Son yazdığım yazının daha mürekkebi kurumadan bir sokak hayvanları saldırı haberi yine şehrimizden geldi. Küçük bir kız çocuğu oynamak için çocuk parkına gittiğinde yine başıboş olarak sokakta bırakılmış bir hayvan tarafından saldırıya uğradı. Anne kız bu hayvanın saldırından kurtulabilmek için parktaki kaydırağın üzerine zorlukla çıkabilmişler. Etraftan yardıma gelenler olmasa bir facia yaşanmaması içten bile değilmiş. Kız çocuğu bu saldırıyı şimdilik ufak tefek ısırıklarla atlatmış. Vücudundaki o yaralar elbet iyileşecektir ama o küçücük bedenin ruhunda oluşan yara ne zaman iyileşir bilinmez. O travmayı ömür boyu sırtında bir yük gibi taşıyacak. Çocuklarımızı çocuk parklarına dahi gönderemez olduk.
Burada ben saldırı yapan köpeği suçlamıyorum. Hangi psikoloji ile bir insana saldırabildiğinin de benim için bir önemi yok. Haklı, haksız ayrımının tartışılmasının da bir o kadar gereksiz olduğunu düşünüyorum.  Çünkü hayvanlarda bu haksız ya da haklı ayrımını yapabilecek muhakeme yeteneği zaten yok. Yaptıkları her şey genlerinde yazılmış içgüdüsel davranışlardır.
Birilerini suçlamak yerine acil olarak hazırlanan düzenleme meclis gündemine getirilmeli.