10 yıl önce yitirdiğimiz taşların hakanı, gazeteci yazar, araştırmacı, yönetmen, fotoğraf sanatçısı, televizyon programı yapımcısı. 2008 yılı Sedat Simavi Sosyal Bilimler Ödülü sahibi, Rahmetli Servet Somuncuoğlu’nu, yine yaklaşık 2 yıl önce aramızdan ayrılan M. Metin Kaplan ağabeyimizin yazısıyla analım bugün…
Metin ağabey Türkiye’de bir devletin olmadığını biliyordum, ama geçen gün -maalesef- bunu bir kere daha anladım. Kurduğum cümle meramımı/maksadımı tam olarak ifade etmeye yetmedi, galiba… Bir kere daha deneyeyim… Elbette bu kere daha uzun bir cümle veya belki de birkaç cümle kurmam gerekebilir, ama olsun. Önemli olan meramımı tam olarak ifade edebilmek.
Bildiğiniz gibi Gazi Mustafa Kemal ile silâh ve siyaset arkadaşları uzun ve çetin mücadeleler sonunda, Devlet-i Aliyye (Osmanlı İmparatorluğu)’nin küllerinden yeni bir devlet; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmuşlardı... Ancak bu Devlet, Gazi’nin 15 yıl sonra vefat ettiği gün çatırdamaya başladı ve –maalesef- çok fazla yaşayamadı, yaşatılamadı! 1952 yılında NATO’ya katılmayı kabul edince de tamamen çöktü! Türkiye o günden sonra USA’nın bir sömürgesi haline geldi.
Biliyorum, birkaç kişi hariç hemen hemen hepiniz bu adam gene neler saçmalıyor böyle, diyorsunuz… Olsun… Allah aşkınıza, çevrenize şöyle bir bakın, fakat görerek… Gazetelerde okuduğunuz, radyolarda dinlediğiniz, televizyonlarda izlediğiniz haberlerle yorumları hatırlayın ve ortada bir devlet olsaydı, bütün bu olan biten olur muydu, olabilir miydi diye kendinize bir sorun… Ve bana değil, ama kendinize Türkiye’de bir devlet olup olmadığını söyleyin… Ne ise bu kadar yeter, herhalde… Ben tekrar başa dönerek, söylemek istediklerimi arz edeyim.
Türkiye’de bir devletin olmadığını biliyordum, ama geçen gün -maalesef- bunu bir kere daha anladım. Nasıl mı? Ramazan Bayramı’nın arifesi günü, Karacabey’in İsmetpaşa Köyü’nde ülküdaşımız Servet Somuncuoğlu’nun cenaze merasimi vardı. Ülküdaşım Nurullah Kaplan’la birlikte biz de iştirak ettik… Çok kalabalık ve seçkin bir cemaat vardı. Gıpta edilecek, bir merasim oldu… Ancak…
Ancak Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı, Bakanlar, Genel Kurmaya Başkanı, Diyanet İşleri Başkanı, Siyasî Parti Genel Başkanları, Milletvekilleri, Kuvvet Komutanları ve diğer askerî ve sivil en yüksek bürokratlar, merasime katılmamışlardı. Hayretler içinde kaldım! Kimseye bir şey söylemedim, ama Türkiye’de bir devletin olmadığını kendi kendime bir kere daha tekrarladım.
Hâlbuki sabah Karacabey/İsmetpaşa’ya doğru otomobille yol alırken, neler düşünmüştüm:
Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı, Bakanlar, Genel Kurmaya Başkanı, Diyanet İşleri Başkanı, Siyasî Parti Genel Başkanları, Milletvekilleri, Kuvvet Komutanları ve diğer askerî ve sivil en yüksek bürokratlar merasime katılırlar.
Servet Somuncuoğlu’nun tabutunu, Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan ve Genel Kurmay Başkanı omuzlarına alırlar. Kabristana doğru Tekbirlerle taşımaya başlarlar… Ve hatta taşımak isteyen diğer zevata tabutu vermezler… Tabut, böylece kabristana gelir.
Kabristanda Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı, Bakanlar, Genel Kurmay Başkanı, Siyasî Parti Genel Başkanları, Milletvekilleri, Kuvvet Komutanları ve diğer askerî ve sivil en yüksek bürokratlar, tabutun başında saf tutarlar. Cumhurbaşkanı kısa bir konuşma yapar; Servet Somuncuoğlu’nun Türk milleti ile Türk kültür tarihine yaptığı hizmetleri veciz bir şekilde anlatır… Ve cenaze namazını Diyanet İşleri Başkanı kıldırır.
