Latincede ‘Cultura’ toprağı ekerek ürün almak, üretmek anlamında kullanılan bir kelimeydi. Çok sonraları, insan zekâsının oluşumunu, gelişimini belirleyen bir terim olarak kullanılmaya başlayınca çok farklı bir sözcük haline dönüştü ‘Kültür’...
Kültür, eskiden hayvan ve bitkilerin yetiştirilip onlardan ürün elde edilmesi anlamında kullanılmakta iken; daha sonra, insan yeteneklerinin geliştirilmesini ifade etmeye başlamıştır.
Zaman geçtikçe kültür, toplu halde yaşayan insanların günlük yaşam davranışları içinde yarattıkları ve ortaya koydukları değerleri, gelenek-görenek, tavır ve davranışları ifade eden bir kavram haline gelmiştir.
Uygarlık, toplumlarda aynı evrelerden geçilerek aynı yerde sonlanan bir olgu olarak tahayyül edilir.
Bunun bir nedeni de yaygın olarak uygarlığın, ’kültür’’ kavramıyla eşleştirilmesi ve ‘’uygar olanın’’ kültüre sahip olmakla ilişkilendirilip, ’uygar olmayanın’’ ise ‘’kültürden nasibini almamış şey’’ olarak değerlendirilmesidir.
Kültür, doğada mevcut olanların yanında insanın meydana getirmiş olduğu her şeydir; insan ve doğa ilişkisinin bir ürünüdür. Kültür, insanın doğal halden çıkıp farklılaşmasını sağlar.
Farklılaşma, insanın fiziksel koşullara ve dış etkenlere uyumlanmasıdır. İnsanın doğaya uyumlanma ve kendi doğasını ve doğayla ilişkisini düzenlemesi: kültürel gelişim, oluşum, evrim demektir.
İnsanı diğer canlılardan farklı kılan; onu kültürel yapan şey, düşünce, dil ve alet kullanımıdır. Toplum ancak kültürel olarak gelişirse, gelişim evrelerini tamamlayacaktır.
İnsanı insana anlatan maddi ve maddi olmayan öğelerin, toplumsal aktörlerin düşünce-davranış ve iletişim biçimlerinin niteliksel kodlarını taşıyan ve genel olarak toplumların yaşam tarzı olarak açıklanan kültür kavramının en önemli üç özelliği öğrenilmesi, paylaşılması ve değişmesidir.
Bugün anılan anlamıyla ‘’kültürün-kültürlerin’’ değişimi gibi kültür kavramının değişimi de yaşanılan diğer toplumsal, ekonomik, siyasal değişimlerle bağlantılıdır.
Toplum bir ülkenin vatandaşlarına denmez. onlara halk denir. toplum tüm dünyadaki bütün insanların toplamına da denmez. onlara belki insan ya da dünya nüfusu diyebiliriz.
Toplum aslında bir kavramdır. soyuttur. toplumu "nah şuradan sağa dönüyorsun, orada karşına çıkacak" diyebileceğiniz fiziksel bir varlık olarak düşünmeyin, onu bir kavram olarak ele almalısınız.
Kavramı kavram yapan ise yine içinde barındırdığı ve barındıracağı kültürel ve sosyolojik gelişmelerdir.
İnsanoğlunun milattan önce ve sonra yaşam olgusu içerisinde aradığı ve bugünde yine karşımıza çıkan asli gelişim öğesi; ‘YENİLİK’ değil mi?
Yüzyıllar önce de, yaşadığımız bugünde kültüre ihtiyacımız vardı ve her zaman da olacak.
Toplumun reformlarını bireysel çıkarlara dayatmak yerine; bireyleri toplumsal kültürle bağdaştırmalıyız.
Sevgilerimle, hoşçakalın.