Her aile ve daha nicesi her birey için en önemli şeydir çocuk.. Canımdan bile kıymetli diye tabir eder dururuz lakin onlar için farkında olmadan ne kötülükler yaptığımızı hiç anlamayız.
Hani genelde Alman kültürü, yabancı kültürlerin de bir kısmı; ‘ne kadar soğuk insanlar’ diye tabir eder dururuz ya, çocukların gelişimi açısından tutundukları duygu, durum ve davranışlar aslında doğru olanıdır. Buna birkaç örnek vermek gerekirse;
Yurt dışı kültürleri diye adlandırdığımız aile yapılarında; ebeveynler, çocukları yemek yesin diye başlarında dikilmezler, bizim kültürümüzde anne baba ve yeri geldiğinde anneanne ve babaanne bile olayın içine müdahil oluyor.
Öncelikle şunu idrak etmeliyiz ki; bir canı dünyaya getirmek sorumlulukların en büyüğüdür. Aile, mahalle, eş veya toplum baskısından, ya da 'kaç senedir evliyiz, yapalım artık bir tane' mantığıyla yapılmış çocuklar toplumun ezik parçaları olacaklardır.
Çünkü bu zihniyet ile can bulan çocuklar gerekli duygusal ve yaşamsal güdülerin altyapılarını eksik alacaklar, topluma tam anlamıyla karışamayacaklardır.
Tabletler ve bilumum elektronik cihazlara 'sussun ve ağlamasın' diye maruz bırakılmış yeni neslin bireyi. Çok yazık oluyor şuanda hepsine. Kendi anne-babaları onları çekemiyor ki, dışarıdakiler ne yapsın?
Dün öğle yemeği için dışarı çıktım. Yan masamda iki bayan ve 6-7 yaşlarında bir erkek çocuk vardı. Bayanlar muhabbet halinde, çocuksa sonsuz sıkılmış, suratı düşmüş, sürekli 'anne artık gidebilir miyiz? Anne parka götüreceğine söz vermiştin' gibi cümlelerle kendi dünyasını ifade etmeye çalışıyor.
Bizim hayatlarımız ve bakış açılarımız; çocuklarımızın iç dünyasından çok farklı, onların bitmek bilmez heyecan duyguları ve oyun oynama arzuları var.
Bahçede babalarıyla birlikte top oynayan ve gülen iki kardeşe rastlarsınız ve bütün dünya kısa bir süre için de olsa güzelleşir. Onların gülümsemesi bulaşıcıdır çünkü.
Bizi en mutlu eden şeyler hep kenarda köşede kalmış küçük şeyler, kısa anlar oluyor. Önemli olan bunların farkında olmak. Toplum refahı da ancak böyle oluşur, temeli sevgiye dayanmayan; doymak bilmeyen para hırsı ve makam zevki içinde büyüyen çocuklar bu toplumun dinamitleridir.
Yarınlarımız ve geleceğimiz siz çocukların derken, bunu kastetmedik.
Çocuklar varlıklarını mutlak bir şekilde kanıtlamak, ortaya koymak isteyen küçük insanlardır. Yetişkinlerle aralarında bu açıdan duygusal, sosyal, psikolojik farklar vardır doğal olarak.
Örneğin, çocuklar daha somut amaçlara odaklanabilirken, yetişkinler daha soyut şeylerin de peşine düşebilir. Tecrübenin verdiği bir yetidir bu. Çocuklar yakın vadede yapabilecekleri ve hemen sonuç alacakları şeyleri tercih ederler genellikle.
Bizler eğer çocuklarımıza gereken sevgi temellerini sağlamazsak yarın o çocuklar yozlaşmış bir toplumun güvensiz ve agresif bireyleri olacaklardır.
Çocuklarda eksik bırakılan her duygu yerini ilerleyen yaşlarda olumsuz bir davranışa bırakır, eksik kalan tüm duygular hayatın bir döneminde riayet edecektir.
Eksik aşılanan duygu ve davranışların sonucunda çocuklarımızda dikkat eksikliği ve buna bağlı olarak kaçınılmaz hiperaktivite bozukluğu meydana gelebilir.
Hani hep deriz ya; ‘çocukluğa inmek gerek’ diye. Ne varsa o çocuklukta var, tüm olumsuz duyguların ve eksikliklerin günün birinde çocuğunuzun karşısına çıkacağını unutmayın.
Birey olma statüsünde çocuk gelişimi çok önemli bir rol oynamaktadır. Çocuk gelişimini 0-6 yaş ve 6-12 yaş statüsünde huzur ve sevgi temelli geçirirse yaşamı boyunca psikolojik hayatı çok daha rahat geçecektir.
Çocuklarımıza farkında olmadan zarar verdiğimizi hatırlatmak isterim, onların gelişim süreçlerinde anne baba ve aile rol model olur.
Bizler yaşadığımız sosyal çevrede huzur odaklı yaşamazsak; çocuklarımızda bundan etkilenecektir.
Çocuklarımızın inanılmaz hayal güçleri var. Beni hiç düşünmediğim kadar düşündürüyorlar... Beynimdeki nöronlar adeta hayat buluyor... Şaşırtıyorlar... Ne hissediyorlarsa söylüyorlar, netler... Kin nefret yok... Sevip sevmediğinizi net bir şekilde anlıyorlar... Sizin onları sevdiğinizi bir anlasın işte o zaman dostluğunuz başlıyor...
Çocuklarınızı ve gördüğünüz her çocuğu sevin, bu toplumu sevgi kurtaracak. En son ne zaman tanımadığın bir çocuğun başını okşadın?
Sevgilerimle, hoşçakalın.