Hiç öyle bütün insanları sevelim, eşit mesafede olalım, hepimiz kardeşiz , bu dünya bizim, biz sosyal varlıklarız edebiyatı falan yapmayacağım. Sevmeyin her insanı ,her insan sevilmez ki zaten. Ama böyle yaparken de ‘miş’ gibi yapmayın. Sevmiyorsanız görmeyin,  görüşmeyin mesela.

Bu arada deneyimlerime dayanarak ve ‘sözüm meclisten dışarı ‘diyerek yazıyorum, herkes sosyal bir varlık olmadığı gibi her insan da, insan değil ayrıca.

Ben ’ kimleri ve neden seviyorum’u ‘ aktaracağım az sonra. Belki benimle aynı çizgide olanlarınız vardır onu yakalarız,  belki de bu yazımdan sonra tanımasa da beni sevmeyenler olacaktır ki o da başım üstüne bilemedim şimdi.

BEN KİMLERİ SEVMİYORUM!

 Benim ne söylediğimi duymayan, beni dinlerken gereken özeni göstermeyen insanları sevmiyorum. Sorumluluk bilinci gelişmemiş, yükümlülüklerinden kaçan insanları sevemiyorum.  Sürekli kendisinden ve nasıl  üstün özellikleri olduğunu soluksuz dile getirenlerden de hoşlanmıyorum. Komşusunun tavuğunu kaz görenleri, uzanamadığı ete mundar diyenleri de  sevmiyorum..  Çevresinden beslenen, çevresinde ki nüfuslu ve zengin insanları harmanlayıp önümüze süren bununla da bir yerlere tutunmaya çalışanları, bırakın sevmeyi  az biraz dinlemeye bile tahammül  edemiyorum.

Toplumun ona verdiği rol modeliyle gezen, o role de zoraki bürünen insanları da sıkıcı buluyorum ve sevmiyorum. Ben, konuşurken göz temasından kaçan insanları da güvenilir bulmuyorum mesela. Beden diline önem veriyorum. Sıkı bir tokalaşma yoksa sıkı bir dostluk da olamayacakmış gibi düşünüyorum. Ortama uyum sağlamak tamam, ama değişen ortamla değişen kişiliklere ise hiç tahammülüm yok. Hani, neysen o, her daim her yerde aynı... Toplum içerisinde dikkat çekmeye çalışan ve bunu belirgin olarak yapan insanları da sevemiyorum onlar ayrı bir yoruyor beni . Onlar ki dünyanın kendi etrafında  döndüğünü falan sanan  insanlar. Öncelikli olmaz, öncelikli sayılmaz, kim olduğu bilinmezse yaşayamaz tiplerden ….ÇOK SIKICI ÇOK. Nezaket kurallarını hiçe sayan insanları, insanları cinsiyetine göre, koşullarına,  özellikle ekonomik   koşullarına göre bir yerlere oturtanları hiç sevmiyorum. Yalakalık, neyse mutlu eder bazı insanları, onu geçelim ama gereksiz tezahürat yapanları da samimi bulmuyorum. DUYARSIZ, KİBİRLİ, ÖNYARGILI, DOYUMSUZ , ÖĞRENMEYE KAPALI, HERŞEYİ BİLDİĞİNİ SANAN, SANATA VE İNSANA SAYGISI OLMAYAN,BU DÜNYADA GEÇİCİ OLDUĞUNUUNUTAN insanları sevmiyorum, sevemiyorum. Yaşamayı unutan, başkasının yaşam enerjisini çalan, başkalarının acı ve sıkıntılarıyla beslenen insanlara ise hiç ama hiç dayanamıyorum.

KİMLERİ SEVERİM,KİMLERİ SEVELİM

Tahmin ettiğimden uzun bir yazı konusuymuş bu. Kimleri severim kimleri sevelimi yazalım birazda. İçten ve dürüst olduklarına inandığım insanları severim. Kendisine gülen kendisiyle dalga geçebilen insanları, her ortamda tutarlı ve aynı olanları severim. Etrafında ki insanların mütemadiyen kötü yanlarını gören ve bunu dile getiren insanlara dayanamadığımı söylemiştim. Konuştuklarında iyi bir şeyler söyleyen, güzeli gören ve gösteren insanları seviyorum. Kendisini kötü hissettiği halde, yada kötün günler geçiriyorsa da, size karşı tavrı değişmeyenleri ,bu durumdan başkalarını sorumlu tutmayanları seviyorum . Peşin hükümlü olmayan sağduyulu insanlara ise bayılıyorum. Yardımsever, mütevazi, değişime ve gelişime açık ,paylaşmayı bilen, özgüvenli, kendisiyle ve etrafıyla barışık, net, reel ,rol yapmaktan her daim tiyatro sahnesinde gibi olmaktan uzak insanlarada bayılıyorum. Kendisini ve yaptıklarını vitrine koyan insanlar hiç dikkatimi çekmiyor, tevazu bilen insanları ise bir başka seviyorum.

ALTIN ÇAMURUN İÇİNDE DE DEĞERLİDİR, KUYUMCU VİTRİNİNDE DE…

Bazen de onu seveyim bunu sevmeyim le de olmuyor tabi. Tercihlerinizin   geçmediği, koşulsuz ve nedensiz sevdiğiniz yerler var . Canınız olduğu için, davranış biçimlerini  onaylamadığınız halde  çok ama çok sevdikleriniz  de var. Bir insanı sırf kaşı gözü içinde sevebilirsiniz, tabi  böyle durumlarda tüm sonuçlarına da siz katlanırsınız.

 Yok eğer birini kariyeri veya sahip oldukları yüzünden seviyorsanız ,   koşullar değişince sevginizde değişiyorsa siz bu yazıyı ve konusunu anlamayacaksınızdır büyük ihtimalle ,okumayın boşuna, bende hiç durmayım sizin üstünüzde  k,i ben sizi de, sizin gibileri de hiç sevmiyorum.

Ama buraya kadar geldiyseniz siz boşa gitmesin yazım. Burada bir mesajım olsun size ve de sizin gibi olanlara.  ‘’Altın kuyumcu vitrininde de değerlidir, çamurun içinde de’’ mesele aslında altın olabilmekte. Vitrini olanlar ve bir vitrinle insan görünmeye çalışanlar ve de salt kuyumcu vitrinine bakarak dolaşanlar , o vitrinine aldanıp ‘Sayın’ diye  hitap ettiğiniz, değerli kıldığınız insanlar var ya onlar bazen iyi bir vitrinin,  son derece  kötü bir parçası olabiliyor, çamura atsanız basar üzerine geçerler, yada vitrinden çıkarıldıkların  da oldukça değersiz bir hiçlere dönüşebilirler,  özellikle sizler zaman zaman bu hususu da hatırlayın emi…. Yazık Sevmeyin, ya da  severmiş gibi görünmeyin boşuna.