Sevgili okurlar,
Geçtiğimiz gün, “14 Mart Tıp Bayramı” idi..
Cumhuriyet’in ilanı ile açılan okullardan mezun olan gençlerimiz, ülkenin yeter sayıdaki,” TIP, Mühendis, Mimar..” gibi, çağın geçerli mesleklerindeki açığı giderirken, aynı zamanda ülkemiz, sanatsal manada da yeni bir kesime de kavuşuyordu.
O yıllarda,” Tıbbiyeli” olmak, “doktor olmak, pilot olmak, mühendis olmak,mimar olmak”, elbette bir ayrıcalıktı..
Hele ülkenin “aydınlar ordusuna” katılmak, “okur-yazar olmak”, o bile, büyük bir kıymet ve değerdi..
Bizden önceki nesiller, o güçlükler arasında okuyamadılar, okullar açıldıkça ,okuyanımızın sayısı arttı.
Bizim Köy Alaağaç’ta ilkokul, 1946 Yılında açıldı..
Bizim Köy Alaağaç’tan daha önce ilkokul Kuzuluk’ta eğitime başladı..
Köyün delikanlıları Kuzuluk’a eğitim için Kuzuluk yollarındaydılar..
Nihayet köyde okul açılınca, okullu olanların sayısı arttı..
Cumhuriyet, sadece bir rejimin adı değildi..
Atatürk ve silah arkadaşları ve sivil siyasetçilerin birlikteliği ile genç fidanlar ülkesinde, büyük bir çalışma, çaba, ideal gerçekleştiriliyordu..

CUMHURİYET İLE AYDINLANDIK!
Türk Milleti, zeki ve çalışkandı!..
Yeni Cumhuriyet rejimi çok çabuk kabullendi..
“Kula, kulluk, etek, el öpme devri” bitmişti, “saltanat” gitmişti, yeni “latin alfabesi ile eğitim” çoktan başlamıştı..
Sadece okullar değil, yollar yapılıyor, köprüler kuruluyor, fabrikalar açılıyor, madenler işletme hizmetine veriliyordu..
Okullarda büyük bir eğitim atağı sürüyor, yeni Türkiye Cumhuriyeti çok şeyi başarıyordu..
Akyazı Alaağaç İlkokulu’nda göreve gelenler arasında Bilal Bilmiş, Fevzi Hancı, Mehmet Hashalıcı ve diğer öğretmenlerimiz üzerimize titriyorlardı..
Okullu günlerimizin ardından, ortaokul, lise yılları ve nihayet yüksek okul kapılarına dayandık!..

BEYAZ GÖMLEKLİLERİMİZ?
Bizden önceki nesilden olan Artvinli Dr. Zekeriya Özcan adında genç bir idealist, Cumhiriyet aydını Akyazı’ya gelerek, Akyazıllıların hizmetinde, beyaz gömleğini giydi..
İnsanımız ile kısa zamanda kaynaştı,bütünleşti ve Akyazılı oldu..
Yediden yetmişe herkes onun adını Akyazı’da ezbere biliyordu..
Karın ağrısından, en acil hastalıklara kadar teşhis koyup, tedavi etmeye başlayan Dr. Zekeriya Özcan’a, kendi ilçemiz gençlerinden Dr. Cevat Yıldırım’da eklendi..
Sıra bizim nesile gelmişti..
Okul arkadaşımız Dr. Yaşar Yılmaz, sosyal, kültürel başarılarına, o kutsal beyaz gömleği de giyerek taçlandırdı.
Akyazı’nın, Akyazılıların hizmetine koştu..
Bu bir bayrak yarışı idi..
O da, bayır, çamur, soğuk, zaman dilimi demeden, ıkınmadan, sıkılmadan, para derdine düşmeden herkesin hizmetine koştu.
Hala koşturuyor!..
Ve Dr. Yaşar Yılmaz’ı, Akyazı’ya gelip çalışmaya başlayan Tıbbiyeliler izledi.
Kimi özel, kimi Akyazı Devlet Hasatanesi’nde halkın hizmetinde olmayı önemsedi..
Çanakkale’de bütün tıbbiyelilerini kaybetmiş olan bir ülke, sonunda tarihin akışını değiştirmeyi başardı..
Samsun’da doğan güneş, tüm ülkeye ışık olmuştu..
Özgürlük, bağımsızlık, serbest girişimçilik, kendi yetiştirdiklerimize güven verdiği gibi onları zirveye taşımıştı..
Meslekte zirveye çıkmak buydu işte!

