Sevgili okurlar,
Acısıyla, tatlısıyla, güzeli ve çirkiniyle olduğu kadar, iyisi ve kötüsü ile bir “2022 Yılı” geride kaldı..
Elbette zaman, “muhasebe yapma” zamanıdır!
Takvim yapraklarını geriye doğru çevirmeyeceğimize göre, önümüze bakacağız!
Futbol maçları sonrası, iki taraf oyuncu ve teknik heyetinin açıklamalarını hatırlamanız, yeterli mi bilmem?
“İyi oynadık ama, şans bizden yana değildi!
Yapacak bir şey yok, top bizi sevmedi, önümüze bakacağız!
Maalesef, hakeme takıldık!”

Televizyon ekranlarına yansıyan bu açıklamaları, bu düetleri hatırlatmamdaki maksat, “bir futbol maçı kritiğine, dalıp gitmek gibi bir derdim” yok!

DERT ETMİYORLAR?
Daha önce de yazdım!
Avrupalılar, iki şeyi çok dert etmiyorlar?
Futbol maçı sonrası, öncesi tartışmalar ile siyaset çekiştirmelerini!
Elbette herkesin bir dünya görüşü var..
Bunu da sandık başına gitti mi, seslendiriyor..
Zira, onların yaşamlarına, hayat güzellikleri, yerleşik kurallar şekil veriyor..
Bunlarda mı ne?
Hayatın, yaşamın güzellikleri..
Neden dersiniz?
Bir kere, devlet emin ellerde!

SİSTEMİ OTURTMUŞLAR!
Siyaset sahnesine kim çıkarsa çıksın, “devletin işlevini yerinden sarsacak değişime kalkışılmıyor, değişim gerekliyse, bu konuda ülke genelinde büyük bir uzlaşmanın sağlanması” gerekiyor..
Böyle, “futbol takımlarını tutar, pardon tapar gibi, burada siyasi partileri kutsallaştıranlar, hele de fanatizim içinde olanlar” yok!
“Avrupa’daki anlayışları, kültür yansımalarını ve diğer siyasi olayları dert ederek”, bir yere varamazsınız?
Bir kere, “Avrupa insanı, ülkeleri, siyasi partileri, sivil toplum kuruluşları sizin yaşadığınız bu sızlanmaları, sen-ben kavgasını, bir kesimi tahakküm altına almaları, burası Müslüman ülke dayatmaları ile diğer çıkışları”, hiç ama hiç umursamıyorlar!?
Dedim ya, bunları çok arkalarda bırakmışlar,umursamıyorlar bile!..
“Kilise ile papazın dedikleri ile uğraşan, bu işe kafa yoran” bile yok!
En önemlisi de, “adamların yarın kaygıları” yok!
Herkes işine, gücüne bakıyor, kazanıyor, harcıyor, geziyor, içiyor,yiyor, yaşamın güzelliklerini keşfediyor..
Burada, ”asgari ücret” ile ilgilenen, öyle emekliliği geldiği için yaşa takılanlar da hiç yok!

GELEN AĞAM ,GİDEN PAŞAM?
Her iş sisteme bağlanmış, “emekli yaşı erkeklerde 67, kadınlarda 65  ama, 50 Yaşında bile emekli olanların sayısı”, o kadar fazla ki?
Yaşam kalitesi yüksek, geliri yüksek, alım gücü yüksek, her aile bireyinin geleceği garanti altında..
Özlenen tablo bu değil midir?
Bu durumda, “nasıl gelen ağam, giden paşam” düşüncesi toplumda egemen olmasın?!
Sendikalı toplumda, “ücret artışı, hayat pahalılığı” söz konusu olduğunda, hep birlikte yollara düşüp, siyasilere sesleniyor ve gerekirse, sandıkta hadlerini bildiriyorlar!
Kimsenin, “küsme, darılma, öfkelenme, ona buna sataşma, laf yetiştirme, kaş, göz yarma, yol kesme, dışlama, ötekileştirme..” gibi bir lüksü ve tafrası yok!
“Oyun içinde oyun, tezgah üstüne tezgah, burayı kaybedersek, ülkeyi kaybederiz, yandık, bittik “ türünden sızlanmalar, “siyasetin gündeminde” hele hiç yok!

