Sevgili okurlar,
Akıp geçen zaman dilimi içinde, nelere şahit olmuyoruz ki?
Üzüntüler, acılar, heyecanlar, sevinçler, bir çığlık sesi gibi arkada kalıyor!..
Birçoğunu unutup geçiyoruz!
Hayatımızda iz yapan dokunuşlar ise, asla unutulmuyor?
İstanbul seçimleri, sizin gibi beni de biraz AK Parti düşünceleri içine attı..
Debelendim, bir türlü çıkamadım!..
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gelene kadar, neler gördük, neler geçirdik, neler?..
Türkiye’de emekli maaşı ile geçinenler, Recep Tayyip Erdoğan iktidara geldiğinde aşağı yukarı, 1750 TL tutan maaşları ile 875 Euro satın alabiliyorlardı..
Yani maaşları bu rakama tekabül ediyordu!
Şimdi ise bu parayla, 300 Euro bile alamıyorlar!
Bir emeklinin ekonomik ölçekte yaşadığı sıkıntıyı, uğradığı zararı tahmin edebilir misiniz?
Artan fiyatlar..
Kiralar..
Elektrik, gaz ve yakacak giderleri..
Ve diğer harcamalar ile borçlu geçen 17 yıl..
Geriye dönüp baktığımızda, eski siyasetçilere ne kadar haksızlık yaptığımız akla gelmiyor mu?
Siyasi iktidarların görevi, önce insan odaklı hizmetleri yapmaktır..
Siz, eğer insan odaklı hizmetleri bir kenara öteleyerek,” köprü yaptık, tünel yaptık, şose yol yaptık, asfalt otobanlar hayata geçirdik, hava alanları inşa ettik “diyerek, kayya kuyularını andıran, TOKİ evleri ile övünürseniz, bu siyasetin geleceği olmaz!..
Fabrika yaptınız mı?
İstihdam yarattınız mı?
Üretimi desteklediniz mi?
Gençleri işe yerleştirdiniz mi?
Eeeee, bir yerde taşa toslarsınız!
Pardon, betona!
İşte son mahalli seçimler, AK Parti iktidarı için bir sonun, bir bitişin fitilini ateşlemiştir..
Hiç unutmam!
AK Parti iktidara, “hak, hukuk, adalet, emek, sosyal kültürel, dini ve azınlık, daha iyi hizmet, laiklik karşıtı söylemler ile özgürlüklerini diline dolayarak geldi..
Hatırladınız değil mi o günleri..
Muhalefete bile hiçbir argüman bırakılmayan, takiyeli yıllar!
Yollar, köprüler, tüneller ve hava alanları yapıldı ama, karşılığında fabrikalarımızı sattık!
Birileri kazandı, birileri halkı hiçe saydı, hor gördü, azarladı, umursanmadı bile!
Dibine kadar borçlandık!
“Çalıyorlar ama yapıyorlar” söylemi ile avunduk!
Çalıyorlar ama, yapıyorlar?
Vay be!?
Söyleme bakar mısınız; çalıyorlar ama, çalışıyorlar?
Ne demekse?
“Yolsuzluk” ile ilgili olarak bakanlar, belediye başkanları görevlerden alındı, bazı bürokratlar işten el çektirildi..
İktidar, maalesef bu şaibeli isimlere yargı yolunu bile göstermedi, korudu!
Yıllar akıp geçti..
Sakarya Nehri boylarındaki söğüt ağacı bile, nelere şahit olmadı, nelere?
Büyük umutlarla iktidara getirilen AK Parti, fakirin, fukarının umudu ve geleceği olmuştu..
“İstikrar” adına oylar istendi, “koalisyon” kaçışları, vurguları tavan yaptı..
“Uzlaşma” anlayışı hasıraltı edildi, unutuldu..
İçte ve dışta büyük atılımlar gerçekleştirilecekti?!..
Ve o büyük yanlışlar içinde, “Gülenist” gruplarla yapılan birliktelik ve “15 Temmuz Darbe” girişimi ile hayallerin yıkılması nasıl unutulacak, nasıl anlatılacak?..
Devlet imkanlarının çalınması, eşe dosta peşkeş çekilmesi, adaletin rafa kaldırılması, “yasama, yargı ve yürütmenin” tek elde toplanması, “ başkanlık sistemine” geçilmesi sürecindeki acılar unutulacak gibi değil!..
Bu süreç içinde, adına “Ergenekon” denilen kumpası unutmak, içimize sindirmek, “demokrasi” vurgusu içinde bir yere koymak, ne mümkün?
Suçsuz siyasilere, aydınlara, gazetecileri, iş adamlarına kurulan bu büyük kumpasın davası bitti..