DİNİ ÖNCELİKLER, YIKILAN OKULLAR?
İşte, “o ateşli günlerden, daha özgür, daha girişimçi, daha paylaşımcı Cumhuriyet rejimi” ile bugünlere geldik..
Ama siyaset, “ego ve bireycilik anlayışını, beceriksizliğini” bir türlü üzerinden atamadı!..
Son 20 Yılda, “dini görevlilere gösterilen ihtimam, sağlıkçılara göseterilemedi” ve açılan imam hatip okul sayısı, yıkılan okulların yerine, yeni okullar bir türlü yapılamadı..
İşte benim köyüm Alaağaç’ta, ders gördüğümüz, bahçesinde koşuşturduğumuz, Atatürk büstü önünde şiirler okuduğumuz, andımızı haykırdığımız okulumuz  yeniden yapılacak diye yıkıldı!
Ne zaman yapılacak acaba?
“Yeniden yapılacaktı” güya, ama ne gezer, bekleyiş hala sürüyor!?..
Bu yetmemiş gibi, Akyazı Lisesi’de yıkıldı!
Sınıfında, sırasında, bahçesinde binbir hayaller kurduğumuz, arkadaşlarımız ile bilgi yarışında bulunduğumuz lisemiz ne zaman mı yapılacak?
“Yıllar geçti, yapılacak” diye bekliyoruz!
Bakalım, ne zaman yapılacak?
Bu okulların takipçisiyiz?
Bu okullar, yapılacak elbette?
Buraya tıbbiyelilerden geldik!..

BEYAZ GÖMLEKLERİ KİRLETİLDİ!
“14 Mart Tıp Bayramı” nedeni ile İstanbul’da, yine o yetişmiş, diplomalı yaşlı doktorlarımız Taksim’e çıkarılmadı!..
“Beni Türk Hekimlerine emanet edin” diyen Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e çiçekler, sevgi ve saygı sunamadılar..
Yolları kesildi!
Beyaz gömlekleri lekelendi, yerlerde süründürüldüler!
Yakıştı mı?
Niye korkulur ki?
Atatürk’e sevgi ve saygılarını gösterip, bağlıklarını Cumhuriyet’in faziletini haykıracaklardı!..
Polis önlerinde barikat kurdu, engellendiler, yerlerde süründüler!..
Türkiye bunu hak ediyor mu?
Bu nasıl anlayıştır, “bu sistemin adı nedir” Allah aşkına?
Bu toprağın hakiki evlatları, “neden ATAsı” ile buluşturulmaz?
Bu korkunun, altında ne var?
Bilen var mı?
Taksim, neden halkımıza yasaktır?
Yazılacak, anlatılacak çok şey var ya, 14 Mart Tıp Bayramı kutlu olsun!

ALLAH SABIR VERSİN!
Buradan,”Akyazı’da, Sakarya’da ve ülkemin her yerinde görev yapan tüm  sağlıkçıların bu önemli bayramını en kalbi duygularımızla” ile kutluyoruz..
İyi ki varsınız!
Siz Cumhuriyet timsali, ülkemizin aydın geleceğisiniz!
“Sağlıkta hala ameliyat, tedavi sırası bekleyen vatandaşlarımıza” ise Allah sabır versin!
Kısa tatil döneminde bunu görmek, o kalabalık anları yaşamak, sağlık kapısında öncelik bekleyen, bir torpil arayanalrada da Allah şifalar versin!
Şunu iyi gördüm, anladım ki, “memleketimde, ülkemde  paraya değil, sisteme isyan eden sağlıkçılarımızı, iyi anlayalım, onlara sahip çıkalım, çalışma koşullarını iyileştirelim, onları şiddet ve salıdırılardan” koruyalım!
Yarın o mevkiilere kendi evlatlarımızın geleceğini unutmayalım!..
Onlara, hep birlikte sahip çıkalım!
Onlar geleceğimiz, yarınların ümidi sağlıkçılarımızdır..
Bayramları kutlu, sağlıklı, güzel olsun!
Yusuf Cinal yazıyor, 16 Mart 2022 Brüksel