Abartmayı çok seven bir millet olduk. Olanda var. Olmayanda hiç yok. Fıkra bu ya;
Gösterişi abartıyı seven iki çiftçi sohbet esnasında,
Biri “Benim çok büyük bir çiftliğim var. Güneş doğmadan arabaya biniyorum. Akşama kadar ancak çiftliğin öbür ucuna ulaşıyorum.”
Diğeri ondan aşağı kalır mı ? “Benimde öyle bir arabam vardı. Bir hafta önce satıp yenisini aldım.”
Memlekette abartarak anlatan çok. Dinleyen daha fazla.
Ama bu soğukta evde odun-kömür var mı ?
---------------------------------------------------/-----------------------------------------------------------------------
Öğretmen derste sorar;
Arkadaşlar balıklar neden konuşmazlar.
Ali kalkar ve düşünmeden soruya yanıt verir,
Hocam sizin başınızı uzun süre suya soksam siz konuşabilirmisiniz ?
Başını sudan çıkarıp bir şey anlatmaya çalışanların nefessiz kalma riski var.
Ne o, ne o, ne o Deniz olmalı oğlum demiş Koca Usta Nazım.
------------------------------------------------/--------------------------------------------------------------------------
Bir ara avcı hikayelerini çokça dinlerdim. Keyif te alırdım tatlı talı anlatılan masum yalanlardan.
Ormanda avlanan bir grup avcı gece ateşi yakmışlar ve başlamışlar tatlı tatlı atmaya.
Avcı lardan biri “geçen ay ormanda öyle büyük bir kuş vurdum ki taşımak mümkün değildi.
Ben de kamyonun kasasına koymak zorunda kaldım. Yine kanatları kamyon kasasının dışına taştı.”
Diğer avcı arkadaşının ağzından aldı sözü “Bende geçen ay ormanda arkadaşlarımla gece avlanırken, çalılar arasında bir hışırtı duydum. O taraf ateş ettim. Sonra çalıların yanına gittim ve baktım ki arkadaşlarımdan birini vurmuşum.
Yanıma gelen diğer arkadaşım beni şikayet edeceğini söyleyince onu da vurmak zorunda kaldım.
Tam her şey yoluna girdi derken orman bekçisi seslere geldi. Onunda icabına baktım.
Tam ayrılacağım beni görecek mesafade köylüler tarladan dönüyor. Beni görmezler mi ?” Der demez diğer arkadaşı lafa atılır ve “Yok artık o kadar adamı da öldürdüm deme şimdi”
Vallahi kardeşim sen o kuşu kamyonla taşıma ve köylülere de yazık etme.”
Avcı palavralarını arar olduk zahir…
---------------------------------------------------------/-----------------------------------------------------------------
Huzur evinde üç yaşlı kadın Azrail canımızı almaya gelirse bebek taklidi yapalım, bebek taklidi yaparsak bizi bebek zannedip gider diye düşünmüşler.Bir gece Azrailin geldiğini anlamışlar;
Biri ANNEEE, diğeri INGAA, öbürü MAMMA MAMMA demiş…
Azrail ‘de hadi bakalım çocuklar ATTTAAA diyerek görevini yerine getirmiş…
Tabi ya korkunun ecele faydası yok.
-----------------------------------------------------/---------------------------------------------------------------------
Biz hiçbir şeyi bilmiyoruz.
Biz hiçbir şeyi duymuyoruz.
Biz hiçbir şeyi görmüyoruz.
Okuma, yazma, konuşma özürlü olduk gitti.
Bizden istenen de buymuş zaten.