OLİMPİYATLAR bütün hızıyla devam ediyor… Sporcularımızdan iyi haberler gelmeye başladı. Bazı branşlarda ilk kez madalya alıyoruz… Dünya ve Olimpiyat şampiyonumuz Mete Gazoz’un ekibi ile gösterdiği performans takdire şayandı…

Ev sahibi Fransa’ya milimetlik bir farkla yenilen ekibimiz, final oynayacak yetenekte iken, üçüncü oldu ve bronz madalya ile yetinmek zorunda kaldı…

Şimdi gözler bireysel olarak da yarışacak olan Mete Gazoz’da ve diğer olimpik branşlarda…

Mesela güreşte fırtınalar kopacağını şimdiden söyleyebilirim.

Filenin Sultanları’nın İtalya’ya karşı 2-0 geriden gelerek karşılaşmayı 3-2 kazanması, ardından  Dominik Cumhuriyeti’ni 3-1 yenmesi takdire şayandı. Sultanlarımızdan Paris-2024’te madalya bekliyoruz…

ZİRVEDEKİ SPORCULAR

Yazının başlığında zirvedeki sert rüzgârlardan bahsettik… O rüzgârları sırtlayacak, tüm rakiplerini olimpik kurallar içerisinde yenecek sporcuların önce kendilerini mağlup etmesi gerekiyor…

Mesela erken yaşta kaybettiğimiz rahmetli haltercimiz Naim Süleymanoğlu böyle bir sporcu idi… Dünyada (60 kiloda iken) kendi ağırlığının 3 katından 10 kilo daha fazla, yani 190 kilo kaldıran tek sporcudur Naim

Ve bunu gerçekleştirmek için çok büyük arzu, ister ve çalışma içgüdüsü olması gerekiyor bir sporcuda…

İşte Naim Süleymanoğlu, halter sporunda yeri doldurulamayacak bir sporcudur… O bir güvercin gibi yerlerde, çöplerde, evlerin damlarında değil, bir şahin ya da bir kartal gibi hep zirvelerde dolaşmayı kendine amaç edinmişti…

Aktif sporculuğu boyunca hep öyle kaldı… Hem olimpiyatlarda hem de dünya arenalarında kırdığı rekorlar, yıllardır kırılmayı bekliyor…

MUHAMMED ALİ RUHU!

Mesela ağır sıklet boks deyince, bütün zamanların en büyüğü olarak kabul ediliyor Muhammed Ali…

Önce 1960 Roma Olimpiyatları’nda şampiyon olan Ali, daha sonra dünya şampiyonasında 12 yıl tahtta kalan Sony Liston’u yerle bir etti ve o tarihten sonra da hep zirvelerde kaldı…

Çünkü onda asil bir sporcu ruhu vardı… Ve o ruh her ne şartlarda olursa olsun, “Kendini mağlup eden sporcu, tüm rakiplerini yener” anlayışını yaşatıyordu…

Viyetnam’daki anlamsız savaşa gitmeyi reddetti… Şampiyonluğu elinden alındı, 4 yıl da hapis yattı. Hapisten çıktıktan sonra sıfırdan başladı, karşısına çıkan tüm rakiplerini aradan çıkararak 1.95’lik George Foremlan’ın karşısına çıktı.

O Foreman ki, tüm rakiplerini üç beş rauntta nakavtla mağlup ediyordu…

İşte Muhammed Ali, öyle bir çalıştı ki Foreman’ın karşısına çıkmadan; yaptığı ağır idmanlarda birkaç kez bayıldı… İdeal kilosu olan 105’e indi…

Aslında bir anlamda Foreman’ı yere indirmeden önce kendini mağlup etti Ali; sonrası malumunuz…

MİNDERİN ARSLANLARI!

Rusya sınırları içerisindeki Karel Türklerinden gelme olan Aleksander Karalin, güreşin başka bir zirvesiydi… Dünya, Avrupa ve Olimpiyat şampiyonlukların hep zirvede idi Karalin… Katıldığı 4. Olimpiyatlarda Amerikalı rakibi ile finale çıktı… Puanlar 1-1 iken kollarını bağladı iki güreşçi… Ve kurala göre kim daha erken elini çözerse yenik sayılacaktı. Hakem heyeti, Karalin’in, rakibinin belini daha erken bıraktığı şeklinde karar aldı ve efsane pehlivanı yenik ilan etti. Sonradan maçın videosunu defalarca izleyen güreş otoriteleri, gördüler ki, Amerikalı güreşçi ellerini, saliselik farkla daha erken bırakmış…

Ve Karalin’in, arka arkaya 4. Olimpiyat şampiyonluğu böylece güme gitmiş oldu.

Güreşte efsaneler peş peşe geliyor… Mesela yine grekoromen stilde Kübalı Mijain Lopez Nunez de 4 olimpiyat şampiyonluğu bulunan bir güreşçidir.

Rıza Kayaalp’in doping nedeniyle katılamadığı Paris Olimpiyatları’nda Kübalı güreşçinin 5. altına ulaşacağı ve aşılması zor bir rekor bırakacağı tüm güreş otoriteleri tarafından dile getiriliyor.

VE DİĞER EFSANELER…

100 metrede Amerikalı Carl Lewis, daha sonra Usain Bold, Yüzmede Michael Pehlps ve Mark Spitz, cimnastikte Olga Korbut, Nadia Komanaçi, güreşte 17 yaşında dünya şampiyonu olan ve “asrın güreşçisi” unvanı Hamza Yerlikaya, 130 kilodaki Rıza Kayaalp, 125 kilo serbest stilde Taha Akgül, teniste kadınlarda Navratilova, Stefi Graff, erkeklerde Boris Becker, Anrea Agassi, sırıkla yüksek atlamada Sergei Bubka, yüksek atlamada Sotomayer, bzu pateninde Alman Nadia Kommanaci ve diğerleri…

Mesela futboldaki devrinin en iyileri Pele, Maradona, Romario, Ronaldinha, Messi ve Ronaldo gibi futbolcular hep zirvelerde gezindiler…

İşte bu sporcular, aslında çıktıkları bu yolda tam bir sporcu ruhu ve disiplini ile önce kendilerini mağlup etti, sonra da rakiplerini yenerek kendi alanlarında rakipsiz oldular…

Onlar, yerlerde, çöplüklerde ve çatılarda gezinen güvercin değil, havalarda müthiş bir hızla uçabilen, avını kendi yeteneği ile yakalayan şahinler ve kartalları andırıyordu…

İşte Paris Olimpiyatları… Dünyanın en büyük spor festivali… Orada şampiyon olmak için işte yukarıda bahsettiğimiz sporcu ruhuna sahip olmayı gerektiriyor…

Önce inanacaksın, sonra bu yolda kendini mağlup edeceksin, daha sonra da rakiplerini…

Zirvelerde gezinmek böyle bir ruhla olur vesselam…

:::::::::::::::::::::

ANLAMLI SÖZ

“Taşı delen, suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir…”

BREZİLYA ATASÖZÜ

::::::::::::::::::::::