Helâllik/razılık alındıktan sonra tabutu bu defa ülküdaşları; MHP Genel Başkanı, Türk Ocakları Genel Başkanı, Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve MHP İl Başkanı omuzlarlar ve kabre kadar taşırlar.
Mezara Cumhurbaşkanı iner, önce mevtayı ve sonra tahtaları güzelce yerleştirir. Çıkar ve ilk toprağı elleriyle atar, sonra sırasıyla; TBMM Başkanı, Başbakan, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı, Bakanlar, Genel Kurmaya Başkanı, Siyasî Parti Genel Başkanları, Milletvekilleri, Kuvvet Komutanları ve diğer askerî ve sivil en yüksek bürokratlar atarlar.
Bu sırada Diyanet İşleri Başkanı Kur’ân-ı Kerim okumaktadır. Diyanet İşleri Başkanı bırakır, Cumhurbaşkanı başlar, Cumhurbaşkanı bırakır, Başbakan başlar ve böyle sırasıyla devam eder gider… Ben böyle bir cenaze merasimi hayal etmiştim… Çünkü Servet Somuncuoğlu böyle bir merasimi fazlasıyla hak etmişti.
Servet Somuncuoğlu’nun Türk milletine ve Türk kültür tarihine yaptığı hizmetin yarısını, başka bir adam meselâ Almanya’ya, İngiltere’ye, Fransa’ya veya İtalya’ya yapmış olsaydı, o adama, Almanya’da, İngiltere’de, Fransa’da, İtalya’da yukarıda tasvir etmeye çalıştığım cenaze merasiminden çok daha muhteşem bir merasim yapılırdı!
O kadarla da kalmaz. Anıt mezar yapımı için, kişinin milleti ile tarihine yaptığı hizmetin anlam ve önemiyle mütenasip çok büyük ödüllü bir yarışma açılır, kazanan proje hemen hayata geçirilirdi… Ve anıt mezarın açılışını, Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı, Bakanlar, Genel Kurmaya Başkanı, Diyanet İşleri Başkanı, Siyasî Parti Genel Başkanları, Milletvekilleri, Kuvvet Komutanları hep birlikte yaparlardı.
Farkı fark ediyor musunuz? Türkiye’de devlet yok lâfını niye kullandığımı anlıyor musunuz? Meramımı anlatabiliyor muyum?
Yahu! Bilmiyorsanız, araştırın ve öğrenin Servet Somuncuoğlu tek başına Türkiye tarihini, Türk tarihini ve İnsanlık tarihini değiştirecek bilgileri derleyip toplamış, belgelemiş ve konunun uzmanlarının istifadesine sunmuştu!
Yahu! Bilmiyorsanız, araştırın ve öğrenin Servet Somuncuoğlu tek başına dünyanın her yerindeki Türk yazıtlarının vb. envanterini çıkartarak, kayıt altına almış ve bu suretle yok olmalarının, yok edilmelerinin önüne geçmişti!
Yahu! Bilmiyorsanız, araştırın ve öğrenin Servet Somuncuoğlu tek başına Türklerin Anadolu’ya 1071’de değil, bundan binlerce sene önce geldiğinin belgelerini/vesikalarını bulmuş ve kayıt altına almıştı!
Yahu! Bilmiyorsanız, araştırın ve öğrenin Servet Somuncuoğlu tek başına Kürtlerin de, Hititlerin de, Sümerlerin de, Etrükslerin de, İngilizlerin de, İsveçlerin (Vikinglerin) de, Kızılderililerin de vd. Türk olduklarının kültürel vesikalarını/belgelerini tarihçilerin önüne koymuştu!
Yahu! Bilmiyorsanız, araştırın ve öğrenin Servet Somuncuoğlu tek başına Türk soyunun tarihinin, Hz. Nuh’a ve Nuh Tufanı’na kadar dayandığını hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar açık ve net olarak ispatlayabilmemizin kültürel belgelerini/vesikalarını toparlamıştı!
Tanıyanlar tanımayanlara, bilenler bilmeyenlere söylesinler; Türk kültür tarihi yetim kaldı. Ağıtçılar ağıtlar yaksınlar; ozanlar mersiyeler söylesinler; SERVET SOMUNCUOĞLU uçmak’a vardı! Allah rahmet eylesin! Türk milletinin başı sağ olsun! Sevenlerine Allah sabırlar versin!
Ruhuna el Fatiha
19.08.2013