Ama gece çok güzel.
Geceyi seviyorum..
Bataklığa benzer düşüncelerimin önünü ilikliyorum.
Rüzgar yemesin.
Rüzgarla daha da acır.
Daha da kanar.
Daha da büyür.
Rüzgarla daha da kötü olur işte her şey.
Hatta bir ara suratı rüzgarlı insanları sürekli yalan sorgusuna batıra çıkara ellerin bile kirlenir..
Bu başka ama.
Bu pişmanlığın ensesine çıkıp tarif etmeye çalıştığın şeyi değiştirmeye çalışmak biraz...
Çünkü ‘bana hala kendini anlatıyorsun’ falan denildi gibi hissettim..
İnsan belki de kendinden biliyordu hayatı.
Bildiği yerden örnekler vermeliydi olup bitene ama sonuçlarıyla da ilgilenmiyor kimse.
Bu seni.
Bu beni.
Bu bizi..
Bu hepimizi bir döngüye sokar.
Bir döngüyle döneriz birden delirmişe..
Kimse kimsenin inceliklerine bakmadıkça insanlığın kalbi katılaşıyor.
Sebebiyle ilgilenmeyen, bilmeyen, görmeyen insanlar..
Sebebi unut!
Sebebi at kenara, olana bitene bir bak diyor rahatça...
Herkes kendi düşünce enkazını başkasına devirme derdinde.
Bunun üzerini örtemiyor musun gri bir gökyüzüyle.
Örtme kalsın..
Açıkta kalsın.
Soğukta kalsın.
Hasta olsun da uçup gitsin zaten tüm güzellik.
Bu güzellik sana.
Bu güzellik bana.
Bu güzellik kimseye yaramadı, ama bize yarayabilir...
Hayat bu!
Bahçeye kasımpatılar açtıralım derken, sel götürebilir.
Evin duvarlarını renklendirelim derken, içinin çok içinden bir yerinden isteyebiliriz kırmızıyı.
Hep kırmızı.
Bugün Her yer kıpkırmızı!
Böyle oldu ve gözlerimizin bakması gerektiği yeri öğrenemedik bir türlü..
Beni bildin bileli, yerim yerin dibi değil miydi?
Yolundan çıkan bir arabaya her yer yol değil mi?
Fark etmiyor değil mi?
Sınırlardan bahsetmeyeceğiz değil mi?
Hep kötülükleri görüyoruz ama değil mi?..
Son demine denk geldi güzel gözlerin hayat bahçemin..
Ve Kavram karmaşasının yansımasını dinliyorsunuz böylece zihnimin..
Bir şeyler olmuyor henüz belki ama gece çok güzel.
Geceyi seviyorum.
Ben çok seviyorum..