Merhabalar,

Bu haftaki ekonomi yazımın konusu aşığı olduğum memleketim Sakarya olacak. Şehrimizin genel ekonomik durumunu bir gözden geçirip daha da gelişebilmesi adına gerekli gördüğüm tavsiyeleri paylaşacağım. Ülkenin finans alanında adeta kalbi sayılabilecek bir bölgede çalışan ve hemen her gün mali denetimlere katılan biri olarak da Sakarya’nın ekonomik potansiyelini arttırmak adına da orta ve uzun vadede fayda verecek ve kalıcı artılar sağlayacağını düşündüğüm fikirlerimi beyan edeceğim.

Öncelikle söylemek isterim ki Sakarya hem konumu hem de potansiyeli olarak ülkenin ekonomik anlamda lokomotiflerinden biri olmaya çok ama çok müsait bir şehir. Tarım, sanayi, lojistik vb. alanlarda çok ciddi bir potansiyele sahip. Bu potansiyellerin en güzel şekilde değerlendirilmesi herkesten önce şehrimiz insanının vazifesidir. Şimdi sırasıyla ekonomik incelememize başlayalım.

Tarımdan başlayacak olursak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki şehrimiz tarım noktasında potansiyelinin çok ama altında bir üretime sahip durumda. 235 bin hektarlık son derece verimli tarım arazisine sahip olan şehrimiz tarım noktasında potansiyeline yaklaşsa da halen kat edilebilecek çok yol var. 2006’dan günümüze kadar Sakarya'nın tarımsal üretimine ait değerleri tabloda görebiliyoruz. (TÜİK resmi verileri.) Rakamlar enflasyon ile düzeltildiğinde rakamın aşağıdaki tablo daha da üzücü bir hal alacak. Bu sebepten sermaye sahiplerinin de idarecilerinde tarım noktasında ayrıca bir hassasiyet sahibi olması gerektiğini ve tarıma yapılan uzun vadeli yatırımların şehrimizin değerine ayrı bir değer daha katacağını düşünüyorum.

Tarımdan sonra değinmek istediğim diğer bir konu da eğitim. Tek üniversiteye sahip şehir, yoğun öğrenci nüfusuyla ciddi bir kalkınma yaşadı. Mühendislik alanında diğer alanlara nazaran daha büyük bir başarı gösteren üniversitenin potansiyelinin artması ve şehre kalıcı faydalar sağlayabilmesi adına öğrencilerin daha okuldayken şirketlerde deneyim kazanması çok önemli. Özellikle İİBF alanından mezun olan öğrencilerin büyük bir kısmı piyasanın rekabetçi yapısında alanlarıyla ilgili fazla fırsat bulamamaktalar.  Bu noktada özellikle KOSGEB tarafından da desteklenebilecek staj teşvikleri hem üniversitenin prestiji hem öğrenciler hem de yetişmiş ve vizyon sahibi çalışanlara ulaşabilmek bakımından firmalar için son derece faydalı olacaktır. Bu noktada personel ücret teşviki sağlayan KOSGEB’in amacına uygun hizmet edebilmesi için mühendis adayı öğrenci adına ücret teşviki sağlaması gereken tek alan fabrikalar ve şirketlerdir. Kafeler, restoranlar değil. Özellikle belirtmek istiyorum. Mühendis, finansçı vb. adaylarının ücret teşvikleri hizmet sektöründe değerlendirildiği takdirde günü kurtulan öğrenci geleceğinden kaybedecektir. Bu bağlamda öğrencilerin alanlarında iş ve staj imkânı bulması adına yapılacak ücret teşviki çalışmaları orta ve uzun vadede şehre çok büyük faydalar sağlayacaktır. Üniversitelerimizin ‘+1’ projesini bu açıdan oldukça önemli buluyorum ancak öğrencileri doğru iş alanlarına yerleştirme konusunda biraz daha özen gösterilebilir.

Değinmek istediğim diğer bir konu ise firmaların genel durumu. Şehirde büyük ölçekli firmalar olsa da genele baktığımızda istihdamın büyük kısmı ya ulusal markaların şubeleri ya da KOBİ’ler tarafından sağlanmakta. Bu noktada KOBİ sahiplerine ve idarecilere sunmak istediğim iki tavsiye var. KOBİ’ler için söylemek istediğim, şehrin potansiyelinin yetmediği yerlerde gerektiğinde diğer büyükşehirlerden yetişmiş insanlara ulaşıp onları yanlarına alarak kurumsallaşma ve büyüme yoluna gitmeleridir. Üniversitede başarıya aç birçok öğrenci var. Kendilerine doğru imkân sunulduğunda bu imkânı sonuna kadar değerlendirecek birçok mühendis ve yönetici adayı var. Bu insanlarla el ele verilip yerli sermayenin geliştirilmesi adına çok çalışarak ciddi mesafeler kat edilebilir. Diğer bir yandan şehrin idarecilerine sunmak istediğim tavsiye ise KOBİ sahiplerinin vizyonunu geliştirmeleri adına işinin ehli kişiler tarafından verilen, yatırım, insan kaynağı yönetimi, pazar stratejileri, risk yönetimi gibi konularda seminerler, kurslar düzenlemek gibi çalışmalar yapmalarıdır. Bunun yanında yukarıda da bahsettiğim, öğrencilerin sadece ihtisas alanlarında yapacakları stajlar ve istihdamlar ücret bakımından desteklenmelidir. Şahsi öngörüm KOBİ’ler bahsettiğim bu büyümeyi başaramazlarsa en geç 15 yıl içerisinde, ulusal ve küresel sermaye tarafından domine edilecek ve pazarda kendilerine yer dahi bulamayacaklardır.

Şehrin önemli bir sorunu da eğlence-hizmet sektörüne yapılan yersiz yatırımlardır. Ardı ardına açılan kafe ve restoranlarla inanılmaz paralar yatırılmakta ve karşılığında hem karlılık hem de ücretler düşmekte. Bu noktada şehrin idarecilerine tavsiyem Avrupa tipi sınırlandırmalar getirmeleri ve aynı bölgeye aynı tip yatırımı sınırlandırmaları olacak. Yatırımcıya tavsiyem ise daha fazla kafe ve restoranın açmamaları olacak. Yukarıda bahsettiğim tip insanlara ulaştıklarında çok daha kaliteli ve katma değeri olan yatırım fırsatları olduğunu göreceklerdir. Aksi halde kafe balonu yatırımcının elinde patlayacaktır.

Son olarak söylemek istediğim şey ise güzide şehrimizin reklamının yapılması adına daha fazla çalışma yapılmasıdır. Ekonomik anlamda en büyük eksiği potansiyel kullanma becerisi olan yatırımcı bulmak olan şehrimiz, ülke insanına doğru tanıtıldığında vazgeçilmez bir yatırım ve cazibe merkezi olacaktır.

Benim gördüklerimin bir kısmı bunlar. İlerleyen günlerde fırsat buldukça Sakarya özelinde daha detaylı yazılar yazmaya gayret edeceğim.

Güzide şehrimizin potansiyelinin fark edilmesi ve şahlanması dileğiyle.

Sağlıcakla kalın…