Sevgili okurlar,
Hani hep dilimizdedir  ya, “şu insanoğlu kuş misali, bir gün orda, bir gün burada” diye..
Kardeşim Hüseyin Cinal, yıllardır Brüksel’de..
Tam bir gönül elçisi..
“Bir iyiliksever timsali”, olarak yurdun her köşesinden olduğu kadar, Belçika’dan da arayanı bitmez..
Yoğun işleri arasında. Fas asıllı Sait dostunun annesinin vefatını duyar duymaz, soluğu evlerinde aldı..
Başsağlığı ve diğer hizmetlerde gönüllü mü, gönüllü..
Fas asıllı Sait, “ Hüseyin’im sen nasıl bir adamsın, inanılmazsın..Allah sana nazar değtirmezsin” diyerek, sarıldılar..
Kardeşi olarak Hüseyin’in bu güzelliklerini, bu hasletlerini bilmezmiyim..
Türkiye’den kaç öğrenciye, kaç  yoksula yardıma koşan, o değil mi?
Bir defasında, telefon açtım..
“Hüseyin’im, Türkiye’den bir dostumuz gelmiş, kalacak yeri, yatacak yeri ve hatta cebinde parası bile yok” dediğimde, “ Ağabey gönder gelsin, beni bulsun”dedi..
Hemen ona,bir oda düzdü ve Ali Rıza Ersoy,aylarca orada kaldı..
Allah gani, gani rahmet eylesin!
Sinema ve tiyatro sanatçısı Ali Rıza Ersoy’un yolu bir şekilde Brüksel’e düşmüştü..

ASLANI KEDİYE BOĞDURUR!
Brüksel bu!
Brüksel, bir diplomat kenti  ama, “Aslanı, kediye boğduran bir kent” olarak ta bilinir..
Ülkesinde, başı derde girenlerin, bir suça bulaşanların, bir haksızlık karşısında sığınacak yer olarak, Brüksel’i seçenleri bilmez miyim?
Hele de, siyasi mülteciler?
Hangi ülkeden siyasi mülteci arasın, hemen “şıp” diye bulursun!
Türkiye’den mi?
“PKK Terörüne bulaşanlar, baş kaldıranlar, kılıç çekenler, dağa çıkanlar kadar,  devleti ve vatandaşı dolandıranlar, FETÖ iltisaklıların cirit attığı kenttir de” Brüksel..
Üç erkek kardeş,  Brüksel’de yaşıyoruz..
40 Yıllık Brükselli sayılırız..
Hatıralar, ne kadar çok bir bilseniz?

MART SÜRPRİZİ!
Mart ayı ya, kar beklentisi içinde olan Belçikalılar, “Aralık, Ocak, Şubat” derken, “bembeyaz örtü” ile Mart ayında  buluştu..
Hani bizde, o söz çok kullanılır  ya, “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” diye!
Eşim Fatma Cinal, beni yolcu edecek ya, ilk o güne “merhaba” dedi..
Alaca bir karanlık içinde, “ Yusuf her yer bembeyaz”diyerek, Mart ayının sürprizini paylaştı..
Evet, her yer bembeyaz ve kar yağıyordu..
Az sonra Hüseyin’den telefonu geldi..
“Ağbi, kar yağıyor, yollar kapanabilir, biraz erken çıkmakta yarar var” diyerek, beni almak için, yola çıktığını haber verdi..
Brüksel’de karlı bir güne uyanıp, bir çay içimi kahvaltı ve ver elini Charleroi Havalanı..
Aşağı yukarı, 65 Kilometre ötede, Fransa sanırına yakın bir yerleşim merkezi Charleroi..
Buluşup, yola çıkıyoruz..
Hüseayin, “Ağbi çevre yolu, şimdi ana baba günü, acemi şoförler yolu tıkayabilir, neme  lazım, biz bildik kestirme yoldan gidelim”diye söylenerek, hareket ediyor..

