ortaya koymak..
Ah be yıllar, ne çabuk geçip, gittiniz!?
Şimdi Akyazı’dayım..
Okul arkadaşım, sırdaşım, kardeşim Dr.Yaşar Yılmaz’ın ofisindeyim..
Beni muayene edecek tepeden tırnağa!..
Yüzlerimiz gülüyor, böbrek ağrılarım çabası..
Kucaklaşıyoruz!..
Yıllardır ayrı düşmüşüz!
“Ne var, ne yok, nasılsınlar” ardından, o muayene sedyesine uzanıyorum..
Dr.Yaşar Yılmaz dokunuşları bunlar..
Sıra böbrek taramasına geliyor..
“Yusuf’um, sağ böbrekte taş gözüküyor”, başka yolu yok, bol su içmeye, yürümeye devam!
Simit susamından, biraz büyükçe bir taş!
Sağ böbreğimi esir almış..
Bu acıyı ilk tadan ben değilim biliyorum..
Ama nasılda cann yakıyor,bilen bilir!
“Kaplıcalar iyi gelir” diye Kuzuluk Kaplıcalarının yolunu tutuyoruz, fayda yok!..
İzmit’ten “dümdeldek” suyu geliyor.
Bu sefer daha net bir görüntü için Akyazı Devlet Hastanesi’nin yolunu tutuyoruz..
Mihmandarımız, bu sefer Akyazı Belediye Meclisi üyesi ve Kızılay Başkanı Mustafa Birincioğlu..
Aman Allah’ım bu ne?
Sanki bütün Akyazılılar hasta?
Koridorlar, doktor odaları, önleri hep dolu, dolu!
Allah şifalarını versin!
Uzatmayalım topografımız çekiliyor..
Taş daha belirgin yerinde..
Akyazı’ya, Akyazılılara hizmet eden doktorlar ile tanışıyoruz..
Hepsi iyi niyetli, sevecen ve güleryüzlü..
Sevgili eski Akyazı Belediye Başkanı Yaşar Yazıcı’nın ne çok emeği verdiği adrestir burası..
Allah rahmetini esirgemesin!
Akyazı’ya, Hastane mahallesindeki sağlık ocağından sonra, iyi bir sağlık ünitesi kazandırılmış..
Mustafa Birincioğlu bu, elini uzatıp,az ötede hala tamamlanmamış bir AVM altındaki eczaneleri işaret ediyor..
“Hocam, bu iki eczanede, genç nesil Alaağaçlılardan” diyor..
Onları zilaret ederek, son kitabımı hediye edip, tebrikler sunuyorum..
Güzellikler bunlar, ya sonra Akyazı Belediye Başkanı Bilal Soykan ve arkadaşları ile buluşuyoruz..
Bir kahve içimi sohbet..
“Akyazı’yı, Akyazı imajını, hizmetleri, biraz siyaseti ve geleceği” konuşuyoruz..
Günler gelip geçiyor,”sağlık gibisi varmı”, işte en büyük zenginlik bu!
Siz, siz olun, aman sağlığınızı, huzuru, sevdiklerinizi, arkadaşlarınızı ihmal etmeyiniz!..
Gün gelir lazım olur!

Yusuf Cinal yazıyor,8 Mart 2022 Adapazarı