Sevgili Okurlar,
Türkiye’de en çok konuşulan konuların başında elbette “siyaset” geliyor..
Sabah siyaset,
Öğlen siyaset
Akşam siyaset,
O şarkıda olduğu gibi,” Yatcaz, kalkacaz siyaset!”
Türkiye ne siyasetçiler gördü...
Yaşadığımız şu günlerde ise siyasetin rengi de yok, tadı da yok!
Elbette “seçilmişlere söyleyeceğimiz, ne olabilir ki?
Onlardan demokratik temayüller çerçevesinde,” verdiğimiz vekalete sadık kalmalarını” istemekten başka ne isteyebiliriz ki?
Bu memleket Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk sonrası, İsmet İnönü’yü(Paşa), Celal Bayar’ı, Adnan Menderes’i, Süleyman Demirel’i, Bülent Ecevit’i, Alpaslan Türkeş’i, Necmettin Erbakan Hoca’yı, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller ve nihayet Devlet Bahçeli, Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu  ve siyasetin yeni isimleri ile yola devam ediyoruz..
Arada siyaset kazanını altına odun atanlar çok oldu..
Hatta siyaset yolunda elim bir helikopter kazasına kurban giden Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu unutulur mu?

ÜNLÜ, ÜNSÜZLER?
Ya, Yeni Türkiye Partisi Genel Başkanı hemşerimiz Ekrem Alican ile siyasette adını kalabalıklarla duyuran Osman Bölükbaşı’ya ne demeli?
Turhan Feyzioğlu, Ferruh Bozbeyli, Mustafa Timisi, Behice Boran adlarını hatırlayan var mı?
Bütün bu geçmişe rağmen, “Parlamenter Sistemi” beğenmeyip, bizi “ Cumhurbaşkanlığı Sistemi” ile tek adam rejimine mahkum edenleri hatırladınız mı?
20 Yıldır iktidar olan AK Parti’nin farklı siyaset anlayışı ile bugünlere geldik!..
Önce “T.C”ye kafayı taktılar..
Sonra “milli bayramlara” katılmamak için bazen hasta oldular,bazen başka ülke ziyaretlerinde onları gördük!
Bazen “Laiklik “ karşıtı söylemlere tanıklık etmek,bizleri endişeye sevk etti..

HER ŞEY ALABORA?
Bazen, Diyanet, bazen cemaat, bazen tarikat fetvaları ve açıklamaları ile irkildik!
Milli Eğitim, yaz-boz tahtasına çevrildi..
Sağlıkta, atılan adımlara rağmen, vatandaş şu “ randevu” sistemini bir türlü aşamıyor..
Hastanelerin taşınması, yeni şehir hastanelerinin inşaası, teşekkülü derken, eski, alıştığımız önemli sağlık merkezlerinin bir bir kapatılması, hem vatandaş nezdinde, hem de Türk Tabibler Birliği nezdinde büyük eleştirilere neden olmadı mı?
Yani “Siyasetin” neresinden tutarsanız tutun, elinizde kalıyor..
Sakarya’ya gelecek olursak, içimizden çıkardığımız milletvekillerimizin başarı hikayeleri anlatmakla bitmez..
Hangi birini anlatayım?
Mesela,bugünün gençleri Nuri Bayar’ı tanır mı?
Onların Hayrettin Uysal’dan haberleri var mı?
Ya Cevat Ayhan’a, Mehmet Gölhan’a ne dersiniz?
Kısacası Sakarya’da “iz bırakanlar” dün de, bugün de bizim için çok önemliydi..
Keşke bu adlarını saydıklarımızı örnek alsak,onların başarı hikayeleri rehberimiz olsa?
Sizce iyi olmaz mı?
Bunları neden mi yazıyorum?

