YİĞİT Kurt, henüz 9 yaşında Muğla’da yaşayan bir çocuktu. Gönlündeki renkler ise sarı-kırmızı…
Küçük yaşta tutulmuştu bu sevdaya; tuttuğu takım Galatasaray’ı seyretmek için her defasında baskı yapıyordu babasına. Sonunda babasını razı etti ve düştüler İstanbul yoluna…
Galatasaray, Tottenham’ı ağırlayacaktı Rams Park’ta; tarihler 7 Kasım Perşembe gününü gösteriyordu…
Baba ve oğlun bulunduğu otomobil, Balıkesir'in Susurluk ilçesinde seyrettikleri sırada feci bir kazaya karıştı. Baba yaralıydı lâkin, Yiğit Kurt’un durumu ağırdı; acilen yetiştirdiler hastaneye…
Günlerce beklendi Yiğit ayaklanır diye, ama olmadı; hasar büyüktü, daha fazla direnemedi Yiğit Kurt. Beyin ölümü gerçekleşince, ailesi büyük bir olgunlukla “Hiç olmazsa organları başkasını yaşatsın” düşüncesindeydi…
Acil organ bekleyen bir hastaya verildi organları, onlarda hayat buldu…
Ne garip ne tesadüftür ki, 9 yaşındaki Yiğit Kurt’un kalbi genç bir Fenerbahçe taraftarına verdi. Şimdi onun küçük bedeninde “pıt pıt” atıyor Yiğit’in kalbi.
GALATASARAYLILAR ORADAYDI
Genç taraftarın ölümü tüm Galatasaraylıları olduğu kadar tüm sporseverleri de derinden üzmüştü. O, takımını canlı canlı izleyememişti Rams Park’ta lâkin işte sevdiği takımın neredeyse tüm futbolcuları ve yöneticileri onun cenazesine katılıp dualar etmiş, saygı duruşunda bulunmuştu.
Demek ki Galatasaray için “vefa” sadece İstanbul’da bir semt adı değilmiş. Yiğit Kurt’un Cim-bom aşkı tüm Galatasaraylıların gönlüne dokunmuştu; onlar da bu veda gününde sarı-kırmızı forma ile sarılan tabutuna el attılar hep birlikte.
Yiğit’in babası da, “Hiç olmazsa, oğlumu bu günde yalnız bırakmadınız ya, acımızı ve yanan kalbimizi biraz soğuttunuz. Sizlere ne kadar teşekkür etsek azdır” diye ağladı.
VE BODRUM-GALATASAKAY MAÇI
Tarihler 23 Kasım Cumartesi’ni gösterdiğinde bu defa tüm Galatasaray ve taraftarlar geldi Yiğit Kurt’un ayağına… Sarı-kırmızılı futbolcular ve yöneticiler maç için Bodrum’a geldiklerinde küçük Yiğit’in kabrine gidip, dualar ettiler.
Akşamki maçta ise Yiğit Kurt unutulmamış, bir posterle küçük stadın içinde yerini almıştı…
Ve Galatasaray’dan ikinci yarının 54’üncü dakikasında beklenen gol geldi. Batshai Atunga takımını galibiyete taşıyan golü kaydetti. Atunga gol sevincini kutlarken yanına takımın gözdesi Victor Osimhen yaklaştı ve kulağına bir şeyler söyledi. Bunun üzerine Atunga, tribünle saha arasına yerleştirilen Yiğit Kurt posterine sarıldı ve saygısını gösterdi…
İşte spor ve fair-play duygusu böyle bir şeydir. İçinde sevgiyi, vefayı barındırır…
Atılan gol tüm Galatasaraylıları sevindirirken, Atunga’nın ve diğer futbolcuların Yiğit Kurt yaklaşımı tüm sporseverlerin gönlünü okşadı, yüzlerde tebessüm bıraktı.
YİĞİT’İN FORMASINI ÜTÜLEYİN!
Genç Galatasaray taraftarı Yiğit Bulut, takımını izlemek için çıktığı yolda, elim bir trafik kazası ile hayata veda etti. Kendisini tanıyan, tanımayan binlerce kişi geldi cenaze merasimine ve Yiğit’i ebedi yolculuğuna uğurladılar gözyaşları arasında.
Tarihler 14 Kasım Perşembe gününü gösterdiğinde, öğle vakti bir küçük beden düştü kara toprağa… Yol yorgunuydu, küçüktü, ufacıktı; hemen oracıkta daldı derin uykuya… Ailesi, çok sevdiği sarı-kırmızı renklerle donattı mezarını.
Yiğit Bulut’un odasındaki Galatasaray köşesi, sarı-kırmızılı forması, atkısı ve beresi asılı kaldı duvarında… Masasında ise eksik etmediği sarı-kırmızılı bir topun minyatürü vardı.
Sarı-kırmızılı renklere bezenmiş odası, bilgisayarı, formaları ve tüm özel eşyaları garip kaldı Yiğit’in; ailesi tarafından bağışlanan organları ise başka bedenlere nefes olacak, can katacak.
Yunus Emre asırlar öncesinden şöyle sesleniyor:
“Ölürse tenler ölür… Canlar ölesi değil…”
Ben de diyorum ki Kurt ailesine, Yiğit’in çok sevdiği formalarını ütüleyin ve sandıkta özenle saklayın! Siz yaşadıkça, onlar da sizinle birlikte yaşayacaktır…
Hayat böyledir işte… Acısı da tatlısı da iç içe… Birinin kalbi, ciğeri ve gözleri bir başkasının hayat iksiri olur…
**************
ANLAMLI SÖZ
“Saygı ve vefa, ilişkilerin temel taşlarıdır… Bu iki değerle kurulan bağlar, zamanın yıpratamayacağı kadar güçlüdür…”
MUHİKU
**************