ARTIK Ağustos ayındayız… 24 Temmuz, Çalışan Gazeteciler Günü’ydü; artık geride kaldı. Ülkede yerel ve ulusal basında on binlerce gazeteci var. Bu sektörden ekmek yiyor ve ülkesine çok önemli bir amme hizmeti veriyor.

Geç de olsa kutlu olsun…

Gazi Mustafa Kemal, “Basın, Millet’in müşterek sesidir; susturulamaz!” diyerek, biz gazetecilere ne denli önem verdiğini ortaya koymuş.

Lakin zamanımıza bir gelin ve gazetecilerin hal-i pür melalini bir görün…

Tehdit edilenler…

Bulunduğu çevrenin yerel yönetimlerince horlananlar…

Dövülenler…

Yaralananlar…

Ve ne yazık ki, öldürülenler…

Zor bir meslek seçmişiz vesselam…

BEN MESLEĞE BAŞLARKEN

1976 yılında gazeteciliğe ilk adımımı Tercüman Gazetesi’nde attım. O zamanlar hepi topu 5 gazete vardı;

Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet, Tercüman, Günaydın…

Kelebek ve Saklambaç adlarında iki de magazin gazetesi…

Arada bir Tan ve Son Havadis açılır ve kapanırdı; ömürleri kısa olurdu.

Ve bu gazetelerin günlük toplam satışları ortalama 4.5 milyon civarında idi…

Türkiye’nin nüfusu ise 40 milyon… İnanmayan 1976’daki nüfusumuzu inceleyebilir. Yani nüfusun en az %10’u gazete okuyordu…

Fakat tek televizyon kanalı vardı…

O da akşam 20.00’de haberlerle açılır… 24.00’te son haberlerle ve İstiklal Marşı ile kapanırdı… Kapanırken de, “Televizyonunuzu kapatmayı unutmayınız” ibaresi ekranlara gelirdi.

İnternet yoktu… Cep telefonunu bırakın, evlerde telefonlar yoktu.

Bir yere telefon edeceğiniz zaman, PTT şubelerine gider, kolla çevrilen, manyetolu telefonlarla birçok bağlantıdan sonra konuşabilirdiniz…

Şimdi her evde, her kişide internetli cep telefonları mevcut…

Dünyanın her hangi bir yerindeki olay, cebinize düşüyor. Dünyadan haberdarsınız…

İstediğiniz gazetenin internet sitesine girip, istediğiniz yazarlara, haberlere ulaşabiliyorsunuz… Kısacası dünya avucunuzun içinde…

GAZETELER CAN ÇEKİŞİYOR

Bizim zamanımızda, günlük tirajı 1 milyona yaklaşan Hürriyet’e, “basının amiral gemisi” derlerdi. Şimdi o Hürriyet’in tirajı 30, bilemediniz 40 binlerde seyrediyor.

Gazetenin sahipleri, belki yakın bir zamanda gazeteyi kapatıp tamamen internete dönebilir…

Tercüman Gazetesi benim zamanımda ortalama 750 bin 800 bin civarında satardı. Şu anda Topkapı-Cevizlibağ’daki “T” binada benim zamanımda 1500 kişi çalışırdı.

Şimdi 30’un üzerinde ulusal yayın organı gazete var… Bu gazetelerde çalışan gazeteci sayısını toplasanız ancak 5000 bin eder. Bunca gazetenin gerçek tirajlarının toplamı ise 500 binin altında…

Bir düşünün;

Türkiye’nin nüfusu 40 milyon… Gazetelerin tirajı: 4.5 milyon.

Şimdi nüfusumuz 86 milyon… Gazetelerin tirajı en çok 500 bin…

O zamanlar yerel basında bile çok sayıda 25-30 bin satan gazeteler vardı. Mesela Ege Bölgesi’nin Yeni Asır’ı 100 bin satardı,  işadamı Cavit Çağlar’ın sahibi olduğu Bursa Olay ise 25 bin satardı… Yani şu anda Sabah’ın, Hürriyet’in tirajlarına yakın!..

Biz oralardan buralara geldik…

Çok şükür… Gerçek gazeteciliğin icra edildiği, basının, milletin müşterek sesi olduğu yıllarda gazetecilik yaptım…

İnternet geldi… Gazetecilik nerede ise bitti…

SAHİBİNİN SESİ GAZETELER TÜREDİ!

Geride bıraktığımız Temmuz ayında, enflasyon değerleri açıklandı. Aslında oldukça yüksekti; TÜİK her defasında olandan düşük gösteriyor; temsil ettiği aziz Türk Milleti’nin hakkına giriyordu…

Aynı günlerde, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası faiz rakamlarını yukarıya çekince; dolar, avro, benzin, mazot ve LPG bir anda uçuşa geçti.

Onlar uçuşa geçinde “iğneden ipliğe”, her şeye zam yağmuru başladı. Devletin, memura, emekliye verdiği ücretler bir anda eridi.

Aslında, böylesine fiyat artışlarının onda biri bile Avrupa’da olduğunda, insanlar sokaklara dökülüyor; günlerce protestolar sürüyordu.

KİME GAZETECİLİK YAPIYORSUNUZ?

İşte “sahibinin sesi” dediğim bazı hükümet yanlısı gazeteler, ülkede fiyatlar alıp başını giderken, enflasyon değerleri tavan yaparken, dolar, avro, altın ve borsa uçuşu geçmişken bu haberlerin hiçbirini görmedi…

Sanki onlar bu ülkenin yayın organları değildi ve sanki onlar uzaylılara gazete satıyordu…

İşte, sen vatandaşın feryadı karşısında üç maymunu oynarsan…

Vatandaşın, hayat şartlarında inim inim inlerken sen pembe tablolar çizmeye çalışırsan, işte böyle tiraj olarak yerlerde sürünürsün…

Bu gazetelerin birkaçını burada vermezsem olmaz;

Hürriyet, Milliyet, Sabah, Akşam, Takvim…

Size yazıklar olsun…

O yapılan zamları görmüyorsanız; dolara, avroya, benzine, mazota, LPG’ye bir haftada yapılan 3 bindirmeyi bile görmek istemiyorsanız, sizin körelmiş vicdanınıza yazıklar olsun!

“Milletin Müşterek Sesidir!” ha?

Şimdi söyleyin bana, “Çalışan Gazeteciler Günü” nasıl kutlu olsun?

Oysa gazeteciler, temsil ettiği kitlelere doğru haberi ulaştırmaya çalışırken, çoğu zaman birilerini rahatsız ederler… Bazı odaklar, bu gerçek haberler karşısında rahatsız olur. Ve başlarlar gazetecilerin yollarına taşlar döşemeye!

Bazen dövdürürler, bazen sövdürürler… Bazen kurşunlatırlar… Ve maalesef ki bazen öldürürler…

1950’den bu yana öldürülen gazetecilerin sayısı 70’e yaklaştı.

Bir o kadar da hapiste çile çekiyor…

Ne yaparım, biz gazetecilerin kaderi böyleymiş… Daha gençlik yıllarında ateşten yeleği giymişiz habercilik uğruna…

“Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime;

Titrerim mücrim gibi, baktıkça hayalime…”

*****************************

ANLAMLI SÖZ

Milletin durumu bu iken, Türk Basını hangi milleti temsil ediyor?”

Metin Akpınar-sanatçı

****************************