"Felsefe yapmak ölmeyi öğrenmektir" diyen Karl Jaspers; insan hayatında "grenzsituationen" olarak adlandırdığı ve insanın değiştiremeyeceği türden sınır durumların(suç, ölüm, ağır hastalık vb.) insanın varoluşunu uyandırdığına ve yine ancak bu sınır durumlarda insanın varoluşuyla yüzleşebileceğine inanmaktadır.
Bilimin ve teolojinin dogmalarının karşısına, "umgreifende" (encompassing, kapsayan) bir "felsefi inanç" kavramı ile çıkmış düşünürdür. "insan" ı değil, tek tek insanları ele alır.
Ona göre "varoluş" her tek insanın kendi kaosunda kendinin farkına varmasıyla, kendini gerçekleştirmesiyle olur.
Bu anlamda heidegger'in varlık anlayışından ayrılır.
Kant'ın akıl öğretisinden etkilenmiştir.
Bunlardan yola çıkarak düşünürsek; felsefe yapmak varoluşu sorgulamak adına geleceği kurgulamaya götürmez mi insanı..?
Felsefe de ölümünün özgürlüğüne teslim olmuşken, kendi yaşamını yaratmak var.