FİSKOBİRLİK iddialara ilişkin bir açıklama gönderdi ve yayınladım malumunuz.

Kendi okumam ve gelen yorumlara bakılırsa pek de tatmin edici bir açıklama değil.

Neden tatmin olmadığımı bilahare sair okur yorumlarıyla aktaracağım.

Önce şu melanet gündeme dair bir şeyler yazayım.

Önce bir kıssa aktarayım;

Mukaddes kitabımız Kuran’a göre Hz. Süleyman Peygamber, sadece insanlara değil yeryüzünde yaşayan cinlere de hitap eden, bunun yanında hayvanlarla konuşabilen bir peygamberdi.

Bir gün Hazreti Süleyman peygamberin huzuruna bir kanadı kırık bir kuş gelir ve şikayetçi olur. Hikayesi şudur; Dervişin biri yolda yürürken bir yerde güzel bir kuş görür ve bu kuşu yakalamak amacıyla yavaşça sokulur. Tam kuşun üzerine atlayacaktır ki, kuş dervişin kötü niyetli olduğunu anlar anlamaz kaçmak isterken o arbedede kanadı kırılır.

Kurtulunca da soluğu Süleyman Peygamberin yanında alır.

Hazreti Süleyman dervişi huzura getirir ve sorar;

“Ey derviş, bu kuşun kanadını sen mi kırdın?”

Derviş evet der ve olayı anlatır; “Ben kuşu yakalamak için usul usul yaklaştım, ben yaklaştıkça o kuş da hiç kaçmadı. Tam üzerine atladığımda, işte ne olduysa o esnada oldu ve bu arbede esnasında kanadı kırılmış.”

Hazreti Süleyman bu kez kuşa döner ve “Ey kuş, söyle bakalım bu dervişin ifadeleri doğru mu?”

Kuş “Evet doğrudur” deyince yine sorar; “Ey kuş, yüce Rabbim her türlü tehlikeye karşı sana çok güzel bir savunma aracı vermiş. Bak o esnada uçup kaçsaydın başına bu belalar asla gelmezdi. Niye uçup kurtulmadın” der.

Kuş kendini şöyle ibretlik bir biçimde savunur; “Ey Allah dostu güzel peygamberim, sen de çok iyi bilirsin ki Allah dostlarından asla hiçbir mahlukata zarar gelmez. Eh bu kişinin de başında sarığı, sırtında da dervişlik cübbesi vardı. Ben de o bir Allah dostudur bana asla zarar veremez diyerek kaçmadım. Ta ki son anda dervişin niyetinin kötü olduğunu anladım ama o anda da iş işten geçmişti. Ve sonucu görüyorsun, kanadım kırıldı. Peki söyler misin bana ey Hazreti Peygamberim, suçlu ben miyim yoksa bu sarığı başında cübbesi sırtında olan sahtekar mı?”

Hazreti Süleyman peygamber kuşu haklı bulur ve dervişe ceza vermek için kuşun hangi kanadı kırılmışsa dervişin de o kolunun kırılmasını emreder.

Ancak kuş tekrar devreye girerek; “Ey Allah dostu, sen bu dervişin kolunu kırma. En güzeli ona öyle bir ceza ver ki bir daha şu dervişlik takkesiyle, dervişlik cübbesiyle asla sokaklarda dolaşmasın. Sanırım en güzel ceza da bu olur, çünkü böyle yapmaz da onun kolunu kırar ve salıverirsek o kol iyileşince daha ne kuşların kanadını kolunu kırar. İşte bunun için diyorum ki buna verilebilecek en güzel ceza onu bu dervişlikten men etmektir” der.

Günümüzde de konjonktürel olarak derviş sayısı hayli arttı malumunuz.

Ve günümüzde gemi azıya alan bu sahtekar dervişler, insanları ‘Allah ile aldatma’ hususunda çok aşırıya gittiler.

Dolayısıyla ortalık kafasından takkesi, sırtından cübbesi çıkarılması gereken binlerce sahtekar kaynıyor.

Bunların sözlerine, paylaşımlarına ve kendilerini tanıtma şekillerine bir bakın, aman Allah hepsi derviş…

Ama Allah büyük, bir vesile oyunlarını bozuyor ve onların gerçek yüzünü bize teşhir ediyor ama anlayabilene…

Şu geçtiğimiz günlerde erkek erkeğe ilişkisi yayınlanan bürokrat mesela, aman da ne kadar dindar, ne kadar muhafazakar, ve hele sapkın lbgt bireylerine ne kadar düşman bir muhterem değil mi?

Şu kokainciler mesela, paylaşımlarına bakarsanız aman da ne büyük adam değil mi?

Örnek çok ama önceki gün asıl yüzü ortaya saçılan pisliklerden biri üzerinden gidelim.

Kendini nasıl tanıtıyordu bu hatun? “Mihengine 6666 ayet-i kerimeyi almaya ve bu niyetle yaşamaya gayret eden biri.”

Gerisini İsmail Saymaz’a soralım bakalım öyle biri mi?

“Şu bir haftadır yaşananlar gösterdi ki Taşkesenlioğlu’nun mihenginde 6666 ayet-i kerime değil de kayıt dışı şekilde eski eşi Ünsal Ban’a teslim ettiği 2.5 milyon dolar…

Ve ağabeyi Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) başkanı olduğu sırada bol sıfırlı ücretler karşılığında borsada danışmanlık sunduğu iddia edilen bir şirketi var.

Deli Çavuş’ adlı Twitter hesabında Zehra Taşkesenlioğlu’nun video görüntüsünü yayınladı.

Eski eşi Ban tarafından cep telefonuyla gizlice çekilen görüntüde, Taşkesenlioğlu elinde bıçakla görülüyor. Belli ki ev ortamındalar.

Taşkesenlioğlu kaydedildiğinden habersiz Ban’a öfke kusuyor. “İkiniz para kazanacaksınız diye beni yakıyorsunuz ya! Lanet olsun size de kazandığınız paraya da!” diyor.

Taşkesenlioğlu ile Ban arasında aile birlikteliğinden çok şirket ortaklığı kurulmuş. Haram kazanca batmış, bol sıfırlı ve bol şaibeli bir ortaklık bu.

Taşkesenlioğlu, milletvekili sıfatından ötürü ticarete girmemesi gerekirken, danışmanlık hizmeti veren şirketini kayın biraderi ve eşinin şoförüne ait görünen şirkete devrediyor. Ağabeyi SPK başkanıyken, eşi borsada hisse alıp satıyor ve danışmanlık yapıyor.

Bütün bu eylem ve işlemler Taşkesenlioğlu’nun milletvekilliği ve ağabeyinin SPK başkanlığı sayesinde mümkün oluyor.

Taşkesenlioğlu, suç ortaklığı dağılınca, 50 milyon TL maddi ve 20 milyon TL manevi olmak üzere 70 milyon TL tazminat istiyor. Eski eşinin borsadaki şaibeli işlemlerini sayıp döküyor.

Taşkesenlioğlu, bir TV kanalında, “Ben musalla taşına yattığımda adıma okunacak Fatiha sayısıyla ilgilenirim” diyor.

Şu bir haftadır yaşananlar gösterdi ki ilgi alanları arasında, Fatihalar değil de hisse senetleri varmış.”