Davalar, mahkemeleşmeler, parti kapatmalar, terörist, hain ilan etmeler, çağın çok gerisinde kalmış..
Varsa, yoksa yasalar!
Kimse, yasaları delmek için akıl yürütmüyor!
Dedim ya, adamlar sistemi oturtmuş!
Tren yolcuları varacağı istasyona biletini almış, ara istasyonlarda inen, iniyor, binen, biniyor, istikamet, mutluluklar ülkesine doğru!
Bu ülkede, saldırı ve sataşmalardan medet uman da yok!
Dedim ya, burada hakimler, savcılar, yasalar, kurallar var!
Her şey güvence altında!

GELECEĞİ YAKALAMAK?
Elbette bir Avrupa ülkesi olan Belçika’dan söz ediyorum..
Almanya daha mı farklı?
Danimarka, Hollanda ve Fransa, İskandinav ülkeleri?
Hepsi aynı istikamette, “insanlarına mutlu bir yaşam  sunmak için, geleceği yakalamak” peşindeler!

İNSAN HAYATI, BU KADAR UCUZ MU?
Bizdeki gibi hasmane düşünceler içinde, evli iki çocuklu genç bir akademisyen Doc. Dr Sinan Ateş ile ülkenin yetişmiş gazeteci, yazar, bilim insanı ve düşünlerinin hayatına kastdedenler yok!?
“Senin partilin, benim partilim” dilen hiç yok!
Bizde ki gibi, “burası Hıristiyan ülkesi, burada Müslümanlara yer yok” diyen olmadığı gibi, ülkelerine gelen yabancılar konusunda da, belli bir kültür egemen kılınmış!

KILIÇ İLE HUTBEYE ÇIKMAK?
Bütün dünya, yeni yılın eşiğinde, geleceğe hazırlanıyor, bizimkilerin derdi bambaşka?
“Kılıç ile hutbeye çıkarak, ne tür mesaj verilmek istendiğini”, ülkede kaç kişi biliyor?
Bir kadın, “kendi otomobili ile neden 90 Kilometreden öteye” neden gidemez?
Bu düpedüz insan hayatına, yaşama müdahale değil midir?
Bu neyin göstergesi, ifadesidir?
İktidarda daha fazla nasıl kalırım?
OH NE ALA MEMLEKET?
Muhalefetin önüne, “hangi büyük taşları” koyarım?
Şu İstanbul var ya, orayı mutlaka almamız llazım?
“Koyalım yasakları, keselim cezaları, alalım elinden imkanları, onları yürüyemez topal ördek” kılalım!
Oh ne ala memleket!
Hani demokratik temayüller, hani hak, hukuk, adalet, yasalar?
Çiğne gitsin, ver cezayı, at tokatı, her işi uydur kılıfına oldu, bitti öyle mi?
Sonra da çıkıp, bunun adına demokrasi, siyaset dememiz bekleniyor öyle mi?

BAŞKENT BRÜKSEL?
Yılbaşı gecesi Avrupa Birliği’nin, Belçika’nın başkenti Brüksel’deyim..
Yeni yıla, aile bireylerimiz ile birlikte gireceğiz..
Televizyonda Türk kanalları açık..
Kulağımız Türkiye’den ve Brüksel’den gelecek havai fişek gösteri seslerine kilitli..
Brüksel 1800’li yıllardan beri görülmemiş bir sıcaklık içinde.. Termometreler 16 Dereceyi gösteriyor..
Brüksel’de öyle soğuk, dondurucu yılbaşılar geçirdim ki, bu duruma hayret ettim!..