SİYASİ TARTIŞMALAR?
Siyasetin bu kadar çıkmaza girdiğini hiç görmemiştim de?
Evimizde annem ile babamın arasındaki siyasi tartışmaların, kahvehanelerimizde, çarşıda, pazarda nasıl heyecanlı bir şekilde sürdürüldüğüne tanıklık eden bizler,bugün ki siyasi anlayışlar ile üzülüyoruz..
Gerçekten ne oluyoruz?
Bir siyasi iktidar var..
Bir de muhalefet var..
Vatandaşımız bir kesimi iktidara taşımış, bir kesime ise muhalefet görevi vermiş..
Ne olacak demeyiniz?
Neden mi?
Ah be kardeşim, 20 Yılda muhalefetin bir örengesi de mi hüsnü kabul görmez?
Kaldır elleri,indir siyaseti ile nereye kadar gidilir?
Bilen varsa,bize anlatsın?
Çamur atmak,karalamak, sert sözler bugünkü siyasetin geçer akçesi olmuş!
Bu nasıl iş?

ÖRNEK ALMAK?
Gençler, yani siyaset düşünenler, siyasal okuyanlar, anne ve babasının izinden gitmek isteyenler,nereye gidecekler,ne yapacaklar?
Bu siyasetiniz gençlere gerçekten örnek mi?
Örnek alınacak ne yanınız var?
Biri çıkıp anlatabilir mi?
Karpuz gibi ikiye bölündük!
Her alanda bu bölünmüşlüğün izleri var..
Nereye gitsen, aynı şarkı?..
“Recep Tayyip Erdoğan!”
Evet, alkışlamak gerek?
Türk Ampute Milli Futbol Takımı şampiyon oldu..
Sporcularımızı, onlara destek olanları, onların arkasında duranları, alkışlayanları hep beraber takdir edelim!
Ama o siyasi şarkıya gerek var mı?
Bilmem anlatmam  gerekeni anlıyor musunuz?
Uzatmayalım, ne yana baksan, sizi bir olumsuzluk karşılıyor!
Ülkenin “ekonomik çıkmazda “ olduğu şu günlerde, birlik ve beraberlik içinde olmamız gerekmez mi?

TÜİK VERİLERİNE İNANMAK?
Bugün TÜİK açıklamasına göre,işsizlik oranı tekrar tek rakama düşmüş..
Ne güzel, ama gel görki, bu rakama ülkede inanan var mı?
İnanmak ha?
Artık, insanımız birbirine bile inanmıyor?
Ülkede kutuplaşma tavan yapmış?
Bizimkiler “al başörtüsü, ver başörtüsü” tartışmalarında?
Sanki, ülkenin çok önemli meseleleri yok?
Yaşasın siyaset?
Her sorunu nasıl da hallediyorlar?
Güzel kuşum, kanaryam,
Vatan, millet, Sakarya’m?
İç suyu,çek nutuğu,yuttur halka ne olacak?
Böyle geldi,böyle gidiyor işte?
Bakalım bu gidişe kim, kimler dur diyecek?
“Dur “ Diyecekteki maksadım,elbette sandığı kastediyorum..
Bu aziz millet,her zaman bir çıkış yolu bulmuştur..
Önümüzdeki seçimlerde bunu bulacağından hiç kuşkum yok..
Ancak şu takım tutar gibi parti tutanlar,liderlerin peşine takılanlar, bu kör siyaset anlayışı beni de ürkütüyor!
Nasıl ürkütmesin?

İRAN, AFGANİSTAN ÖRNEĞİ?
Şu İran’a, Afganistan’a bakıp, endişe etmeyen, gelecekten ürkmeyen mi var?
Ya şu Ukrayna-Rusya savaşına ne demeli?
Üç aydır Sakarya’da,çarşıda, pazarda durumu gözlüyorum..
Durum pek içacıcı değil?..
Bugün bu yazıyı Brüksel’den yazıyorum..
Burada mı?
Sakarya’daki gibi günlük, güneşlik..
Raflar mı?
İnanın boş değil..
Doğal gaz mı?
Merak etmeyiniz, hele de hiç dert etmeyiniz?
Neden mi?
Burada siyaset, uzlaşmadan yana?
Bir araya gelip, bir çözüm buluyor, uzlaşıyor, ülkeyi yönetiyor ve vatandaşları mağdur etmiyorlar..
“Pandemi” döneminde bunu görmedik mi?
Öyleyse?
Yaşasın ilkeli,uzlaşmacı siyaset?
Ne dersiniz?
Yusuf Cinal yazıyor, 12 Ekim 2022 Brüksel