Sevgili okurlar,
Yazılarımızı okuyanlar çok iyi bilirler ki, “çevre kültürü” üzerine birbirinden farklı yazılarımız ile “hep insanımızı bilgilendirmeye, hem de geleceğe ışık tutmaya” büyük özen gösteririz..
Son olarak, “Eskişehir ölçeğinde, Sakarya” ve “gazetecilik mesleğinin geleceği” ile ilgili yazılarımızda da, yine konunun odak noktasını “Sakarya” oluşturdu..
Sakarya, üniversiteleri, fakülteleri, meslek yüksek okulları ve nihayet lise ve ortaokulları, hatta ilkokulları, kreşleri ile topyekün bir atağa geçmedikten sonra, “gelecektan umutvar olunacağını” söyleyenlere inanmak, mümkün değildir!..
İSTANBUL’UN DİBİNDE!
Geçtiğimiz günlerde, bir online programda bir araya geldiğimiz, bu kentin değerlerinden Prof.Dr. Ahmet Tutar Hocamız, “Sakarya İstanbul’un dibinde, bir eğitim hizmeti, kenti olma özelliğini hala kaybetmedi..” diyerek, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nin yapılanması hakkında önemli görüşler beyan etti..
Sonra SATSO’nun “Organize Sanayi Bölgeleri” açıklamaları ile gözler Kaynarca’ya çevrildi..
Bu açıklama beraberinde, bölgede kurulacak, ”kimyasal sanayiye” gözleri çevirdi..
Belki getirisi bakımından, bu kurum ve kuruluşların “Sakarya’ya gelmesi, getirilmesi, büyük karlar sunabilir, ama ya gelecek için, kent yaşamını olumsuz etkileyeceği, tarımsal çalışmaları sekteye uğratacağı, yaşamı felç edeceği” konuşulda ama, öylesine geçildi!.
ÇEVREYİ OLUMSUZ ETKİLER?
Üstelik, Sakarya’nın kuzeyine kurulacak bu tür organize sanayi bölgelerinin, başta “Adapazarı, Serdivan, Erenler’i olumsuz etkileyeceği gibi, geniş bir alanda yaratacağı sorunları” buradan yazmak bile istemiyorum..
Ah o, kuzey rüzgarları?
Hesaba katmak gerek?
Sadece, “yarınlarda asit yağmurları, kirli hava altında insanımızın birçok hastalıklar yanında, kanser ve diğer illetlere feda edileceği”, şüphesizdir!..
“Dünyanın en verimli tarım arazilerinin, hali ne olur, o topraklara ekeceğiniz üründen bir sonuç alabilirmisiniz”, bunu tarımcıların görüşüne bırakıyorum?..
KAZAKİSTAN’DA YAŞADIM!
Bakanız, Kazakistan’ın önemli bir kenti Almatı’da gezerken, “kirli havada nefes almakta güçlük çektik ve yüzümüze vuran örümcek gibi ağların” ne olduğunu sorduğumda, bunun “Çin’in kontrolsüz, çevreci olmayan sanayisinden kaynaklandığını ve çevre duyarsızlığından sonucu olduğunu” söylediler..
Yani kirlilik, pislik sınırları aşıp, taa komşu ülke Çin’den Kazakistan’a kadar ulaşıyordu!..
Uzaklara da gitmeye gerek yok?
İZMİT DİLOVASI GERÇEĞİ?
Şu bizim komşumuz “Kocaeli Dilovası’ndaki yaşanan durumu” bilmeyenimiz mi var!?
Ya, “Ukrayna Çernobil Nükleer Santrali’nin” başta Karadeniz kıyıları ile kentimizde yarattığı olumsuzlukları, hala yeterince incelemiş, bu konuda raporlar hazırlamışmıyız?
AL SANA KARASU LİMANI!
İşte, vaktiyle “yapmayınız, etmeyiniz, Karasu’ya kıymayınız” diye yazılar yazdığımız, “Karasu sahildeki erozyonu” ne ile izah edeceğiz?
Sevgili eğitimci, gazeteci, yönetici arkadaşımız Cihan Ersöz ve arkadaşlarının, feryat ettiği, karşı çıktığı, “mütevazzi balıkçı barınağı projesinin, limana döndürülmesinin”, bugün nelere mal olduğunu görebiliyor, anlayabiliyormusunuz?
