Sevgili okurlar,
Muhakkak,”siyasi partiler” farklı tüzel kişiliklerle, yani tüzüklerle, devlet kadrolarını yönetmeye talip olurlar..
Her “siyasi kurumun” fikirleri, yapacakları, iktidara geldiklerinde, iktidar ortağı olduklarında takip edecekleri program, tüzüklerinde yer alır..
Bazılarında “lider” anlayışı egemen olsa da, bazılarında “eş başkanlık” ya da “ekip” adı altında bir yapılanma da, söz konusudur.
Özellikle “demokrasinin” olmazsa, olmaz kurumlarından olan “siyasi partiler”, Avrupa ülkelerinde artık, “lider sultasından” vazgeçerek, “ekip ruhu” içinde yönetiliyor.
Bizimkilere sorsanız,” hangi Avrupa ülkesinde demokrasi var” diye karşınıza dikilirler!
Ne denir, seviye bu olunca?
GÜÇLÜ LİDER İMAJI YOK!
“Elifi görse mertek sanan” bir zihniyetten, ne beklenir ki?
Mesela, Belçika “monarşi” ile yönetilir..
“Kraliyet Ailesi” altında; güçlü bir parlamento, senato, federal hükümet, bölge hükümetleri ve belediyeler yerini almış..
Kurumlar, tıkır, tıkır işliyor..
Siyasetçiler gelip, gidiyor..
Ülkede değişen bir şey yok..
Son yıllarda, onlarda “senatoyu” devreden çıkardılar..
Elbette alınan kararları, bizdeki “cumhurbaşkanlığı” makamı gibi “Kral” onaylıyor..
Hükümet kurma görevini, yine “Kral” veriyor..
Ancak, Kral’ın görevleri “sembolük” olmaktan öte, bir mana ifade etmiyor..
Yıllardır ülkeyi, “koalisyon hükümetleri” yönetiyor..
Eskiden olduğu gibi şimdilerde “güçlü liderlerin adı”, ön planda değil..
DİN VURGUSU?
Siyasi partilerin adları, sürekli zamana, mekana, parti yapılanmasına göre değişiyor..
Siyasette “din olgusu” kesinlikle sıfırlandı..
Bundan 25,30 Yıl önce adında “Hıristiyan” olan partilerin yapısı bile değişti..
O yıllarda da “ Hıristiyan Demokratlar” adı altında siyasal parti hüviyeti taşıyan partilerin, “kilise ile papazlarla bir yakınlığına” tanıklık etmedim..
Toplumda,” Kilise ve papazlar bizi bir kez kandırdı, bir daha mı” anlayışı toplumda egemen..
Şimdi bir kıyaslama yapacak olursak, Türkiye’de “güçlü lider”, öyle, az- buz değil, “masaya yumruğunu vuran lider, radikal sözlerle öne çıkan milletvekilleri, parti sözcüleri” egemen!
“İnsanımızın, dini, meşrebi, soyu, sopu..”, sizi neden çok ilgilendiriyor?
Neyi, “ört-bas” ediyorlar ki?
Bu dil, bu söylemlerle, “güçlü lider” olamazsınız efendim!
AĞIR HAKARET DİLİ?
Artık, cami çıkışlarında demeçler, cami hutbelerine kadar sirayet etmiş, siyasallaştırılmış, gelenekler, görenekler, anlayışlar, “günah ve sevap” bağlamında öngörüler ve din fetvaları ile söylemleri, hayatımızı yakından ilgilendiriyor..
İlgilendirse iyi, şekillendirme çabalarındalar!
Sadece iş, burada bitse iyi?
Bu söylemleri, “ terörist, hain, illet, zillet, böcek, Nazi, emperyalizmin uşağı, ABD’nin adamı, Avrupa kafası, TiTO artığı, Bay Kemal..” gibi ağır hakaret ve nefret içeren sataşmalar takip ediyor!.
İş bu raddeye gelince, “vatandaş da, bu ağır, hakaret dili ile ayrışıyor, taraftar oluyor ve kutuplaşıyor, birbirinden uzaklaşıyor..” diyenleri haklı çıkarıyoruz!
Sıkı durunuz, bir başka örnek ile konuyu irdelemeye devam edelim..
NA FARKINIZ KALDI?
“Terörün amacı”; belli taktiklerle kaos yaratmak, kargaşa çıkarmak, korku salmak, hükümeti yıkmayı hedeflemek, toplumu huzursuz etmek ve bu sayede taraftar toplamaktır..
Hangi “terör uzmanına “sorsanız, size bu tarifi verecektir, şüphesiz..
Maalesef, Türkiye’de siyasal parti yöneticilerinin, liderlerinin, temsilcilerinin yaptığı, bundan farklı mı?
Oldu mu şimdi?
Peki,” şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganlarını, bu bağlamda, nereye koyacağız?
Hani hep dilimize doladığımız,” iri, diri, bir” olalım tekerlemesi nerede kaldı?
