Merhabalar,
Bugün içinde bulunduğumuz ahvale sebep olan ve artık kronikleşmiş sorunumuz haline gelmiş bir eksiğimizden bahsetmek istiyorum.
Disiplin!
An itibariyle ülkece birçok sıkıntının içindeyiz. Bu reddedilmesi mümkün olmayan bir gerçek. Toplum olarak bu sorunların içine düşmemize, düştüğümüz yerde de takılıp kalmamıza sebep olan şeylerden biri ise disiplin eksiğimiz.
Peki nedir bu toplumsal disiplin?
Toplumsal disiplini kısaca açıklamak gerekirse; milletçe belirlenen hedefe gidebilmek adına uygulamamız gereken düzenli ve sıkı davranışlar bütünüdür diyebiliriz. Çalışmak, sistemi ve adaleti korumak, toplumsal değerlere sahip çıkmak, gelecek adına sıkı çalışabilmek kastettiğim toplumsal disiplinin kapsamındadır.
Toplumsal disiplin ülkelerin başarıya ulaşmaları ve yükselebilmeleri adına en çok ihtiyaç duydukları şeylerin başında gelir. Dünyada bunu başarmış ülkelerin başında Almanya, Güney Kore, Japonya gibi ülkeler gelmektedir. Özellikle Güney Kore, eğitim, ekonomi vb. alanlarda sağladığı disiplin ile son otuz kırk yılda çok ciddi bir başarı sergilemiştir.
Peki biz neden bu disiplini gösteremiyoruz?
Bunun en önemli sebeplerinden biri ülkenin uzun vadeli bir politikasının olmamasıdır. Önünde uzun vadeli bir hedef olmadığından insanlar disipline olmak adına motive de olamamaktalar. Bu da hedeften bağımsız ve rahat davranan bir toplum yapısına sebep oluyor. Bizim on yıl içinde uzaya çıkmak gibi bir hedefimiz hiç olmadı, en büyük on ekonomiden biri olmak gibi bir hedefimiz hiç olmadı ya da bunlar gibi spesifik bir hedefimiz hiçbir zaman olmadı. Bu durum da neticesinde plansız hareket etmeyi ve disiplinsizliği getirdi maalesef.
Bir diğer sebep ise insanların uzun vadeli hedeflerinin olmamasıdır. Bu durum yukarıda bahsettiğimiz sorunun bireysel bazda yaşanan versiyonudur. Derdi günü kurtarmak olan bir insanın herhangi bir şey için odaklanıp disipline olması pek mümkün değildir. İşte bu insanların çoğunluğa ulaşması da toplumun yapısının rehavete müsait olmasına sebep olmaktadır.
Bu yanlıştan kurtulmamız için ilk önce içinde bulunduğumuz durumu idrak etmemiz gerekmektedir. İnanmak istediğimiz şeyler var. Fakat göz göre göre yalanlara inanmaktan vazgeçmemiz gerek.
İçinde bulunduğumuz sorunları kabullenip çözüm arayışına girişmemiz gerek. Bu atılacak ilk adımdır. Ardından, günü kurtarmak, kendimizi kurtarmak vb. basiretsiz planlardan kurtulup uzun vadeli programlar arayışına girilmesi gerekmektedir. Bunu yaparken de hatırlanması gereken bir şey var ki o da; hiçbir planın tutmadığı yerde sorunun planı yapanda ve ona uyanlarda olduğu gerçeğidir. Bu gerçeğin de acilen kavranması gerek. Bu sebepten yapılan ve uygulanacak uzun vadeli programlarda da son derece disiplinli yani; sahiplenici, koruyucu ve uygulayıcı olunması gerekmektedir.
An itibariyle eğitimde, ekonomide, siyasette ve hemen hemen ülkenin her yerinde son derece büyük bir disiplin zaafı var. Yok edilme noktasına gelmiş bir denetim-yaptırım mekanizması ve ardından gelen idari boşluk bizi her geçen saniye içinden çıkılması daha zor noktalara götürmektedir.
Bu sorundan kurtulmak adına, her bireyin acilen durumu düzeltmeye kendinden başlaması gerekmektedir. Herkes bulunduğu konumda disiplini sağlamaya, yapılan yanlışı düzeltmeye çalışmalıdır. Yanlış yapılan yerde hesap soran çıkmıyorsa orada parlak bir akıbetten bahsetmek mümkün değildir. Aksine zifiri karanlık hızla yaklaşıyor demektir.
Bu ülke lafla sözle kurulmadı, bunlarla da kurtarılamaz. Bu sebepten herkesin konuşmak dışında da bir şeyler yapması, hem kendisinin hem de neslinin geleceği için, verimli, sistemli ve kararlı bir şekilde gece gündüz çalışması gerekmektedir.
Bu ülkede her nesil kendinden önceki vizyonsuzların, tembellerin, suskunların bedelini ağır ödedi.
Şimdi iki seçeneğimiz var.
Ya boş bir hayat yaşayacağız, ya da bu döngüyü kırıp daha iyi bir gelecek oluşturacağız.
Seçim sizin!