Sapanca ve çevresinde 1075 tarihinde Anadolu Selçuklularının gelmesiyle bölge Ayan ve Ayanköy adıyla anılmaya başlamıştır. Haçlı Seferleri sonrasında bölge yeniden Bizanslılara geçmiştir. 1640 yılında Erzurum seyahatine giderken kasabadan geçen Evliya Çelebi, kasaba hakkında şu bilgileri vermektedir: Bir zamanlar İzmitli bir ihtiyar buradaki orman ve çalıları temizleyerek saban yürüttüğünden Sabancı Koca adıyla bir köy kurulur. Sonra zaman geçtikçe mamur bir hale gelerek Kanuni Sultan Süleyman zamanında kasaba olmuştur.
Kasabada Sarı Rüstem Paşa 170 ocaklı bir han yaptırmıştır. Güzel bir camisi hamamı ve çarşısı vardır. İmaretleri gök kurşunla kaplıdır. 1000 kadar kiremit örtülü ev vardır.
1837 yılında 2. Mahmut döneminde Adapazarı kaza merkezi haline getirilmiştir. Sapanca buraya nahiye olarak bağlanmıştır. İzmit – Bolu yolu Sapanca’dan geçmekteydi. Kâtip Çelebi, Cihannüma adlı eserinde Sapanca yolunun, yarım mil su içinden geçtiğini ve suların kabarık olduğu zaman üzengiye çıktığını kaydetmektedir.
Aynı tarif 19. yüzyılın ilk yarısında Charles Texir tarafından yapılmıştır. Bir saat kadar gölün kumları üzerinde gidilmektedir. Bazı yerlerde sular eyer kolonlarına kadar çıkar. 1890 yılında Sapanca’ya gelen demir dar kıyıdan yarma açılmak suretiyle geçilmiştir. Demir yolunun inşasından sonra karayolu ihmal edilmiş ve hemen hemen geçilmez olmuştur.
Böyle bir tarihe sahip olan; Sapanca Gölü Efsanesi bulunan ve bu gölün büyük bir kısmına karadan sahip olan Sapanca Turizmde neden hep üvey evlat olarak kaldı?
Bugün Sapanca’da sayısı üçe çıkan 5 yıldızlı otel ve yüzlerce butik otel bulunuyor böylesine yoğun turizm yatırımları yapılan Sapanca’ya neden bugüne kadar halk plajı veya ücretli plajlar yapılmadı?
Bütçe mi yok? Serdivan Kampüs Yoluna yapılan ve amacı sadece görüntü olan şelaleye harcanan para ile Sapanca’ya tam kapsamlı 2 tane halk plajı yapılırdı. Malum Zeki Başkan Sapanca’ya yatırım yapmayı pek sevmezdi.. Umarım Ekrem YÜCE başkanımız Sakarya’nın turizm devi olan Sapanca’yı önümüzdeki günlerde ele alır.. Tabi yine aynı durum Sapanca Belediyesi içinde geçerli.
Böyle bir tabiata sahip olan bir ilçede beton yığınlarıyla otel yatırımları yapmak bir süre sonra bölgede turizmin durağanlaşmasına ve kaybolan tabiatın getirdiği durağanlığa sebep olur. Şu anda sadece konaklamalı turizmde hizmet veren bir ilçe Sapanca; insanları çevre ilçe ve illerden Sapanca’ya çekecek turizm yatırımları yapılmalı, günübirlik turizm uygulamalarıyla konaklamalı turizmi desteklemeliyiz.
Turizmle uğraşan ilçemiz klişesi ile devam edelim ve soralım günübirlik turizm Sapanca turizminin canlanması için önemli midir? Cevabın evet olduğunu tartışmaya bile gerek yok sanırım. Bunun en doğru örneği Karasu. Karasu’da Sapanca’nın tam yüzde biri kadar otel bulunuyor fakat günübirlik gelen turist sayısı kıyaslama yapıldığında çok daha fazla. Tıpkı Karasu gibi turistik bir ilçe öncelikle kendi il merkezinden güç alarak bunu yapabilir. Bu güç Sapanca için yeterli düzeyde değildir.
Günübirlik turizmin canlanması için doğru şeyler yapıldığı söylenebilir mi? Başkalarını bilmem ama benim bu konudaki cevabım kocaman bir hayırdır. Ne merkezi idarenin atadığı yöneticiler (il ve ilçe düzeyinde), ne belediyemiz yöneticileri ne de yerel siyasetçilerimiz bu konuda yeterli çabayı göstermemektedirler.
Gerek Büyükşehir Belediyesi gerekse Sapanca Belediyesi tarafından; Sakarya’da turizmi geliştirmekle alakalı yapılacak her türlü projenin içerisinde tam anlamıyla ücretsiz olarak gönüllü olacağımı da tüm kamuoyunun ve yetkililerin bilmesini isterim.
Elimizde her tarafı ayrı güzelliğe sahip olan koca bir şehir var Sakarya; turizmi geliştirilebilecek Sapanca, Karasu, Kocaali, Taraklı ve bunlar gibi bir sürü ilçemiz var.
O ilçe senin bu ilçe benim demeden, neresi için hangi yatırım doğru ise o yapılmalıdır, rant siyaseti değil; hizmet siyaseti uygulanmalıdır.
Bu şehir bizim. Bizim Sakarya…
Sevgilerimle, hoşçakalın.