CHP Genel Başkanı Özgür Özel, son grup toplantısında ‘ülkeyi bu hale getirenler bizi kendi gündemlerinde mahkum edemezler, Devlet Bey’in değil Tayyip Bey’in değil halkın gündemini konuşacağız’ diyerek, örgütüne girmediğiniz ev, çalmadığınız kapı, gidilmeyen kahve, otobüs durağı, işçi servisi kalmayacak, gidin halkın gerçek gündemini konuşun ve anlatın talimatı verdi.
Bahçeli’nin kendisini ve partisini hedef alan açıklamalarının bulunduğu kağıdı yırtarak, “Devlet Bey istiyor ki bunları konuşayım. Senin istediğin zaman senin istediğin şeylerin konuşulması, Erdoğan’ın işine gelen gündemlerin peşine takılma dönemi çok gerilerde kaldı” diyerek halkın gerçek gündeminde olan konuları tek tek sıraladı.
. Devlet Bey arabalara meraklı. Şimdi bir Devlet Bey hesabı yapalım. 2009 yılı, Bursa’da yerli bir firma, hepinizin bildiği bu araba 26 bin liraydı, 130 tane 200 liraya alabiliyordunuz. Şimdi o yerli ve milli arabayı almak için, (valizden çıkardığı örnek paraları kule halinde dizerek) bir de Tayyip Bey ‘Kulelerin hesabını versin’ demiştin ya, Tayyip Bey, sen şu para kulesinin hesabını ver. Bir yerli araç bugün 1 milyon 800 bin lira. 90 deste parayı bavulla götürmen lazım. Ülkeyi bu hale getirenler bizi kendi gündemlerinde mahkum edemezler. 30 bin TL asgari ücret, emekliye bir asgari ücret şarttır. Bu talebi yükseltiyoruz. Bizim derdimiz milletin derdidir” ifadelerini kullandı.
Satırbaşlarıyla aktarayım;
İsrail ile ticareti eleştiren, Özgür Filistin bayrağı açan çocukları ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçuyla tutukladılar, cezaevine koydular.
Eleştiren eleştirilmeye açık olacak. Demokrasi tepki ve protesto rejimidir.
Aile hekimleri, bir kez daha grevdeler. Çünkü bir yönetmelik çıktı, onları hekim değil yarış atı gibi gören, istatistiklere göre değerlendiren, ona göre para kesen, para veren ve özlük haklarını ellerinden alan, güvencelerini ellerinden alan, ağrı kesici, antibiyotik, mide koruyucuda Türkiye ortalamasının üstüne çıkandan para keseceğim diyen, hastaların kamuda yılda yediden fazla hastaneye giderse parasını senden keseceğim diyen saçma sapan bir yönetmelik.
Aile hekimlerimizin, eczacılarımızın ve hasta haklarının sonuna kadar arkasındayız.
Tayyip Bey, ‘Siz deprem bölgesinde taahhüt ettiğiniz hangi işi bitirdiniz’ diyor.
Bir sor bakalım Hatay’a, İBB ‘Yapacağım’ dediği hangi işi bitirmemiş? Deprem bölgesinde Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu verdikleri hangi sözü tutmamış? Bir bak bakalım nasıl bir okul kazandırılmış Elazığ’a?
Sen seçimlere iki gün kala Dolmabahçe‘de, 13 televizyonun ortak canlı yayınında ‘Depremin birinci yılı dolduğunda herkesi evine sokmuş olacağız. 650 bin konut yapacağım’ dedin ve bugün Hatay’da yüzde 12 konut verme oranı, iki yıl geçtikten sonra yüzde 24.
‘Cumhuriyet Halk Partisi hangi sözünü tutmuş’ diyorsun.
Sen depremzedelere verdiğin, hem de seçimden iki gün önce, seçim sonuçlarını etkilemek için, sırf seçim kazanmak için attığın bu yalanın altında kaldın.
Bu ülkenin ve bu partinin kurucusu, bize vasiyet niteliğinde dış politika öğütleri bıraktı. Bunlardan en birincisi, ‘Komşularla iyi geçin, onların iç işlerine karışma. Komşunun toprak bütünlüğüne saygılı ol, komşundaki devlet dışı unsurları muhatap alma.’ 2010’ların başlarından başlayıp bugüne kadar efendim Emevi Camii’nde namaz kılmaya gitmeler, Esad’ı terörist, hain, katliamcı ilan Edip Suriye’yi bölmek üzerinden söylemler, oradan birtakım selefi grupları getirip eğit, yolla, savaşsın, devlet dışı unsurlarla muhatap olmalar… Atatürk ne dediyse tersini yaptılar ve maalesef bunun sonucunda milyonlarca sığınmacı Türkiye’ye geldi, bizim gencimiz yerine ucuz iş güç oluyorlar, bizim gencimiz işsiz. Bizim yoksulumuz yerine sosyal yardım alıyorlar, bizimkilerin maaşları yetmiyor, sosyal yardım yetmiyor. Ve bu ülkede ne huzurları var ne huzur veriyorlar. Ve bu süreçte halen daha birileri aynı yanlışta ısrar ediyor.
Türkiye bir elinde HTŞ‘yi diğer elinde YPG‘yi tutanların açtığı yolda yürüyemez.
Dışarıda yazılmış bir senaryonun uygulayıcısı, figüranı olamaz.
Kendine ait planı olmayan, başkasının planlı parçası olur.
Suriye, İran ve Rusya komşumuz Amerika müttefikimizdir. Batı ile ilişkilerin iyi olması da zaruridir. Ancak biz ne Amerika’nın, ne Rusya’nın bölgedeki çıkarları için çalışabiliriz. Ne büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanı gibi hareket edebiliriz, ne de Batı’daki yurttaşlarımızın zor durumda kalacağı angajmanların içine girebiliriz.
Uyarıyorum, geçmişten ders alın, maceracılığı bırakın. Çökmüş Suriye politikanızın üzerinde yeni yıkıntılarla bir inşaat kurmaya çalışmayın.
İktidar yanlıları bir süredir Suriye’de karmaşaya müdahil olmakta fazla heveskârlar. Troller, sözde uzmanlar, yorumcular Suriye’de Türkiye adına adeta bir fetih hareketinin başlatıldığını anlatmaktadır. Oysa bu türden hayalci yaklaşımların neye mal olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir kez daha Erdoğan’a sesleniyorum: Şımartılanların, sınırın zafiyete uğramasının ne maliyetleri olduğunu hatırlayın, bu maceradan geri dönün.
Arkası yarın…