Sevgili okurlar,
Bizim Sakarya Gazetesi olarak, “sizleri hem ülke, hem de Sakarya gündemine damga vuran olaylar hakkında bilgilendirmeye, haberdar etmeye” büyük özen gösteriyoruz.
Bilinir ki, “yerel gazetelerin okuru bilgilendirme, haberdar etme” alanı sınırlıdır!
“Bir konuda haber toplamak için, alanda bulunmak için, halkın nabzını tutmak için, siyaseti, ekonomiyi ve sosyal hayatı, sportif gelişmeleri takip için, imkan ve kabiliyet yanında, eleman da” gerekiyor..
Konunun uzmanı, yetişmiş bir muhabiri istihdam etmek, bugünki şartlarda gerçekten zor!..

BASIN OFİSLERİ?
İyi ki, kurum ve kuruluşlarımızın “basın departmanları” (Basın ofisleri) var ve bu merkezlerden gelen haberler, yerel gazetelerin “cansuyunu” teşkil ediyor!
Fakat, bu durum elbette eleştirilere de, neden olmuyor değil?
Neden diyeceksiniz?
Neden olacak, “gazeteler aynı haberlerle yayımlanıyor da” ondan!?
Acı ama, gerçek bu!
Al yapıştır, kes yapıştır vesselam!
Bunun yanında, “ajanslardan gelen haberler” var?
Hemen, hemen her yerel gazete, bu ajanslara abone!
Burada, “gazeteler benzer haberleri” kullanıyorlar mı?
Kullanmayan mı var?

BELEDİYE GAZETELERİ?
Bu durumda sokaktaki vatandaş, okur ister istemez gazeteler hakkında, şu tanımlamalarda bulunuyor?
“Hepsi belediye gazeteleri?”
Hepsi, aynı telden çalıyor, hepsi aynı havaya, kaşık çatlatarak, oynuyor!
Bu durum hem belediyelerin, hem de haberleri bu gazetelerde yayımlananların da hoşuna gidiyor..
Hani hep deriz ya, biz farklıyız?
Oysa, hiçbirinin birbirinden farkı yok?
Nasıl olsun?
Bu ilgi, bu okur, bu ilan potansiyeline, bu kadar haber içerikli gazeteler çok bile!?
“Öyle manşet atanlar, eleştiri yapanların başına”, neler geldiğini de bilmiyor muyuz?
Ne kazanılıyor ki, eleman istihdam edilsin, dolgun ücretler verilsin!
Bunu başaranları, tebrik etmek görevimizdir..
Bu şartlarda, gazete çıkarmak, hazırlamak, dağıtmak, okur ile buluşturmak, her yiğidin harcı değildir!

NE KADAR EKMEK, O KADAR KÖFTE!
Kısacası, “ne kadar ekmek, o kadar köfte *” tanımlaması, tam da bize göre!
(*Bir şeyi istemek için, önce onun için çaba harcanması gerektiğini belirten söz. Ne kadar çabalarsan, o kadar karşılığını alırsın...)
Diyeceksiniz ki, istisnalar yok mu?
Olmaz mı?
Hakkını teslim edelim, hala bu ortamda “gazetecilik” mesleğinin gereklerini yapmaya çalışan, kendi imkanları ile sokağın nabzını tutanlar, meslek ilkelerinden taviz vermeyenler var?
İyi ki varlar, onlar sayesinde farklı haberler de radarımıza takılmıyor değil?
Demem o ki, “haber atlatma, zengin haber içerikle çıkma devri” tarih oldu!

SAPANCA HABERLERİ?
Bakınız, bir gazetemizde Sapanca  İlçemiz ile ilgili bir haber yer aldı..
Biliyorsunuz, “Sapanca’nın o güzel yeşil dokusu yok edildiği gibi içmesuyu kaynağımız olan mavi gölde” büyük tehdit altında?
Ülkenin birçok yerinde örneği var ama, Sapanca’daki kadar, “yeşile, doğaya kastdeden”, bir başka yöre varmıdır bilmem?
“Dağlar, taşlar, bayır çimen, düz arazi” demeden, her alan imara açıldı!
Buyrun göl manzaraları konutlar, villalar?
Hemi de sahibinden satılık?
Bağ, bahçe, orman, koruluk konmadı satıldı?
Elbette insanların tapulu, mülküdür, ata toprağıdır, alınteridir, mirasıdır satar, ama bu güzelim dokunun da, canına mı okunur?!
Biri çıkıp, bu yükselen tepelerin “ormanla bir ilişkisi yok” demesin?