EMANET ÇOK!
Ağır ve temkinli, karlı bir Mart günü Brüksel’den Charleroi’ya ulaştık..
Eşim Fatma Cinal’a ısmarlanmış eşyalar olmaz mı?
Kızım Ebru satın alıyor, eşim ise yurda bir yolunu bulup gönderiyor..
Bugün sıra ben de!
Eş, dost ve yakınlarınız çoksa, buna elbette katlanacaksınız?
Bir başka aile içi yardımlaşma ve telaş işte!
Yükümüzü verip, biletimizi alıp, kardeş ,kardeşe kahvemizi içiyoruz..
Hüseyin bu, müsade istedi ve bir, iki dakikalığına ayrıldı..
Geldi, “Ağbi, bu cep telefonu ile şu para, çocukluk arkadaşıma verilecek..Durumu iyi değil, anne baba yok, ablası da vefat etti..” diye eklemeyi unutmadı..
Emanet, bu ya teslim aldım..

MEMLEKET SOHBETİ!
Böyle üzerimize vazife olmayan, bir sürü angarya ile memleketim Sakarya için Belçika Charleroi’dan yola çıkıyorum..
Pegassus Hava Yolları ile Sabiha Gökçen’e uçacağız..Kalkış saatimiz 11,35 olarak belirlenmiş.. Ama saat 12,30 oldu..Uçak içinde bekliyoruz..
Derken, kaptan pilotun sesi duyuldu..”Havalananıdaki kar temizliği nedeni ile geçiktik..Özür diliyoruz..Şimdi kalkışa hazırız” anonsu ardından, İstanbul Sabiha Gökçe için varış saatimizi, 2 Saat 55 Dakika olarak verdi..
Ankara’da Avukat Şeyma ve annesi Sevda Hanım bu ayda, bu havada Brüksel’e ziyarete gelmişler..
Anne ,kızın bir yurtdışı seyahati işte!
Hoşbeş ettik..Öyle Brüksel’i de gezemeden geri döndükleri,yüzlerinden okunuyor..
Memleket sohbeti olmaz mı?
Hele de, “Türkiye’deki son siyasi gelişmelere değinmeden” olur mu?
Biraz Belçika, biraz Türkiye sohbeti ile İstanbul yolundayız..

KARA HABER?
Bir bayan ile bir bay, koltuk arkadaşım.. Pencere kenarında 14 F numaralı koltukta oturmalıyım ama, bizim uyanık Çeltikli Ali yeri kapmış..Annesi bana baktı, “Oğlum pencere kenarını çok seviyor”diyesiydi.
 “Zararı yok, otursun”dedim..
79 Yaşındaki babaları ölümcül hastaymış, Anne, oğul ziyarete gidiylorlar..
Kaptan pilotun söylediği gibi İstanbul Sabiha Gökçen’e zamanında indik.. Uçağın tekerlekleri yere basar, basmaz, o acı haber geldi.. Koltuk komşularım, bu telefon haberi ile yıkılmışlardı..Zira babaları vefat etmişti!
Gerçekten “kara haber tez yayılır” derler ya, telefonlar açık olsa, havada bile adresini bulacak!
Gurbet işte, gurbetin bu halları da var!
İstanbul’da, iki genç öğrenci beni karşıladı..

VER ELİNİ SAKARYA!
Çetin Ailesinin gözdesi Yasin Çetin ve Mayişoğullarının iftiharı Bünyamin..
Buluşup, hoş bir sohbet ile Sakarya’ya hareket ettik..
Ver elini Sakarya!
Kuzey Marmara Otobanı üzerinden Sakarya’ya ulaştık..
Sakarya’ya gelince ilk iş, sıladaki sevdiklerimizi bilgilendirmek..
Ve Sakarya’da evimizin ışığı yandı..
Hepsi bir günde olur mu, biraz da yarın elbette!
Bir kuş misali, memlekette uçmak, mumlekette güne uyanmak ne güzel..
Yusuf Cinal yazıyor, 19 Mart 2023