Temel bir gün şiddetli ishal şikayetiyle hastaneye başvurmuş. Doktor Temel’ i muayene edip, ishal teşhisi koyduktan sonra hasta bakıcıya hastamızı ilgili servise götürmesini söylemiş. Hasta bakıcı Temel’ i yanlışlıkla koridorun sonundaki Psikiyatri servisine götürmüş. Aradan bir hafta geçmiş ve ilk kontrolünü yapan doktor Temel’ i psikiyatri servisinde görünce sormuş;
Senin burada ne işin var?
Valla bilmiyorum hasta bakıcı beni buraya getirdi, bir haftadır tedavi ediyorlar.
Peki, ishal durumun nasıl?
Aynı eskisi gibi ama…
Aması nedir?
Aması, sürekli altıma kaçırsam da artık kafama takmayrum daaaaa!!!
Malumunuz bütçe açığımız büyüyor, delik artık yama tutmayacak seviyeye geldi.
Dış borçlarımız yükseldi. Borcu çeviremiyor, borcu daha yüksek faizle ödemeye çalışıyor, maalesef Katar hariç bize borç verecek ülke de bulamıyoruz.
Enflasyonumuz yüksek hem de ilan edilenin iki katından fazla.
Cari açığımız oldukça yüksek…
Döviz ve altın rezervlerimiz yetersiz… Elde avuçta olanı da faiz arttırmadan doların ateşini düşürebiliriz inadı yüzünden ortalığa saçtık.
Risklerimiz yüksek, çok yüksek. Dünyada CDS priminin en yüksek olduğu birkaç ülkeden birisiyiz.
Hal böyle olunca kredi notumuz sürekli geriliyor.
Gerilemesi doğal çünkü güven ve itibar sorunumuz var.
Güven ve itibar sorunu ağırlıklı olarak şeffaf olmamamızdan kaynaklanıyor.
Onun için yabancılar çekiliyor, yerli sermaye de varlığını dövize yatırıyor.
Bütün bunlar olurken de maliye bakanı çıkmış ‘döviz ve kur artışı beni ilgilendirmiyor’ diyor.
Artık ‘Takmayrum onu’ diyor yani…
Biz de mi takmamak ve rahatsızlık duymamak için yanlışlıkla da olsa psikiyatri servisine mi gitsek, ne etsek?
KİMLERİ ZENGİN ETTİNİZ?
Murat Ağırel rahat durmuyor. Yine yapmış yapacağını. Biz paylaşalım da iyi mi yapmış kötü mü siz karar verin.
10 Ekim 2020 tarihli, MİLYARLAR HAVADA UÇUŞUYOR başlıklı yazısı;
“Bugün size kamu kaynaklarından milyarlarca liranın nasıl kamu dışına aktarılacağını anlatacağım.
Ama önce…
Sivil Toplum Örgütü veya Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluş denince aklınıza ne geliyor?
Türkiye'de bunların adını bir yerde duyuyorsanız bilin ki ya tarikattır ya da iktidar yanlısı think-thank'lerdir.
Sayıştay raporları açıklandı biliyorsunuz.
Raporları okumaya başladığımda sadece raporlarda belirtilen bilgiler ile sınırlı kalmıyorum. Denetlenen her kurumun mali tablolarını da inceliyorum. Okuduğum denetim raporlarının mali tablolarında çok ilginç bir durum var.
Üstelik bu "ilginçlik" hemen hemen her kurumda yaşanmış.
Konuya girelim!
Mesela Çevre ve Şehircilik Bakanlığını anlatalım…
Bakanlığın mali tablolarında "Kâr Amacı Gütmeyen Kurumlara yapılan transferler" adı altında ne kadar para aktarılmış biliyor musunuz?
Tam 2 milyar 441 milyon TL aktarılmış.
Dışişleri Bakanlığı bünyesinde "Avrupa Birliği Başkanlığı" diye bir şey kuruldu, belki ilk defa duyuyorsunuz. Burası aynı şekilde "Kâr Amacı Gütmeyen Kurumlara yapılan Transferler" başlığı altında 896 milyon TL parayı bunlara göndermiş.
Gençlik ve Spor Bakanlığı 195 milyon 763 bin TL,
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı 393 milyon TL,
Hazine ve Maliye Bakanlığı 800 Milyon TL,
Kültür ve Turizm Bakanlığı 176 Milyon 929 Bin TL,
Sağlık Bakanlığı 139 Milyon TL.
Raporlarda yer alan 92 kurumda bu para transferi mevcut.
Toplam tutarı ise ben okuyunca dudağım uçukladı; 6 milyar 216 milyon TL.
Yazı ile de yazalım: Altı milyar iki yüz on altı milyon TL. Yani eski para ile kâr amacı gütmeyen kurumlara transfer edilen tutar 6 katrilyon 216 trilyon TL.
Kamu adına soruyorum…
Bu kar amacı gütmeyen kurumlar kimlerdir? Bu para hangi kurumlara aktarılmıştır?
Bu kurumlar aldıkları para ile nasıl hizmetler vermişlerdir?
Yahu… İnsanlara pandemi sürecinde aylık bin TL verirken bu "kâr amacı gütmeyen kuruluşlar" neredeydi?
Nasıl bir kitleyi zengin ettiniz?
EBA'ya bağlanılması için dağ tepelerine çıkan çocukları da mı düşünmediniz?
Pazardan çürük sebze toplayan insanımızı, tarlasını ekemeyen çiftçiyi, üretimi durdurulan fabrikada çalışan işçiyi de mi düşünmediniz.
Bu kâr amacı gütmeyen kurumların bu insanlara karşılıksız veya kampanyasız yardım ettiğini gören duyan var mı?
Bu paralar yoksul halkın zar zor alın teri ile kazandığı paralardır. Paralarının hangi kurumlara verildiğini öğrenmek en tabii hakkıdır.
Çıkın açıklayın…