Parlamenter sistemin yerine oturtulan ucube rejim sebebiyle milletvekilliği değerini yitirdi.

Bu rejim sayesinde TBMM milletvekilleri için yan gelip yatma yeri oldu.

Bu rejim sayesinde milletvekilleri işlevsizleştirildi de her biri parmak indirip kaldıran birer kuklaya dönüştü.

Ama haklarını yemeyelim, hepsini bir kefeye koymayalım çünkü bu ucube rejime rağmen elinden gelenin fazlasını yapan, kırıntısı kalan demokrasinin gereğini yapmaya çalışan milletvekillerimiz de var.

Tabii ki bunlar muhalif milletvekilleri.

Öyle ya bu ucube rejimde iktidar ittifakı milletvekillerinin soru sorması, araştırma önergesi vermesi, eleştirmesi mümkün mü?

Dolayısıyla tepeden hazırlanan yasaları imzalamak ve virgülüne kadar koruyarak Meclis’te kabul ettirmekle görevlidir kendileri.

Ha, bir de muhalif milletvekillerinin, milletin yararına önergelerine sürekli ‘ret’ oyu kullanmak…

Bu ucube sistemde muhalif milletvekillerinin yapabilecekleri çok şey de yok. Kaldı ki bunu kendileri de biliyorlar ve genellikle ‘kayda geçsin’ anlayışı ile hareket edip bir yandan iktidar cephesi milletvekillerini etkilemek, onların üzerinde hiç değilse vicdani bir rahatsızlık yaratmak ileriye yönelik de tarih önünde hesap verileceği gün aklanmak niyetindeler.

Onlar da biliyorlar artık sorduklarının cevapsız kalacağını veya komik cevaplar verileceğini, onlar da biliyorlar artık yaptıkları tekliflerin hiçbir işe yaramadığını ve yaramayacağını…

Yahu cevabın komiği mi olur diyeceksiniz. Olur. Bu sistemle olur ve oluyor.

Muhalefet sordu; Cumhurbaşkanlığı’nın araç ve koruma sayısı kaçtır?

Cevap; ‘Yeteri kadar!’

Muhalefet sordu; TRT dış yapım olan dizi ve programlara bölüm başı ne kadar ücret ödüyor?

Cevap; ‘Ticari Sır’ açıklayamayız!

Muhalefet sordu; Yandaş müteahhitlere yaptırılan Osmangazi Köprüsü’ne 2021 yılında ne kadar ödendi?

Cevap; bütün ödemeler mevzuata uygundur!

Milletvekili TBMM çatısı altında halk adına soruyor, ülkenin ve halkın çıkarlarını korumak adına soruyor. Aldığı cevaplar trajikomik ve adeta demokrasinin rafa kalktığının da göstergesi…

Geçtiğimiz hafta, milletvekilliğinin hakkını veren ender milletvekillerinden Turan Çömez bu konuyu gündeme getirdi ve adeta isyan etti.

Bakın bakalım haksız mı?

“Saygıdeğer milletvekilleri, içinde bulunduğumuz yüce çatının ve parlamenterlerin temel sorumluluğu millet adına yasama yapmak ve millet için denetleme yapmaktır, aynı zamanda bütçe yapmaktır.

Fakat maalesef artık Parlamentoda eskiden olduğu gibi yasamayı tartışmayacağım ama denetleme faaliyetlerini yapamıyoruz. Bakın, zaten gensoru şansımız yok ama verdiğimiz soru önergelerine dahi ne yazık ki genellikle cevap almıyoruz, aldığımız cevaplar da maalesef yetersiz oluyor.

Bakın, Sayın Mahinur Özdemir Göktaş, aileden sorumlu Sayın Bakan, kendisine defalarca soru önergesi verdim, defalarca, duvar gibi Bakanlık cevap vermiyor, bunun karşılığında götürüp mahkemeye veriyor beni, bu Meclis için bir züldür, bir ayıptır. Bugün son derece önemli, soru önergeleriyle de birlikte önemi şeyler açıklayacağım.

Bakın, ben Bandırma'da, Bandırma Çocuk Yuvasında yaşanan ve müfettiş raporlarıyla tespit edilmiş bazı şeyleri sordum kendisine, cevap vermemiş.

Öte yandan, yine Sayın Bakana bir başka soru önergesi daha verdim. Balıkesir'de 2 yavrumuz bir gece yarısı çocuk yuvasından alındı, dışarıya götürüldü ve maalesef bu çocuklar kendisini dışarıya götüren yetişkinler tarafından taciz edildi ve uyuşturucu kullanıldı ve ondan sonra çıkan yangında o yetişkin hayatını kaybetti, çocuklardan biri de uzun süre yoğun bakımda kaldı.

"Nedir bu olayın aslı? Niye böyle bir şey oldu?" diye soruyorum, cevap yok.

Öte yandan, yine burada, bu kürsüde, bu Mecliste konuştum ve bir araştırma önergesi verdim, ciddi bir çalışma yaptım Mersin Çocuk Yuvasında kalan çocuklarla ilgili. 4 yaşında, 5 yaşında yuvaya emanet edilmiş çocukların yuvada devşirilerek PKK'ya katıldıklarına dair belgeler geldi elime. 14 yaşında, 15 yaşında çocuklar yuvadan kaçırılmış PKK'ya katılmışlar ve daha sonra Emniyet birimleri tarafından yakalanmışlar ve bir kısmı şu anda Adana'da cezaevindeler ve çocuklarla konuştum cezaevinden ve bunu ifşa ettim burada, Sayın Bakan lütfedip bize bilgi vermek yerine cezaevine müfettişler gönderdi "Acaba Turhan Çömez bu çocuklarla nasıl konuştu?" diye bunun peşine düştü, bu da kabul edilemez bir durum.”

Turan Çömez, Zonguldak ili Kozlu ilçesinde, çocuk yuvasında çalışan 24 yaşındaki "T.A."nın oradaki 14 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz ettiğine dair belgeler geldi, bunu da sordum kendisine, lütfedip cevap dahi vermedi, diyor.

Örneklerini çoğaltarak, bu konulara ilgili bakanın cevap vermediğini üstüne bir de yayın yasağı ve avukatların için bile dosyaya ulaşım engeli getirildiğine isyan ediyor.

Haksız mı?