BU MANZARA, İÇİNİZİ SIZLATMIYOR MU?
Peki, bu aşağıdan bakıldığında, “bu çirkin, iğreti manzara” içinizi sızlatmıyor mu?
Haydi parasını verip, o arazileri bir şekilde satın alanlar, oralara konutları kondurdular, “mavi göle tepeden bakmanın, güzelliklerin keyfini çıkarıyorda”, geleceğiniz ne ola ki?
Duyan gelmiş, “manzaralı tepelere, güzelim yeşili hiçe sayarak beton binaları” dikmiş?
İstanbul’un dibinde, “İsviçre göl manzaraları kadar gözel Sapanca’da Kırkpınar’da Maşiköy’de” kelepir arsalar?
Hani fırsatı kaçırır mı,” Müslüman” ülke kardeşlerimiz?
“Konutlar, villalar, apartmanlar, oteller” derken şimdi sırada “bungalov evler” dizi, dizi!
Allah ıslah etsin de, kim tutar sizi?

YASALAR TANIYAN YOK?
İşte haber bu,” Sapanca Uzunkum Mahallesi 19 nolu parselde bungalov evlerden oluşan otel inşaatı, parsele komşu arsası olan Sapanca Ziraat Odası Başkanı Necati Başar tarafından şikayet edildi. Sapanca Belediyesi şikayet üzerine, inşaat hakkında yıkım kararı verdi. Ancak inşaat hiç durmadan devam ediyor!”
Sıkı durunuz, “yıkım kararı var, üstelik ceza” kesilmiş!
Ama, proje sahibi, “belediye kararını, yıkımı, mıkımı, cezayı” tanımıyor!?
Niye tanısın ki?

KEL BAŞA ŞİMŞİR TARAK?
Siz  ülkede, “anayasa kararlarını tanımazsanız,  kapatalım” derseniz, mahkeme kararlarını tartışmalı hale getirirseniz, olacağı bu!
Hani deriz ya,”kel başa şimşir tarak * ” diye?
(*Pek çok ihtiyaç, sorun giderilmeyi beklerken gereksiz özenti ve gösterişi belirtmek için kullanılır. "Kel başa şimşir tarak, bu telefonu aldın demek." "Her yer beton, ..).
Üstelik şikayetiniz havada kalır, proje sahibi sınırınıza da “bok çukurunu” kondurur!
Vah ki, ne vah?

SOĞUKOLUK ÜSSÜ?
Hatırlarmısınız bilmem, bir zamanlar ülkenin gündeminde fuhuş yatağı, merkezi, kirli işlerin döndüğü, kadınların köle olarak çalıştırıldığı, uyuşturucunun ilaç gibi satıldığı bir “soğukoluk üssü” meselesi vardı!..
Korkarım, “turizm etiketi” altında, Sapanca ve çevresinde  bu “bungalovlar”, böyle bir tehlikeyi de peşinden getiriyor olmasın?
Bir akademisyenin, (adı lazım değil), Sakarya Üniversitesi çevresi ve Serdivan İlçesi sınırlarındaki gelişmeler için sarfettiği, o çirkin sözleri hatırlatmama gerek varmıdır?

SAKARYA’NIN GÖZBEBEĞİ?
Ancak, İstanbul’un dibinde, Kocaeli ve Bursa ile Bilecik’in çok yakınında, “Sakarya’nın gözbebeği ilçesi Sapanca her yönüyle tehdit” altında!..
“Eğer gerekli kontroller, denetimler yapılmazsa ve hoyratça bu yapılara imar, iskan izni verilirse, bu gidişata dur denmezse, gelecekte büyük sorunların bizleri beklediğini söylemek için, kahin olmaya” gerek yok!

BUNGALOVLAR, TRUVA ATI OLMASIN?
Konuyla ilgili başta Sakarya Valiliği’ne, Sakarya Büyükşehir Belediyesi ile Sapanca Belediyesi ile diğer kurumlara, büyük görevler düştüğünü, hatırlatmak isterim!..
Sapanca, “göz göre, göre yok ediliyor, orada yeni bir anlayış, yeni bir moda deyimle evler inşa” ediliyor..
Kontrol edilmezse, geçmiş olsun yarınlara!
İnşallah bu “bungalovlar” bize tarihteki “truva atı” efsanesi gerçeğini yaşatmaz!
(Truva atı (veya “Trojan”), gerçek amacını gizlemek için çeşitli yöntemler kullananların topluma, yaşayanlara verdiği büyük zararlar, kandırmacalar, hileler..)
Yusuf Cinal yazıyor,  5 Ocak 2023 Brüksel