Bugün haber bültenlerini takip ederken bir altyazı geçti. Adalet bakanı Bolu’daki otel yangınında vefat edenlere hakaret içerikli paylaşımlar yapanlar hakkında soruşturma yapılması ve bu kişilerin göz altına alınması konusunda talimat vermiş. 
İlk duyduğumda aklımdan geçen ilk kelime;
Edep ya hu! Bu kadar da olmaz herhalde dedim.
Ama gerçek gün gibi ortada. Bazı kendini bilmez kişiler, yangında hayatını kaybeden insanların yakınlarını arayarak dalga geçiyor. Bu yetmiyormuş gibi bir de bu rezilliği kayıt altına alıp sosyal medyada paylaşıyorlarmış. 
Biz nasıl bir toplumuz, nasıl insanlarız? İnsanların acıları ile dalga geçmek, nasıl bir vahamettir, nasıl bir aymazlıktır, gafilliktir.
Sosyal medyada popüler olabilmek için yapmadığı kalmadı insanların. Ünlü olabilmek için her şeyi mübah gören bir nesil var karşımızda. 
Sosyal medya ne kadar büyük bir tehlikeymiş hepimiz için. Şimdi bizim olduğumuz gibi çocuklarımız da bu tehlike ile büyümek zorunda. Nasıl koruyacağız biz evlatlarımızı? 
Her kötü şeyi düzeltmesini devletten bekliyoruz. Oysa ki devlet kötülük gerçekleşmeden nasıl müdahale etsin olanlara. Yapabileceği tek şey olacakları öngörüp caydırıcı olması için kanunlar çıkarmak. Tabi bu kanunları da uygularken özgürlükler ve insan haklarına uygun davranmak zorunda olduğunun bilinciyle hareket etmek zorundadır. 
Ama toplum yardım etmezse devletine, kanunlar da yetersiz kalır, hep bir açık bulur kötülük.
Edep in ne demek olduğunu bilmeyenler, mahkemenin vereceği ceza ile ıslah mı olacaklar, pişman mı olacaklar yaptıklarından. 
Cehalet o kadar işlemiş olur ki benliklere ne nush, ne tekdir ne de yargının vereceği ceza kafi gelmez. 
Sosyal medyanın öğüttüğü, yok ettiği bir ucube olur.