“İstanbul’un dibindeki, bu güzelim, tabiat alanlarını yok etmek, kirletmek için ne geliyorsa, onu yaptığımızın farkına”, ne zaman varacağız?
-Laf dinlenmedi, gerekli planlama ve inceleme yapılmadan, liman oraya konduruldu!
-Şimdi, limanı dolduran dalgaların kumu sorun oldu!
-Dolsun, boşalt bamam, işi devrede!
-Limana gelen gemilerin pislikleri ayrı bir sorun!..
-Limanın doldurulması, dalgaların açık hedefi olan o güzelim altın kumsal yok edildi!
-Bütün bunlara rağmen, denizin doğal kum tepeleri nerede şimdi?
ÇARE, YİNE TAŞ YIĞINLARI!
Geldiğimiz noktada, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, çareyi buldu?
“-Denizin kıyı şeridi yeni dalgakıran taş yığınları ile doldurulacak!”
Hemen teşhis kondu, hayırlı olsun!
Peki, “ülkemizin bu konuda uzmanları, çevrecileri ne diyor”, merak edilip soruldu mu?
Peki, daha önce yapılan “dalgakıranlara” ne oldu?
Onlara ne olduysa, “bu yapılacak dalgakıranlara da o olacağı”, bilinen bir gerçek!
Denize taşlar döşeyeceğiz, sahil kurtulacak?
GÜNÜ BİRLİK ADIMLAR?
Maalesef, “Sakarya genelinde plansız, programsız, günü birlik adımlar atılıyor, projeler peş, peşe açıklanıyor ve bütün bunlardan bir siyaset beklentisi, gazete sayfalarında” propaganda olarak yansıtılıyor!
NEDEN HAVALİMANIMIZ YOK MU?
Son olarak, sevgili Sakarya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, meslektaşımız Sezai Matur,”Sakarya’nın bir havaalanı neden yok” diye bir yazı yazdı..
Aman başkan?
Bir limanımız oldu da, ne oldu?
Varsın bir havaalanımız da olmasın?
Gereği de yok!
Nedeni açık ve belli?
Şurada,”Pendik, Sabiha Gökçen Havaalanı bize kaç kilometre” mesafede ki?
Brüksel’den Sabiha Gökçen için bilet alıyor, üç saat sonra Pendik, bir saat sonra Adapazarı’ndaki evimde oluyorum..
Üstelik Sakarya, “bu uçak trafiği, gürültüsü, alan işgali ve ses kirliliği” altında değil..
Aman ha?
Başkan Matur, belki iyi niyetli ama, bu projenin ne iyi niyeti, ne geleceği var?
Milletimiz,”pahalılıktan otobüse, trene binemiyor”, uçağa nasıl binecek?
AL SANA, İZMİT KÖSEKÖY?
Havalanı isteniyorsa, işte dibimizde üstelik yarım saatlik mesafedeki “İzmit Köseköy Cengiz Topel Askeri Havalanı”, ne güne duruyor?
“Hem Kocaeli, hem Sakarya, hem Bilecek, Düzce, Bolu” için iyi bir alternatif konumunda değil midir?
Lütfen, “bir de Sakarya topraklarını bir başka işgal girişimine, kirliliğe, gürültüye” teslim etmeyelim?
Zira, “bu işinde geleceği, maliyeti hem parlak değil, hemde, bu proje Sakarya’ya pahalıya patlar, hem de, Kütahya Zafer Havalimanı” gibi bir fayda sağlamaz!
Rantçılar hariç!
Bakınız, şu pahalılıkta doğalgazını kullanmayanların, “kömür sobalarına ve oduna dönmeleri” bile “burunlarımızı sızlatmaya, kentin havasını değiştirmeye, nefes almamızı güçleştirmeye” yetti!
Lütfen, “Sakarya için daha duyarlı olarak, kent yaşamını etkilemeyecek, gelecek kuşakları sıkıntıya sokmayacak projelere” öncelik verelim!..
Yarınlar, sizin için bir şey ifade ediyorsa tabii!?
Yusuf Cinal yazıyor,11 Nisan 2022 Brüksel