“Bölücülük”, illa silah ile olmaz, pek ala dil ile ayrıştırma ile kutuplaştırma ile söylemler ile de olur!
Topluma,”nifak tohumları” böyle de ekilir!
HEPİMİZ KARDEŞİZ!
Hani nerede,”hepimiz kardeşiz” diye meydanlarda çaka satanlar?
Kısaca, “cümle alem” yanı şu ” dış güçler” toplansa, bizim, bize yaptığımızı inanın yapmaz!
Sözü, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Desteci’ye getirmek istiyorum.
Senin karşında, beğenirsin, beğenmezsin, senin kadar oy almış, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edilmiş, üstelik ailesi gurbette olan bir “evladı fatihan” var!
TİP Genel Başkanı Erkan Baş için, ettiğiniz, o söz yakıştı mı?
LALA DEVRİ BİTECEK!
Gençlerin sevgi odağı olan, belli kesimi yakından etkileyen, partisini sürekli yükselten bir çizgi de olan Erkan Baş çıktı,” Lale Devri nasıl bittiyse, sülale devri de öyle bitecek” diye cevap verdi..
Bu bir siyasal yaklaşımdır..
Hakaret var mı?
Aşağılama var mı?
Irkçı, nefret suçu taşıyor mu?
Küçük düşürme var mı?
Yok, yok, yok, be kardeşim!
Niye ve neden be başkan?
Buradan çıkaracağınız nema, ne ola ki?
“Şu ülkeye destursuz gelen Suriyeli, Afgan ve diğer kaçak göç dalgası ile ilgili”, ne tür çıkışlarınız var ki?
Kaldı ki, bu bir sataşma değil, cevap!
Sözümü buraya kadar getirdim..
TECRÜBE KONUŞUYOR?
Bir dostum, Brüksel’den ahbaplığımız Afyon Emirdağ İlçesi, Tez Köyü’ne kadar ulaşan Eczacı, folklor adamı Nurettin Yılmaz’a sözü bırakıyorum:
“2003 senesinden sonra, Belçika Brüksel'de epey Cafe(kahve) işlettim.
" Balıkçının kahve, Türkü Bar, son olarak da Cafe Toprak"..
Yüzlerce Bulgaristanlı Türk ile tanıştım, muhabbet ettim. En az 50 kadar Bulgaristanlı Türk bayan servis elemanları ile çalıştık.
Hülya Hasanova, Şermin Mehmedova,;Fatma Hüseyinova, Fahri Mehmedova, Ali Aliyova..
Belçika'ya erken giden Türkler ve çocukları , Bulgaristanlı Türkler, arkalarından “Bulgar " diye konuşuyorlardı!. Bulgaristanlı Türkler bu duruma alınıyor ve içerliyorlardı..
BULGARİSTAN TÜRKLERİ?
Bir gün Fahri Mehmedova dedi ki:
“Türkiye'den buraya 40 Sene önce gelen Türklerin torunları Türkçe anlaşamıyorlar.. Bulgaristanlı Türkler olarak, 100 Yıldır, Bulgaristan'da yaşıyoruz, “Türk” olarak, adet, örf, geleneklerimizi unutmadık...
Hâlâ Türk’üz.
Torunu Türkçeyi konuşamayan Türk kardeşlerimiz, bize "Bulgar" diyor, üzülüyorum demişti…”
Bu “TİTO artığı” sözü, beni Brüksel günlerinde götürdü..
Yazık ki, ne yazık?
Şu işe bakın ki, bir siyasi partinin lideri, bir başka siyasi partinin liderine “ TİTO artığı” diyerek, nefret sucu işlemeyi göze alıyor?
Ne günler?
Geçer mi, biter mi?
CEVABI EVLADI FATİHAN VERECEK!
Ona, asıl cevabı ülkemizdeki Evladı Fatihan verecek te, sana ne demeli be, lider müsveddesi?”
Siyaset, “bir fikir, bir hizmet yarışı, bir anlayış birlikteliği”, bir kavrayıştır..
Aşık Veysel’in söylediği gibi,” Fikir başka, başka olmazsa, koyun, kurt ile gezerdi” sözü ne kadar doğru..
Öyle olmazsa, bu kadar parti mi olurdu..
Lütfen seçimlerde;” fikirlerimizi, düşüncelerimizi ve hizmetlerimizi, duruşumuzu, kültür geleneklerimizi yaşatalım, yarıştıralım..” derim..
“Kem söz” sahibinindir de!?
Başka Türkiye yok, tapılacak lider de yok!?
Kimse de, bulunmaz değildir!
Ülkenin selameti, geleceği, insanımızın mutluluğu refahı, her şeyden evladıdır..
Ülkemiz de şu “dil belası da”, gönül yaramız oldu çıktı!
Neylersin, başka marifetleri yok!
Sağlıklı hafta sonları dilerim!..
Yusuf Cinal yazıyor, 15 Nisan 2023