Sevgili okurlar,
Çarşamba günkü yazımda Sakarya’dan “yaşam kesitleri” üzerinde duracağımı yazmıştım..
Elbette konular çok ve ilginç olunca,” yaşam kesitleri” üzerinde durmamız da mümkün olamıyor!..
Neyse, yine Bizim Sakarya Gazetesi manşetlerine yansıyan bir haberdi.. Hatırladınız mı, “ Hayata döndü” başlığı altında yoğun bakım ünitesinde gözlerini açan Esra Çumak’tan söz etmek istiyorum?.
Yine mi hatırlamadınız?
Boşandığı eşi tarafından, çocuklarının göz önünde kurşunlanan ve yoğun bakıma alınan Esra Çumak, hayata gözlerini açınca, çocuklarını ve anne ve babasının sağlık durumunu sormuş..
Gerçekten bir aile dramıdır bu!
Üzerinde durulması, irdelenmesi ve psikolojikyanları ile aile boyutlarının da ele alınması gereken bir dram!..
Keşke yaşanmasaydı!?
İki çocuklu bir ailenin, düştüğü en kötü durumlardan birini yaşadı Esra Çumak kadın!..
Maalesef bu bir Sakarya gerçeği değil, bir Türkiye gerçeğidir..
Türkiye’de kadının hala bir eşya gibi satıldığı, kakıldığı, itibarsızlaştırıldığı, hor görüldüğü, sırtından sıpa, sopa eksik edilmediği hepimizin malumudur!..
Sakarya’daki kadın grupları ve dernekleri Esra Çumak’a ne kadar sahip çıktı bilmiyorum!?..
Ama, bu tür olayların toplumu nasıl sarstığı ortadadır..
Aile yaşamı içinde, çeşitli sorunları aşmak varken, birlik ve beraberliğe, üstelik iki çocuk, iki çiçek ortadayken, silaha sarılmak, bu güzellikleri kurşunlamak neyin nesidir?
Hayatı, yaşamı, güzellikleri ıskalamak, kurşunlamak?
Neyin hırsı ve kabadayılığıdır bu!?
Ayrılmak, yani boşanmak, medeni bir şekilde yolları ayırmak, çocukların hak ve hukukunu eşit şekilde paylaşmak varken, silaha sarılmak son çare mi?
Başta ilimiz Sakarya olmak üzere, ülke genelinde bu tür haberleri duydukça üzülüyoruz..
Üzülmeyi bırakın kahroluyoruz!..
Her insan kendi yaşam özgürlüklerini yaşayabilmeli, kendi özgür iradesi ile ayrılmaya veya birlikte yaşama karar verebilmelidir..Büyükler, komşular ve yetkililer de bu ailenin birlikteliği için taraf olmalıdır..
Olmuyorsa, yürümüyorsa, medeni bir şekilde mahkemeye başvurarak ayrılığı istemek, her kesin en doğal hakkıdır..
Lütfen güzelliklere kıymayalım!
***
Sakarya Şehir Hafızası “web platformu” SATSO’da tanıtıldı.
Fevkalade önemli ve güzel bir çalışma ile ilgili olarak düzenlenen toplantıda konuşan SATSO Başkanı A.Akgün Altuğ,” Şehir kültürümüzün, değerlerimizin unutulması kaygısı taşıyanlardan odamız danışmanı Müjgan Zaman, Yazar Fahri Tuna, Fotoğraf Sanatçısı Servet Sezgin , Tarihçi Resül Narin, SAÜ Kütüphane Sorumlusu Zeliha Köksal ‘ın gönüllü olarak başlattığı çalışmanın kurumların da sahiplenmesiyle gelişmesinden mutluluk duyuyorum. Şehrin geçmişini geleceğe taşıyabilmek kaygısı ile hareket eden gönüllü bir ekibin girişimleriyle başlayan bu çalışmanın bugün geldiği nokta oldukça memnuniyet vericidir. Şehrimizin kültürünü geliştirmek ve korumak adına başladığımız bu projeye katkı sağlayan herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu ve toplantıda diğer konuklarda çalışma hakkında görüş ve düşüncelerini konuklarla paylaştı..
Bir kere, gerçekten tarihi bir misyonu üstlenerek, başarılı çalışmalar yapan, gönüllü olarak bu işe kendilerini adayan arkadaşları tebrik ederim..
Bir kentin hafızasını kayıt altına almak, bu önemli bilgileri bir araya toplamak, gelecek kuşaklar için sunmak, biriktirmek ne kadar önemli..
Muhteşem bir çalışma..
Sakarya için elbette yapılacak çok iş var..Burada resmi kurumlara olduğu kadar, sivil toplum kuruluşlarına, üniversite ve okullarımıza da büyük görevler düşüyor..
Bu tip çalışmaları önemseyen,kendilerini bu tip çalışmalara adayanlara destek olmak, onları teşvik etmek gerekir..
Sakarya için yapılacak çok iş var..
Günlük siyasi çekişmelerden kurtularak, Sakarya’nın değerlerini ortaya çıkarmak için çaba harcayanları unutmayalım..
Mesela, “Sakarya” denilince, aklımıza gelen üç şey nedir diye sorulduğunda, alınan cevaplar önemli değimlidir!?..
Hatta, bunu daha genelleştirerek farklı ilçeler, bölgeler, alanlar için çalışmalar yapmalıyız..
Bu bir başlangıç sayılmalı..
Sevgili Müjgan Zaman, Fahri Tuna ve arkadaşlarını gönülden tebrik ederim.. Kent hafızasına katkı yapmak muazzam bir çalışmayı içeriyor..
Zamanla yarışı başaran arkadaşlarımızın yanında olmalıyız..Onların çalışmalarına ne kadar imkanlar sunuldu bilemem ama, yapılan iş, ortaya konan eser herkesin takdirindedir..
Spordan, sanata, turizmden, ekonomi ve siyasete, eğitimden, sosyal hayata kadar, tüm sanatsal güzellikleri toplamak, bir araya getirmek, paylaşmak ne güzel..
Kısacası tarihe notlar düşmek..
Yeni bilgi bankaları oluşturmak..
Güzelliklerin yok olmasına seyirci kalmamalıyız.. Bu alanda farklı etkinlikler, farklı çalışmalar yapmalı ve Sakarya’nın bilinmeyen değerlerini ortaya çıkarmalıyız..
Sakarya’nın yeşili, siyaha kadar, böcekleri, dağları, ağaçları, dalları, çiçekleri, kuşları, canlıları, insanı, yemekleri, gelenekleri, görenekleri, farklı kültür değerleri, tarihi olgusu, şiirsel yanı, romanlara konu olan güzellikleri, yazarları,çizerleri, gazetecileri,siyasileri, iş adamları, fabrikaları,yer,yöre isimleri, hepsi bu bağlamda derlenmeli, toplanmalı ve hizmete sunulmalıdır..
Tebrikler, bu güzel çalışmayı yapanlara gelsin!
Sevgili Zeki Aydıntepe’nin o sepet, sepet karanfillerini, ben de sizler için gönderiyorum..
Gününüz güzelliklere vesile olsun!
Sepet, sepet karanfilleri!?
Yusuf Cinal
Bu içeriğe tepkiniz
Yorumlar