Sevgili okurlar,
Mart ayı, Türk aile yapısı içinde “dert ayı” olarak bilinir..
Daha öncede de paylaştığım gibi “ kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” tabiri, mart ayında vişnelerin, eriklerin, hatta menekşelerin açmasını bile dinlemeden bastıran kar tipi sonrası çok dillendirilir..
Türkiye’nin bir kesimi bu ayında, gerçekten kardan, soğuktan çok çekti..
Elbette bu soğuk, karlı kış günlerinde, “evde yapılan hesabın çarşıya uymadıoğını” söylemek yanlış olmaz..
Öyle ya, öncelik ne olmalıdır?

BİR KERE B PLANINIZ OLSUN?
Bir kere, her ailenin bu karlı, soğuk kış geceleri için bir “B planı” olmazsa,olmazlardan olmalıdır..
Stok yapmadan, “yaşamın içinde deprem var, afad var, savaş var, kıtlık var..” diyerek, bir kere temel gıda maddeleri, yakacak, giyecek bakımından hazırlıklı olmanın faydaları sayılmayacak kadar fazladır..
Hatta, daha ileri giderek, bir miktar mısır, buğday ekip, kendi sebzesini yetiştirenlerde, bu manada yüksek fiyatlardan kendilerini korayabilirler..
Bahçende horozun, yumurtlayan tavuğun, meyve ağaçların olması büyük şans ve berekettir..
Bunlardan neler yapıldığını bilmeyenimiz mi var!
Dünya hali işte, paylaşıyorum..
Brüksel’deki küçük bahçemde, bunları gerçekleştiriyorum..
“Rokamı, maydanozumu, biber, patlican, domatase, bezelye, bakla, mısır, uzum ve böğürtlenime” gözüm gibi bakıyorum..
Evet, Adapazarı’na geldiğimde, bahçemin bir köşesinde, bu lezzetlere yer ayırıyorum..
Buraya, şuradan geldim..

VATANDAŞ BU,GİDER OY VERİR,SONRA UNUTUR!
Bizim Akyazı Gazetesi, “Et ve Süt Kurumu önünde, ucuz et, kıyma ve yağ için uzun kuyruklar” olduğunu yazdı..
Haber altındaki yorumlara baktım, Allah, Allah, ne martavallar sıkılmış!..
Kimi, ucuz etin yağnisi olur mu demiş!
Kimi, değer mi,madem paranız var,neden kendi kasabınızdan alış-veriş yapmıyorsunuza kafayı takmış!
Kimi, kuyruğa girenlerin, siyasi iktidarı zor duruma düşürdüklerini yazmış..
Kimi’de bu durumun sebebi olarak, mevcut iktidara oy kullananları sorumlu tutmuş!..
Vatandaşımız işte, söyler, unutur, yine gider, bildik tavrını sergiler..
Sonra ise, kuyruklarda ömür tüketir!
İnsanımız bu ya, oy vermeden önce düşünmez, kime oy verdiğini bile irdelemez, “karizma, dik duruş, heyecanlı çıkış, yürüyüş, söylenen şarkılara eşlik eder, çoşar, gürler” oyunu verir, sonra ise kendi yanlışını bile başkalarına yükler!

HAYDİ, ET, YAĞ KUYRUĞUNA!
Haberde,” ET ve Süt Kurumu'nun Sakarya Kombina Müdürlüğü'ndeki satış mağazasında kıymanın kilosu 56 lira, kuşbaşı 62,5 lira,1 kilogram tereyağ ise 53,5 liradan satılıyor. Ucuz et ve tereyağ almak isteyen vatandaşlar, sabahın erken saatlerinde mağaza önüne gelerek fiş için sıraya giriyor.
Mağazanın 08.30'da açılmasıyla birlikte, 600 kişilik sıra fişi kısa sürede tükeniyor.
Pandemi gereği vatandaşlar, üçer kişi olarak içeri alınıp alış verişlerini yapabiliyor.
Kişi başına, 1 kg kıyma ve 1 kg kuşbaşı veriliyor” bu bilgiler yer alıyor..
Sakarya tarımı kadar, hayvancılığı ile öne çıkan bir ilimiz idi..
Yanlış politakalar ve tercihler nedeni ile o bereketli kaynağı tükettik!..
Hemen, hemen her evin, birkaç süt ineği, mandası ve küçük baş hayvanları vardı..
Ne oldu?
Devir değişti, böyle oldu!

