Takvim yapraklarının hemen her günü özel bir duyguya, emeğe, vefaya, saygıya adanmıştır. Sivil demokratik kitle örgütlerinin liderleri, sanatçıları, aydınları ve iz bırakanları andığı günler vardır. Devletin yasa ve yönetmeliklerle belirlediği resmi günler dışında çeşitli şirket ve kurumlar tarafından belirlenmiş ve toplumca sahiplenilmiş günler de var. Bu günlerden anneler günü gibi bazı özel günler içeriği dolu hakkıyla yaşanıyor. Kimi günler daha magazin ve tüketim amaçlı yaşanmakta. Bunların başında da “sevgililer günü” geliyor. Alışveriş merkezleri, radyo-tv reklamları sevgiyi alınacak hediyeye indirgiyor. Oysa sevginin kutsallığı ve değeri insanın içindeki insanla ölçülmelidir. 14 Şubat günü Roma imparatorluğundan günümüze kalan bir öykü. İmparatorun asker yetiştirmek için evlenmeyi yasaklaması üzerine bir rahibin gençleri evlendirdiği öğrenilir ve rahibin öldürüldüğü gün, günümüzde sevgililer günü olarak kutlanıyor. O nedenle baskı ve zulme karşı çıkan tüm insanları seviyoruz.
Her yıl yılbaşı kutlamalarına, Noel baba anmalarına gerici çevrelerden gelen tepkiler 14 Şubat gününe verilmiyor. Bunu gerici çevreleri harekete geçirmek adına söylemiyorum. Bu çevreler ya sevgiye çok duyarlı yada toplumu derinden etkilediğini düşünmemekteler. Her kesimde yükselmesini umut ettiğim sevgiye duyarlılığı önemsiyorum. Sevgi gibi kutsal bir insani duyguya, insanda umudu yeşerten hatıralara, toplumun dayanışmasını güçlendiren olayları anma ve kutlamalara sınır konulmamalı, engellenmemelidir. Katılmadığımız kültürel, düşünsel, manevi değerler hiçbir şekilde nefret ve şiddetle ayrımcılığa uğramamalıdır. Çünkü biz onları çok seviyoruz.
Son yıllarda sevdiklerimize bakışımız, yaklaşımlarımız değişti. Bu gidişle sevdiklerini kurban etme sıralamasında dünya öncüsü olacağız. Her gün haberlere düşen olaylarda en sevdiklerinin katili olan sevgili, eş, kardeş, baba gibi sevdiklerinden kuşku duymadığımız yakınlar geliyor. Sorun giderek büyüyor. Özellikle ahlak, namus gibi egemen olanın belirlediği sınırlar kadının, gencin, çocuğun hak ve özgürlüğünü kısıtlıyor. Yeteneklerini, istek ve arzularını dolayısıyla yaratıcılığını köreltiyor. Ayıp, günah, yasak gibi kutsamalar hem bireyin hem toplumun gelişmesini engelliyor. İçinde bulunduğu sosyal çevrenin yazısız kurallarından farklı düşünen, farklı yaşamak isteyenlerin özgürlüğü elinden alınıyor. Ama biz onları çok seviyoruz.
Dünya Ortadoğu üzerinden bir kıyamete hızla gidiyor. Irak, Libya doğrudan askeri müdahale ile Suriye iç savaş marifetiyle kıyıma uğratıldı. Milyonlarca insanın ölmesi, evsiz, yurtsuz, aç ve sefil kalması dünyanın gözü önünde yaşanıyor. Bölgede ve dünyanın en güvenli yerlerinde de terör can yakıyor. Askeri yatırımlar hızla artarken insan ve doğanın katliamı derinleşiyor. Acı yaşayanların çığlıkları duyulmuyor. Egemenlerin daha çok kan talepleri her toplumda büyük bir arzuyla karşılık buluyor. Son günlerde yaşadığımız acılar, kaldırdığımız cenazeler oğullar, kocalar, babalar, kardeşler yani en sevdiklerimiz. Umutlarımız, geleceğimiz, yarınlarımız, sevdamız, sevgilimiz. Her şeye rağmen biz onları çok seviyoruz.
Bugün birbirini; kişiliğini, onurunu, düşüncesini, alışkanlıklarını, giyim tarzını, inançlarını sorgulamadan itirazsız sevenler mutluluğu da saygıyı da hak edenlerdir. Bugün doğayı, hayvanları ve tüm canlıları sevenler sevgililerin en değerlisidir. Biz onları çok seviyoruz.
14 Şubat bütün sevgililere kutlu olsun.