YARIN KAYGILARI YOK YA?
Halk sokaklarda, çok erken başlayan havai fişek gösterileri, kenti adeta yangın ve bombalanan bir kente döndürdü!..
Herkes, ama herkes satın aldığı havai fişekleri gecenin karanlığını yırtarcasına göğe gönderiyor..
Gökteki yıldızları saymaya aman yok!..
Yeniyıl kutlamalarında  güvenlik güçleri tam 160 kişiyi gözaltına aldı.. Zira bazı maytaplar otomobillerin yanmasına neden olmuş!..Zarar, ziyan tesbiti için pazar sabahının beklendiği paylaşıldı..

YARIN KAYGISI YOK!
Bütün bunlara rağmen eğlence yerleri, sokaklar, parkla, tarihi alanlar, diskolar, meyhaneler, barlar tıka-basa doluydu..
Dedim ya, “ülkede yaşayanların, yarın kaygısı” yok!
Onlar için yaşamak, hilesiz, gölgesiz herşey demektir..
İnsanlar,“haram ve helal, günah, sevap, cennet, cehennem silahı” ile değil, yaşamın en can alıcı kuralları,
”hak, hukuk, adalet, eşitlik ve sevgi ve saygı” temelinde yaşama sarılmış..
Kimse, kimseye, bir şeyi dayatmıyor, zorlamıyor!
Kurallar, tıkır, tıkır işliyor!

DEMOKRAT PARTİLİ ÖĞRENCİM?
Bir arada mesajlar, kutlamalar sanal alem yıkılıyor..
Akyazı Lisesi’nden öğrencim Alaattin Elma, DP Akyazı İlçe Başkanı olarak, Demokrat Parti(DP) İl Kongresi’ne katılımı ile ilgili olarak bilgi geçiyor..
“-Hocam biz ilkleriz, dereye atladık, boy verdik, bakacağız sonrasına..” diyerek, yaşadıklarını, gördüklerini hatta resim göndererek paylaşıyor..
Allah utandırmasın!
DP İl Başkanı Zafer Adalet etrafında kenetlenmişler, yeni bir siyasi güç oluşturmuşlar..
DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, DP Genel Başkan Yardımcısı Cemal Enginyurt orada..
Böyle bir coşkulu salonda “Sakarya” şiiri okunmaz mı?
Hep beraber ayağa kalkılmaz mı?
Salonda tanıdık simalarda var..

İZ BIRAKANLAR?
Sakaryaspor’un efsane Başkanları Tuncer Tepe, Aydın Zengin, siyasetin önemli isimleri Mehmet Mangıroğlu, Ali Dünya, Enver Toçoğlu, Cevat Keser, Mecdi Cengiz ve diğerleri coşkuya tanıklık edip destek veriyorlar..
Bu durum bana Sakaryalı eski siyasetcileri hatırlattı..
Adlarını anmazsak olmaz, Nuri Bayar, Ahmet Neidim, Nevzat Ercan, Mehmet Gölhan, Güngör Hun, Mumtaz Özkök, Mustafa Kılıçaslan, Ersin Taranoğlu, Nadir Latif İslam,Hamdi Başak ve hatta Yeni Türkiye Partisi Genel Başkanı Ekrem Alican, Hayrettin Uysal ve diğerleri..
Aramızdan ayrılanların mekenları cennet olsun, hayatta olanlara ise sağlık ve afiyetler dileriz!
Sakarya’da iz bırakanlar elbette!

DEMOKRAT PARTİLİLER?
Demokrat Partililerin, yılın son günü, Sakarya’da bu coşkuyu yakalaması, ne güzellik!
Bu bir değişime mi işaret?
Haydi hayırlısı?
Bir yeni yıl başlangıcı bu!
Daha yazacaklarımız var elbette..
Şimdiden herkese, her kesime,”mutlu yıllar, sağlıklı
güzellikler”
dilerim!
“İri, diri, bir olmak kadar, hayatta güzel olan” ne ki?
Geliniz, yeni yılda bari bunu gerçekleştirelim?
Soframızda ayrılık, gayrılık, öfke, kin ve kindarlık, dindarlık kelimelerine yer olmasın?
Yusuf Cinal yazıyor, 2 Ocak 2023 Brüksel