ESKİ CAMLAR BARDAK OLDU!
Bakınız, Akyazı Alaağaç’taki evimizdeki ahırımız hala durur..
Süt ineklerimiz hiç eksik olmadı..
Muhterem annem(Mekanı cennet olsun) hayvanlarını ne çok severdi..
“Sarıkızım, baharım” diye seslenirdi onlara!..
Farklı bir dünyası vardı..
Süt sağar, yoğurt yapar, yağını çıkarır, ayranını kana, kana içerdik..
“Akyazı’nın içinden Alaağaç’a gidelim..
Soğuk, soğuk suları, ayranından içelim..
Mısırları büyüsün, buğdayını biçelim..
Şimdi düğün zamanı, kendimizden geçelim.”
Şimdi köyler, mahalle oldu ya, ailelerin genç bireyleri, tarlada çalışmak yerine, bir fabrikada iş tutmayı, AVM’lerde, Cadde 54 ve Çark Caddesinde çaka satmayı yeğliyor!..

İNEK BESLEMEYENE, SÜT,YAĞ YOK!
O zaman, uygun fiyatta et, süt, yağ kuyruğuna girmek gerek!
Geçtiğimiz yıl, Keremali yaylasında, bir yaylacı ile sohbette, kendisine sordum:
-Kaç ineğiniz var?
-Yedi, dedi..
-Süt, yağ, yoğurt satıyormusunuz?
-Evet, ama yaylacılara satmıyorum?
-Neden?
-Onlar, yaylaya tatile geliyor, inek bakmıyorlar!
-Olsun dedim..
-Paralarını al, keyfine bak!
-Benim müşterim var, onlarda zorlanıp,inek baksınlar,kendilerine yetsinler dedi..
Ah, işte sorun burada!..
Artık insamız, kendine yetecek kadar bile üretmiyor, yan gelip yatıyor!..
Böyle olunca, ülke dışarıdan çeşitli ürünleri ithal etmek zorunda kalıyor..
Samanı bile ithal etmedik mi?
Türk çiftçini, nasılda tarladan, bağdah, bahçeden soğuttuk!
Ayçiçek yağı Ukranya’dan, buğday Rusya’dan gelecek, ucuzuna yağ, ekmek yiyeceğiz ha!
Kendim ettim, kendim buldum!
Bir milletin kendine ettiğini,cümle alem toplansa edemez derler ya,bugünler o günler..
İnşallah ders alınır..

İLÇE SİYASETİNDE, ÖNEMLİ KARARLAR”
Bu arada Akyazı ilçesinde siyasette önemli gelişmeler oldu..
MHP İlçe Başkanı Ali Dertli,görevinden ayrıldığını açıkladı.. MHP’de zaten siyaset yapılacak bir durum kalmadığını o da gördü, anladı!
Diğer bir gelişmede, CHP bünyesinde oldu..
Sevgili okul arkadaşım, Mustafa İyiyazıcı, CHP İlçe başkanlığından ayrıldığını açıkladı. Yerine ise komşum, öğrencim Mustafa Sağır getirildi..
Akyazı’da siyaset yapmak zordur..Vaktiyle bu görevi amcaoğlu İrfan Özmert üstlenmişti..Bizim yöre insanı, “çok bilmiştir, laf anlatmak” zordur!..
Bildiğini okur!..
En yakınına bile söz geçiremez, derdini anlatamazsın!..
Tebrik eder, başarılar dilerim..
Yusuf Cinal yazıyor/18 2022 Brüksel