Fakat, bu tarihi olguyu yaşayanların acılarını anlamak, her bireyin insanı görevidir..
Dört duvar içinde adalet beklentisi içinde olanların, dışarıdaki yakınlarının içine düştüğü durumları hatırlamak, hatırlatmak görevimizdir..
Bakın o günlere dönersek, kumpasa uğrayan, siyasilerden biri olan Doğu Perinçek savunmasında; ” Bu örgüt doğrudan başbakana bağlı bir örgüt. Adalete ve İçişleri bakanlığına bağlı bir örgüt..Bütün birimleri de içinde.. Çalışmaları gizli..Gizli örgüt..Burada gizli örgüt yok..Operasyonel niteliği yüksek..Hiçbir savcı, bu örgüt nerede diyemeyiz..TBMM’ne yürüme mesafesinde.. İki ayrı düğmeye basılacak..ABD’den Oval ofisten birinci düğmeye basıldı..Birileri yargıya gönderilecek..Ne anayasa var, ne kanun var!..Gizli çalışan BOB Eş Başkanına bağlı..İşte gizli örgüt..Çalışmalar gizli, karargah gizli.. Ergenekon’da örgüt yok,terör yok.. Ergenekon bir destan.. Başkanı yok, altı yok, üstü yok, toplantısı yok.. Ama karşı tarafta bir örgüt var..Finans örtülü ödenek.. Örtülü ödenekten yargılat, Genel Kurmay, Anadolu, sokak lambası, at izi, it izi, gizli tanıklar örgütleniyor..Dinleme, fişleme, izleme yapıyor.. Düzmece belgeler, oraya buraya bombalar konmalar..Sahte bilgi ve tanıklar..” diyerek uzun, uzun savunmada bulunuyordu..
Diğerleri de bu tür savunmalara yaptı, ama her biri 4,5,6 yıl hapis yatmadan kurtulamadı..Hatta bazıları, bu durum gururlarına yetiremeyerek intihar yolunu seçtiler!..
Ne yalan, sahte yıllardı, o yıllar!..
“Beraat” ve geride kaldı o yıllar!..
Unutulacak gibi değil!?
Adına utanmadan “Ergenekon” dendi hatırladınız mı?
Vay be yıllar!?
***
Sevgili okurlar,
İstanbul seçimleri, bir hakkın teslim edilmesi noktasında sonuçlandı..
AK Parti iktidarına “tokat” gibi sonuç, ortaya çıktı..
“Mağdur” bu yolda galip geldi..
“Mağdur” sadece Ekrem İmamoğlu değildi?..
Tabii ki, ona oy verenlerdi..
Bir daha sandık başına gittiler ve gereken cevabı verdiler..
İstanbul’da umut çiçekleri açtı, gelecek adına..
Bu çiçeklerin adı, Ekrem İmamoğlu oldu..
Her yokuşun bir çıkışı olduğu gibi, inişi de vardır..
İşte AK Parti adına, Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Adana, Mersin ve diğer büyük illerin kaybedilmesi, bu sonu daha da hızlandıracaktır..
AK Parti içindeki yeni parti çalışmaları,”başkanlık sisteminin” tutmaması, yeni bakanların isimlerinin ve icraatlarının toplumda yer bulmaması, tek adam yönetiminin aldığı kararların, milletin gönlünde yer edinmemesi, tez elden “parlamenter sisteme” dönülmesini zorunlu kılıyor..
Artık bu yeni siyasi süreçte, Erdoğan’ın yapacağı tek olumlu şey, bu sürece katkı yapmak ve biran önce ülkeyi “fabrika ayarlarına” geri döndürmek olmalıdır..
17 Yılda yaşananları unutmak mümkün değildir..
“Bu yalan, dolan, denetimsiz, israflı,lüks, keyfi yönetimin”, bir an önce işbaşından uzaklaştırılması gerektiği, ülkenin üç büyük kentinde gün ışığına çıkmıştır..
Gün, Ankara’dan İstanbul’dan ve İzmir’den mesajı alma ve okuma günüdür..
İnşallah inat edilmez!
Devlete,millete daha fazla zarar verilmez ve bu büyük zararı da sonunda,millet ödemek zorunda kalmaz!
Kumpassız, yalansız, denetimli, şeffaf, hak, hukuk ve adaletin gözetildiği yıllar temennisi ile “Madımak”ta hayatlarını kaybeden canları, ozanları unutmuyoruz..
Allah gani, gani rahmet eylesin!
Yüce Mevla’m, Milletimizi bu tür kumpas ve acılardan korusun!
Kumpaslı yıllar!?
Yusuf Cinal
Bu içeriğe tepkiniz
Yorumlar