Asgari Ücret konusunun teknik boyutlarına bakalım bugün…
Önce bir okurumuzun tespiti:
“Asgari ücret Dolar kadar artsaydı : 3000 ₺ olurdu Euro kadar artsaydı : 3250 ₺ olurdu Gram Altın kadar artsaydı : 3600 ₺ olurdu Ayçiçek Yağı kadar artsaydı : 4550 ₺ olurdu Pinpon Topuna göre artınca: 2825 ₺ oldu.”
Ve DİSK Araştırma Merkezinin 2020 Asgari Ücret Raporunun bir özeti;
Türkiye’de asgari ücretin tespitinde uluslararası standartlara uyulmuyor.
BM, ILO ve Avrupa Konseyi standartları dikkate alınmıyor.
Asgari ücret tespitinde işçinin ailesi dikkate alınmıyor.
Asgari ücret üzerinde maliyetinin yarısı kadar vergi ve kesinti yükü var.
Asgari ücret milyonların meselesidir. Asgari ücret sadece asgari ücretlileri değil, bütün çalışanları ilgilendiriyor.
Asgari ücretlileşme hızlanıyor: 10 milyon işçi asgari ücret civarında çalışıyor. Asgari ücret ortalama ücret haline geliyor, ortalama ücret asgari ücrete yaklaşıyor.
Türkiye Avrupa’nın en düşük asgari ücretli ülkelerinden biridir. Asgari ücret döviz ve altın karşısında ezildi. Türkiye’deki asgari ücret Çin’deki ortalama asgari ücrete yaklaşıyor.
Asgari ücret hesabında uluslararası standartlara uyulmalı sadece işçinin kendisi değil, ailesi de esas alınmalı, bütün işçiler ve memurlar için ortak saptanmalıdır.
Asgari ücret tespitinde geçim koşulları ve milli gelir artışı dikkate alınmalıdır.
Asgari ücret Asgari Geçim İndirimi hariç net hesaplanmalıdır.
Türkiye’de asgari ücret üçlü taraflı bir mekanizma olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirleniyor. Komisyonda beş hükümet, beş işveren ve beş işçi temsilcisi yer alıyor.
İşçi ve işveren temsilcileri en çok üyeye sahip üst işçi ve işveren örgütleri tarafından (işçi temsilcileri Türk-İş işveren temsilcileri ise TİSK) saptanıyor.
Komisyonda DİSK ve diğer konfederasyonlar yer alamıyor. Böylece işçilerin önemli bir bölümünün komisyonda temsili engellenmektedir. Komisyon kararları kesin nitelikli olup itiraz edilemiyor.
Asgari ücret tespit sürecinde toplu pazarlık sürecinde olduğu gibi uyuşmazlık prosedürü işlemiyor, kararlara itiraz edilerek uyuşmazlığa gidilemiyor.
Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısı günümüze kadar hep iş kanunları ile saptandı. Asgari ücret iş kanunları ile düzenlendiği için bunu saptayacak komisyonun da iş kanunu içinde yer alması kanun yapma tekniği ve yasama kalitesi açısından gereklidir. Ancak 2018’de sessiz sedasız bir biçimde komisyon ile ilgili önemli bir değişiklik yapıldı.
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İş Kanunu’ndan çıkartılarak Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısı içine alındı. 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 522. maddesinin (f) bendi ile Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısı içindeki idari kurul, konsey ve komisyonlar arasına alındı. Böylece komisyon doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlanmış oldu.
Oysa Asgari Ücret Tespit Komisyonu 4857 sayılı İş Kanunu’nda açıkça düzenlenmişti ve bu nedenle konunun CBK ile düzenlenmesi Anayasa’nın 104. maddesine göre mümkün değildi.
Komisyonun Cumhurbaşkanlığına bağlanmasında dolambaçlı bir yol izlendi.
Önce 2 Temmuz 2018 tarih ve 700 sayılı KHK’nin 145. maddesi ile Asgari Ücret Tespit Komisyonuna ilişkin İş Kanunu’nun 39. maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırıldı ve ardından komisyon 1 sayılı CBK ile düzenlendi. Komisyonun neden İş Kanunu sistematiği dışına çıkarıldığına ilişkin bir gerekçe kamuoyu ile paylaşılmadı. Bildiğimiz kadarıyla bu konuda komisyonun işçi ve işveren taraflarının görüşü alınmadı.
Asgari Ücret Tespit Komisyonunun Cumhurbaşkanlığı teşkilatı içine alınması, CBK ile komisyonun yapısının değiştirilmesine olanak tanımaktadır. Komisyon İş Kanunu kapsamında kalsaydı değişiklikler TBMM tarafından kanunla yapılabilecekti. Oysa şimdi komisyonun yapısı Cumhurbaşkanı tarafından tek başına değiştirilebilecektir.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun kararları oy çokluğu ile alınmakta ve kesin nitelik taşımaktadır. Komisyon kararlarına itiraz mümkün değildir. Dolayısıyla hükümet ve işveren tarafı aynı doğrultuda oy kullandığında işçi tarafı azınlıkta kalmaktadır.
2000-2018 arasında 19 kez yapılan asgari ücret görüşmelerinin sadece dördünde taraflar arasında uzlaşma sağlandı. İşçi tarafı 13 kez saptanan asgari ücrete itiraz etmiş ve bu yıllara ilişkin asgari ücret düzeyi hükümet ve işveren tarafının ittifakıyla alınmıştır.
İşçilerin 13 kez muhalefet ettiği asgari ücret rakamı, işçi kanadının itirazlarına rağmen işveren ve hükümet tarafından oy çokluğuyla kabul edildi.
Asgari ücret konusunda ileri sürülen Türkiye’de asgari ücretin dünyadaki diğer ülkelere göre yüksek olduğu yönünde iddialar doğru değildir.
Türkiye Avrupa ülkeleri içinde en düşük asgari ücrete sahip 4. ülkedir. Türkiye’den daha düşük asgari ücrete sahip ülkeler Sırbistan, Bulgaristan ve Arnavutluk’tur.
AB ülkeleri içinde en yüksek asgari ücret aylık 2071 Avro ile Lüksemburg’a aittir. Asgari ücret İrlanda’da 1656, Hollanda’da 1636, Almanya’da 1557, İngiltere’de 1525, Fransa’da 1521 Avrodur. İspanya 1050 Avro asgari ücrete sahipken, Yunanistan 758, Portekiz 700, Polonya 533, Macaristan 464, Romanya 446 Avro asgari ücrete sahiptir. Böylece Türkiye’deki asgari ücret sadece Yunanistan, Portekiz ve İspanya gibi Avrupa Birliği’nin güney ülkelerinden değil, Polonya, Romanya ve Macaristan gibi Doğu Avrupa ülkelerinden de düşük asgari ücrete sahiptir.